12 Aralık 2017 Salı

KÜBA SANTA CLARA ve CİENFUEGOS

"Gezgin Bir Yere Varmak İçin Değil, Keşfetmek İçin Seyahat Eder."

Küba deyince insanın aklına yaşayan efsane Fidel, tüm zamanların efsane gerillası Che ve bu iki muhteşem kahramanı tamamlayan Cienfigueras gelir. Ama Santa Clara denince ilk ve önce Che Guevera gelir. Kentin Che’ye verdiğinden çok, Che kente daha çok değer katmış. Santa Clara’da bulunan çok geniş Devrim Meydanı, bu meydandaki Che Guevara’nın anıt mezarı ve devasa bronz heykeli Küba’yı ziyaret eden turistin görmeyi planladığı yerler arasında ilk sıralarda yer alır.
SAMAN SARISI
Küba’dan döndüm bu sabah 
Küba meydanında altı milyon kişi akı karası sarısı melezi ışıklı bir 
çekirdek dikiyor çekirdeklerin çekirdeğini güle oynaya 
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin 
işin kolayına kaçmadan ama 
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil 
ne de ak örtüde elmaların 
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini 
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin 
1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin 
çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının 
resmini yapabilir misin üstat 
yazık yazık Havana’da bu sabah doğmak varmışın resmini yapabilir misin 
Nazım Hikmet RAN

ŞEHİRLER ARASI ULAŞIM ve ÜCRETLER
Küba’da yabancıların kullanması için kurulan ama yerlilerin de kullanabildiği otobüs şirketinin adı Viazul. Havana’dan diğer şehirlere gitmek ve başka şehirler arasında otobüsle ulaşım için Viazul otobüslerini kullanabilirsiniz. Havana şehirlerarası otobüs terminali Nuevo Vedado semtinde, Ave. 26 ve Zoológico caddelerinin kesiştiği yerde.

Şehirlerarası Rota
Hareket Saatleri
 Yolculuk Süresi
Otobüs Bilet Fiyatı
Havana – Varadero
06:00 08:00 13:00 17:30
3  saat
10 CUC
Havana – Pinar del Rio
08:40 11:25 14:00
3  saat
11 CUC
Havana – Vinales
08:40 11:25 14:00
4  saat
12 CUC
Havana – Matanzas
06:00 08:00 13:00 17:30
2  saat
7  CUC
Havana – Trinidad
07:00 10:45 14:15
6  saat
25 CUC
Havana – Santa Clara
06:30 09:30 15:00  19:45
4  saat
18 CUC
Havana – Holguin
09:30 15:00 19:45
12 saat
44 CUC
Havana – Santiago de Cuba
00:30 06:30 15:00
15 saat
51 CUC
Varadero – Santa Clara
07:30 21:45
3,5 saat
11 CUC
Varadero – Trinidad
07:30
6,5 saat
20 CUC
Trinidad – Holguin
08:00
8,5 saat
26 CUC
Santa Clara – Santiago de Cuba
04:30 10:25 19:35
12 saat
33 CUC

Santa Clara, Havana’dan Viazul otobüs firmasıyla yaklaşık 4 saat sürüyor ve günde iki sefer yapıyor. Tek yön fiyatı ise 18 CuC. Bir de kolektif taksiler var. Ben bunları santa claradan havanaya dönüşte kullandım. Otobüs terminaline gitmiştim ve biletim olduğu halde otobüs dolunca almıyorlar malesef bende terminalin çevresinde bekleyen ‘Kolektif Taksi’ şoförlerini kullandım. Eğer 4 kişiyseniz otobüs fiyatına denk geliyor ve istediğiniz rotayı çiziyorsunuz. Yada dolmuş hesabı dolunca hareket. çok zevkli tavsiye ederim. Kolektif taksilerle yol, hem otobüse göre çok daha kısa sürüyor hem de yol boyunca Küba'yla ilgili merak ettiğiniz ne varsa sorabiliyorsunuz.
SANTA CLARA
Santa Clara, Küba’nın tam ortasında kalıyor ve aynı zamanda Che Guevara’nın şehri olarak biliniyor. Küba Devrimi’nin son çatışması bu kentte yaşanmış ve Diktatör Batista, Santa Clara’nın kaybedilmesi üzerine 12 saat içerisinde ülkeyi terketmiş. Santa Clara oldukça ufak bir şehir. Ama zamanınız varsa mutlaka 1 gece ayırıp Santa Claralıların evinde "casa"larda kalabilirsiniz.

Che Guevera meşhur mozalesi Santa Clara’da. Che, bildiğiniz üzere 1967’de Bolivya’da öldürülüyor fakat cesedi ancak 1997 yılında Küba’ya getiriliyor. Bu mozale de Che Guevara ve Bolivya’daki çatışmalar sırasında öldürülen 16 gerillanın anısına 1997 Yılında açılıyor. Mozalenin önünde Che Guevara’nın büyük bir heykeli var ve altında ‘Hasta La Victoria Siempre’ yazıyor. Anlamı ise ‘Zafere Kadar Daima!’’ demek.
Anıtın hemen yanında ‘Museo Historica de La Revolucion’ var. Bu müzede Che’nin çocukluğundan başlayarak gittiği bütün okullar, sınıf arkadaşları, üniformaları, anı defterleri, devrim zamanı gazete küpürleri ve pipoları var. Eğer Küba Devrimi'ne ilgiliyseniz, sizleri çok etkileyeceği kesin. Müzenin içinde fotoğraf çekmek yasak ve görevliler bu konuda çok ciddi. Bir de giriş ücretsiz ve pazartesileri kapalı.
Santa Clara, turistlerden arınmış arka sokakları ve güler yüzlü insanlarıyla, tam bir gerçek Küba. Hem Havana’daki turist kalabalığı yok hem de doğal olarak turistlere yönelik mekanlar hiç açılmamış. 20 yıl önce nasılsa, öyle kalmış anlayacağınız. 

Santa Clara’nın bir de meşhur tütün fabrikası var. Eğer zamanınız olursa mutlaka uğrayın ve meşhur dondurmacısı Cornalia’ya gidin.
MUSEO HİSTORİCA DE LA REVOLUCİON
Anıt mezarın hemen yanında bulunan bu müzede, Che’nin hayatı ve devrimdeki rolüne dair birçok fotoğraf görebilmeniz mümkün. Konuya ilginiz var ise ve Che’nin klasikleşmiş fotoğrafları dışında fotoğraflar görmek istiyorsanız, bence kesinlikle gezmelisiniz.
Pazartesi kapalı.
MONUMENTO A LA TOME DEL TREN BLİNDADO
Calle Independencia Küba tarihi açısından önem taşıyan ve Batista askerlerinin bir kısmının pusuya düşürüldüğü bir trenin vagonlarını ve içinde çeşitli fotoğraflar ile döneme ait eşyaları görebileceğiniz nokta.
Her gün 18:00’a, Pazar günleri ise 12:00’ye kadar açık.
PARGUE VİDAL
Şehrin merkezindeki bir parktır. Santa Clara halkı tarafından çok sevilen; Marta Abreu’nun heykeli görülüyor. Parkın ortasındaki bölüm ise, halk konserleri için kullanılmaktadır. Haftada bir gece, burada klasik müzik konserleri düzenleniyor.1998 yılında, park içinde, bir çok heykel ve anıt dikilmiştir.
Parkın hemen yanında ise: Santa Clara Libre Gran Hotel (eski adıyla, Hilton Otelidir ve bölge halkı tarafından, görüntüyü bozduğu düşünülerek beğenilmemektedir. Ancak, bu konforlu otelin özellikle en üst katındaki restorandan, şehir manzarası mükemmel görülmektedir. ), Theatro de la Caridad (Küba Ulusal Anıtı), Plaza del Mercado Central, Santa Clara Dans Merkezi bulunuyor.
CATEDRAL DE SANTA CLARA
Şehrin en önemli dini yapısıdır. 1923 yılında inşa edilmiştir. Neo-klasik tarzdaki yapının pencerelerindeki vitraylar ilgi çekicidir.
TEATRO LA CARİDAD
Santa Clara şehrinde, günümüze kalan bir sömürge dönemi tiyatrosudur. Küba ulusal anıtı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Yapı 1885 yılında, şehirli bir hayırsever olan Marta Abreu tarafından yaptırılmıştır. Bina içinde mini bir konser salonu, kafeterya, lokanta, konferans salonu, dans salonu bulunmaktadır. Süslemeleri, Kübalı heykeltıraş Miguel Meiero tarafından yapılmıştır.
EĞLENCELİK
Eğer şehirde konaklamayı düşünüyorsanız, özellikle canlı müzik dinleyebileceğiniz sevimli, lokal yerler mevcut. Museo de Artes Decorativas’ın bahçesinde ya da Casa del Gobernador’da Küba müziği dinleyebilir, birkaç  rom içerikli içkiden sonra son derece yeteneksiz bir biçimde, kalas misali dans etmeye çalışabilirsiniz. En azından utanmanız sıkılmanız olmuyor. 
sonuç olarak santa clarada che' den başka birşey yok. 

CİENFUEGOS GEZİ REHBERİ

Küba’nın bu güzel liman şehrinin adı, Küba Devrimi’nde en genç ölen kahraman Camilo Cienfuegos’tan geliyor. Küba’nın en verimli toprakları bu şehirde ve Fidel de bu şehri çok sevdiği için adını ‘Cienfuegos’ koymuş. Diğer ismi La Perla del Sur .Santa claraya gelmişken bir saatlik bir yolculukla burayı da es geçmeyin derim. hemde denize girmiş olursunuz. Hatta santa clarayı es geçip burada konaklayın derim. Ve buradan Trinidad geçebilirsiniz.
Şehir 1819 yılında, Fransız yerleşimciler tarafından kurulmuştur. Bu nedenle, özellikle mimarlık, vitray cam ve pencereler birçok yapıda etkin olarak görülmektedir. Ayrıca, sokaklar, geniş, düz ve büyüleyici güzelliktedir.
Havana şehrine 250 km. uzaklıktadır. Nüfusu, 150 bin kişi civarındadır. Şehirdeki turizm etkinlikleri olarak yapabilecekleriniz, minyatür golf, tenis, plaj voleybolu, çekici sahil boyunca yürüyüşler, güneşlenme, yüzme, tüplü dalış, şnolker ve diğer su sporları, yakındaki doğal güzelliklere geziler, yakındaki yunus merkezinde yunus ve deniz aslanlarının gösterilerini izlemek, koyda, uluslararası su sporları yarışmalarını izlemek.

Bu koy, özellikle 90 km. karelik yüzölçümü ile, ülkenin en muhteşem koylarındandır. Hatta, bu koyda, bazen suda sıçrayan yunuslar görülebiliyor. Akşamları ise, mükemmel gösterilerin sunulduğu eğlencelere katılabilirsiniz.

Şehrin tam göbeğinde ‘Jose Marti Parkı’ var. Bu parkın mütevazi kafesine oturup kokteyllerinizi pek bir keyifle yudumlayabilirsiniz. Şehrin mutlaka görülmesi gereken katedrali de bu meydanda. Katedralin adı ‘Catedral de la Purisima Conception’fakat parka kadar gelirseniz katedrali zaten görmemeniz mümkün değil, hemen dibinde. Bu meydanda bir de Küba Tiyatrosu bulunuyor. Kübalılar sanata çok düşkün ve sanat binalarına bütün maddi sıkıntılarına rağmen çok önem veriliyor ve binalar çok bakımlı.
Şehir tarihi kent merkezi: 2005 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. 19’ncu yüzyıl başlarında, İspanyol aydınlanma uygulamasının, günümüze kadar gelen en iyi örnek kentsel planlaması nedeniyle, böyle bir karar alınmıştır.

TEATRO TOMAS TERRY
Burası aynı zamanda, ziyarete açıktır. 1890 yılında yapılmıştır. Amerika kıtasındaki üç en eski tiyatrodan birisidir. İsmini Venezuellalı, zengin bir şeker tüccarından almaktadır. İç mekan, uzun yıllar değişmeden kalarak günümüze ulaşmıştır. Bu iç mekanda, ilgi çeken yerler, ahşap oturma yerleri, tavandaki freskler, kat kat oturma sıralarıdır. 2 cuc ödeyerek içeri ziyaret edip 950 koltuklu oditoryumu da görmenizi tavsiye ederiz.
CATEDRAL DE LA PURİSİMA CONCEPCİON
Yine, burası da meydanda bulunan bir katedral yapısıdır. 1870 yılında yapılmıştır. Yapının pencerelerindeki vitraylar, ilgi çekmektedir.

PRADO CADDESİ
2 km. uzunluğundadır ve Küba ülkesinin en uzun caddesidir. Cadde, güzel binalarla çevrilidir.
JARDİN BOTANİCA DE CİENFUEGOS
Burası, bir botanik bahçesidir. Şehir merkezine 14 km. uzaklıktadır. 97 hektarlık bir alanda kurulmuştur. 1901 yılında kurulan park adada, kendi türünün en eski şeker kamışı örneklerini barındırmaktadır. Kuruluşu itibarıyla, Amerika kıtasının en eskisidir. Burada şeker kamışı botanik ve araştırma istasyonu bulunmaktadır. Günümüzde, bahçede, tropikal ve egzotik bitkilerden oluşan, yaklaşık 2000 tür bitki bulunmaktadır. Özellikle, orkideler ve bambular ilgi çekmektedir. Ayrıca, 90 hektarlık alandaki palmiye ağaçları, dünyanın en iyi palmiyeleri olarak bilinir.
CEMENTERİO LA REİNA
Mezarlıktan çok ilk görüşte size heykellerin sergilendiği bir alan gibi gelecektir. Ama aslında her heykelin bulunduğu yer birer mezardır.
CASTİLLO DE JAGUA
Şehir merkezinden buraya, feribot ile, yaklaşık 1 saatte ulaşabilirsiniz. Kale yapısı, güzel bir kayalık üzerine; İspanyol kralı V.Philip zamanında, 1740-1745 yılları arasında, Karayip korsanlarından korunmak için yapılmıştır. Kale çevresinde, güzel bir balıkçı köyü var, buraya uğramayı unutmamalısınız.
ROÇA LUNA BEACH
Bu güzel plaj, bölgenin en güzel plajı olarak ilan edilmiştir. Plaj bölgesinde, gayet güzel oteller, tüple dalış imkanları ve diğer su sporları yapılabiliyor. Şehir merkezinden 18 km. uzaklıktadır. Şehrin sahil kesiminde bulunan Rancho Luna Beach bölgesinde, iki dalış merkezi bulunmaktadır. Bunlar Faro Luna Scuba-Diving ve Guajimo Scuba Diving Center. Bu dalış bölgelerinde 6 metre derinlikte, mercan ve balık çeşitlerinin bulunduğu, mağaralar, sualtı duvarları, batık gemi, mercan oluşumları görülen, dalış yerleri bulunuyor.ROÇA LUNA BEACH cuba ile ilgili görsel sonucu
MARTİN İNFİERNO MAĞARASI
220 metre yükseklikte, 67 metrelik dikitleriyle, Amerika’nın en büyük dikitlerini içeren bir mağaradır.
Cienfuegos kendi halinde, samimi ve hemen ısınacağınız bir şehir. Hem Havana’daki turist kalabalığı yok hem de daha ‘Küba Küba’ bir yer. Eğer zamanınız varsa bu şehre mutlaka bir ya da iki gün ayırın ve sokaklarında bol bol gezin

KISA BİR DEVRİM TARİHİ
Küba 1500’lü yıllardan 1901 yılına kadar İspanyolların sömürgesi altında yaşamış. Adanın en önemli geçim kaynağı ise şeker kamışı ve tütündür. Yüzyıllarca adada kölelik düzeni egemen olmuş. Bugün hala adada şeker baronlarının evleri ve kölelik döneminin izlerini görmek mümkündür.

19.yy’da İspanyol ve ABD’li sömürgecilerin arasında kalmış bir ada olan Küba, ABD’nin hedefi olur. ABD, İspanyollara adayı kendilerine satmasını ister ve ABD’nin bir eyaleti yapma hevesinde olur. İspanyolların egemenliğinden kurtulan Küba, İspanyollardan sonra ABD Emperyalizminin boyunduruğu altına girer. Amerika 1901 yılında Küba’da kendi sisteminin benzeri bir başkanlık sistemini öngören anayasa oylaması yapılmasını sağlayarak, kendine 99 yıl süreyle Guantanamo’da bir üs bulundurma hakkına da sahip olur. Latin Amerika’yı kontrol altına alabilmek açısından Panama Kanalı ABD için önemli bir mevziidir. Önce İspanyol sömürgeciliği, ardından ABD emperyalizmi altında Amerika destekli diktatör yöneticiler halka kan kusturur.Aynı zamanda Amerika Küba’yı arka bahçesi gibi kullanır. Zengin Amerikalılar Küba’yı fuhuş ve kumar beldesi haline getirirler.
“Küba halkı tüm bunlara sessiz kalmadı. Çünkü adada kökeni sömürgecilik zamanındaki köle ayaklanmalarına dayanan halkın mücadeleci bir geleneği vardı. Yoksulluk içinde yaşayan köylüler önderlikten yoksun fakat isyana yatkın bir toplumsal dinamikti. 19. yy’ın son çeyreğinde kentlerde güçlü bir işçi sınıfı oluştu. Küba işçi sınıfı, 1940’lı yıllara kadar sayısız genel grev düzenlemiş ve birden fazla hükümet düşürmüş bir güçtü. Toplumsal mücadelenin kritik unsurlarından biri de üniversite öğrencileriydi. Sendikalarla ittifak içerisinde olan devrimci öğrenciler genel grevlerin halk ayaklanmalarına dönüşmesinde etkin rol oynadılar.1933’de yapılan bir darbeyle birlikte yıldızı parlayan ve 1959’daki devrime kadar birçok kez iktidara gelen General Batista, Latin Amerika’ya özgü popülist diktatörlerin tipik bir örneğiydi. Bu kanlı diktatör bir yandan desteğini aldığı halk hareketlerini iktidara geçince şiddet yoluyla bastırıyor bir yandan da ABD ile birlikte Küba’yı bir kumar ve fuhuş merkezi haline dönüştürüyordu.” Fidel Castro, Bir İnsan-Bir Lider-Bir Devrimci, Alonso Salvino
FİDEL ALEJANDRO CASTRO RUZ
1926’da Küba’nın Mayari şehrinde toprak sahibi ancak mütevazı bir ailenin dokuz çocuğundan beşincisi olarak dünyaya gelir. Küçük yaşlarda ailesinin yanından ayrılarak bir öğretmeninin yanında kalmak üzere Santiago de Cuba’ya gönderilir. Parlak ama asi bir öğrencidir. Bir Cizvit okulundan mezun olduktan sonra Havana Üniversitesi Hukuk Bölümüne girer. Politik mücadele ile burada tanışır. Zamanla öğrenci delegeliğine seçilir. 1947 yılında Dominik Cumhuriyetinde dikta yönetimi karşıtı eylemlere katılır. Bu olaydan sonra Küba’ya döndüğünde artık Küba’nın kaderini değiştirmeye kararlı bir öğrenci lideridir.
Movimiento’nun yapmak istediği devrim aslında sosyalist bir devrim değil “Ulusal Kurtuluş devrimidir. Castro dava sonucunda “ devlete karşı işlenmiş büyük bir suçun lideri” olarak 15 yıl hapse mahkûm edilir. Ama Kübalıların hafızasına kazınan bu cezadan çok Castro’nun mahkemede savunması olur.
Mahkemeye şöyle seslenir. “Sizi uyarıyorum, henüz işin başındayım.Eğer kalbinizde bir damla memleket sevgisi, insanlık sevgisi, adalet sevgisi varsa iyi dinleyin. Rejimin gerçeği örtbas etmek için her şeyi yapacağının farkındayım. Ancak sesim kısılmayacak. Suçlayın beni, önemli değil. Tarih beni haklı çıkaracaktır.”
15 yıl ceza alan Castro 3 yıl sonra genel afla serbest bırakılır. Çıkar çıkmaz bir çoğu sürgünde olan arkadaşlarını toplamak için Meksika’ya gider. Kısa sürede toplanan arkadaşlar ortak bir kararla “26 Temmuz Hareketi “ adını alır. Tarihi tanışma ve buluşma burada gerçekleşir.
1947 yılında yolsuzluk karşıtı ahlaki bir söyleme sahip “Ortodoks parti” kurulur. Bu parti özellikle radikal öğrenci hareketi içerisinde birçok yandaş kazanarak etkin bir güç haline gelir. Bu öğrencilerin arasında Fidel Castro Ruz da vardır. 1951’de Fidel artık üniversiteyi bitirir ve avukatlık yapmaya başlar ve Ortodoks Parti’den milletvekili adayı olur. 1952’de Batista, Madragazo ( Şafak ) olarak bilinen ve ABD destekli bir darbeyle iktidara geçer.Yasal siyaset yollarının kapandığını gören Castro, Batista hakkında anayasayı ihlal ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunur. Aslında suç duyurusu ile hayata geçirmeyi planladığı şey yasal yollarla demokratik değişiklik yolunun kapanmış olduğunu kanıtlamak ve devrimci başkaldırının tek geçerli yol olduğunu ispat etmektir. Beklenen olur ve mahkeme suçlamayı reddeder. Bunun üzerine Castro, aralarında kardeşi Raul’un da bulunduğu yandaşlarıyla birlikte Movimiento ( Hareket ) adlı gizli bir örgüt kurarak çalışmalarına başlar.
26 TEMMUZ MONCADA KIŞLASI BASKIN
Movimiento, Batista’ya karşı artan tepkiyi örgütlemek ve aynı zamanda harekete silah sağlamak amacıyla bir kışlaya saldırma kararı alır. Bu iş için Havana’ya en uzak olan Oriente eyaletindeki Moncada Kışlası seçilir.
Saldırının gerçekleşeceği gün karnaval pazarıdır dolayısıyla kalabalık ve dikkat çekmeyecek bir gün seçilir. 25 Temmuz akşamı Fidel arkadaşlarına çok kısa bir mesaj yollar. Bu saldırıda ölümün de zaferinde olabileceğini, ama tıpkı ataları gibi “ Ya özgürlük, ya ölüm” yakarışıyla hareket edeceklerini yazar. Saldırı günü beklenmedik bir biçimde kenar sokaklardan çıkan bir çavuşun ateş açması sonucu kışladaki tümen uyarılır ve birlik hızlıca toparlanır. Kışla dışında savaş konumunda bir saldırı gerçekleşir. 26 Temmuz günü başlayan saldırı, başarısızlıkla sonuçlanır. 60 Kişi ile başlayan saldırı sonucunda birçok isyancı can verir ve Gran Piedra Dağı’na çekildiklerinde sadece 18 kişi kalırlar. Castro “ Bugün yenildik ama mutlaka geri döneceğiz !” diyerek arkadaşlarına umutlarını kaybetmemelerini söyler. Bu saldırı başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Havana’da önemli bir siyasi etki yaratır. Olayların büyümesinden korkan Batista kışlasına çekilir ve şüpheli gördüğü herkesi tutuklamaya ve infaz etmeye başlar. Komünist Parti yasaklanır. Castro ve arkadaşları yakalanır. Normalde yakalanan isyancılar hemen kışlaya götürülüp infaz edilirken Castro ve arkadaşlarının elemlerinden etkilenen subay, Castro’yu kışlaya değil sivil makamlara teslim eder. Castronun yargılanma süreci başlar ve o ünlü “ TARİH BENİ HAKLI ÇIKARACAKTIR. “ savunması onun tüm Küba’da tanınması sağlar.
ERNESTO GUEVERA
Ernesto 1928’de Arjantin’de varlıklı bir ailede doğar. Çok hareketli ve zeki bir çocuktur. 4 Yaşında okumayı öğrenir. Ancak çocukluğundan itibaren astım hastasıdır ve sık sık krizler yaşar. Bu yüzden annesi onun üzerine çok düşer. Annesi ile arası daime çok iyi olmuştur. Astım krizleri tuttuğunda uzun süre dışarı çıkamaz o dönemlerde hep kitap okur. Bu durumdan ötürü 9 yaşına kadar okula gidemez. Okula gittiğinde de çok hareketli olduğu için sık sık öğretmenleri tarafından azarlanır.
Mahalle arkadaşlarıyla bir çete kurar. 10 yaşındayken o yıl elektrik şirketi beklenmedik bir şekilde elektriğe zam yapar ve halk bundan çok etkilenir. Küçük Ernesto’da arkadaşlarıyla beraber sokak sokak gezerek olayı protesto eder ve tüm sokak lambalarını kırarlar. 1946 yılında aile Buenos Aires’e taşınır ve annesi ile babası ayrılır. Ernesto’nun asilikleri 18 yaşına kadar devam eder. 1947 yılında tıp fakültesine girer. Tatillerde bisikleti ile Arjantin’i gezer. Bu gezilerde Arjantin’deki yoksullukla ve sınıf farklılıklarıyla daha fazla yüz yüze gelir. 1952 yılında arkadaşı Alberto ile birlikte motosikletleriyle geziye çıkarlar ve tüm Güney Amerika’yı gezerler. Bu geziler sonrası siyasi düşüncesi netleşir. Peru’da cüzamlılar adasını ziyaret ederler. Guatemala’da daha sonra evleneceği ilk eşi Peruklu Hilda ile tanışır.
FİDELLE KARŞILAŞMA
Fidel Castro ile Che Guevara ilk kez 1955’te Maria-Antonia Sanchez Gonzalez’in evinde tanışmıştır. Meksikalı olan Maria bir Kübalı ile evlidir. Sık sık yapılan arkadaş toplantılarında Fidel ve Che bir araya gelir Latin Amerika Halklarının emperyalizmin pençesinden kurtarılması gerektiği konusunda hemfikirdirler. Uykusuz geçirilen gecelerde Ernesto, Castro kardeşleri toplumsal sorunları incelemekteki gerçekçiliği ile etkilemiştir.Ve Fidel savaş için donatılmış bir yatla Küba’ya gitmek projesinden bahsediyor. Böylece Ernesto Che Guevara artık Küba Devrimi’nedahil oluyor. Hilda’da projeye katılmak için yanıp tutuşuyor ancak karnında Che’nin çocuğunu taşıyor.
GRANMA
1943 yılında yapılmış, 18 metre uzunluğunda 25 kişilik bir yat. Fidel Granma’yı 50.000 Meksika Pezosuna alır. ( Teknenin ismi daha sonra Komünist Partinin yayın organı olan gazeteye verilir. Gazete bugün hala yayın hayatını sürdürmekte ve İspanyolca, İngilizce, Portekizce ve Fransızca basılmaktadır.)
81 Arkadaşını Küba’ya taşıyacak olan tekneye aslında daha fazla kişi binmek ister ancak kaptan bir kişi bile daha binse teknenin batacağını söyler. 2 Aralık 1956 yılında gece yarısı tekne Meksika’dan Küba’ya doğru hareket eder. Batista güçleriyle girilen ilk mücadelede büyük kayıplar veren isyancılar, Sierra Maestra Dağı’na çekildiklerinde 12 kişi kalmışlar ve ellerine sadece 9 silah vardır. Ancak kısa zamanda bölgedeki köylüleri kendi saflarına çekmeyi başarırlar. Sayıları giderek artan gerillalar, kentlerdeki muhalif güçleriyle de bağlarını güçlendirirler. 1955 de yapılan genel grevle birlikte iktidarın gücü giderek zayıflar. 1957’de hareket “ Sierra Maestro Manifestosu olarak bilinen metni yayınlar ve bununla ülkedeki diğer muhalif gruplara Batista’ya karşı ittifak çağrısında bulunur. Bu arada giderek güçlenen hareket, zayıf düşen orduya karşı yeni bölgeler açar ve kurtarılmış bölgeler oluşturur. Başkent Havana’ya yürümeye başlayan Castro ile baş edemeyeceğini anlayan Batista 1959 yılının ilk günün sabahında yanında yüklü bir parayla, Dominik Cumhuriyeti’ne oradan da Faşist Franco’nun hükmettiği İspanya’ya kaçar. Che’nin kumandanlığındaki isyancılar ordusu 1 Ocak günü Havana’ya girer ve büyük bir halk kitlesiyle karşılanır. Kısa sürede yabancılar ve elit kesim adayı terk eder. Gidenler villalarının anahtarlarını hizmetçilerine bırakırlar çünkü geri gelmeyi umut ederler ancak bir daha geri dönemezler. Florida’ya yerleşirler. Karşı devrime gerilla yetiştirip yıllarca Amerika’nın kuklası olarak Küba’ya karşı çalışırlar.
İktidarı ele alan Castro, ittifak devlet başkanlığına Manuel Urruti’yı başbakanlığa da Miro Cardona’yı getirir. Miro bir ay sonra istifa eder ve yerine Fidel Castro geçer. Castro daha ilk aylardan bazı bölgelerde tarım reformuna başlar. Reformun yasalaşmasıyla birlikte ABD’li bazı şirketlerin topraklarına el konulması gündeme gelir. ABD’li şirketler, toprak sahipleri, rahipler ve orta sınıfın önemli bir bölümü reforma karşı tepkilerini yükseltirler ve Castro’yu devirme girişimlerine başlarlar. Buna karşılık sendikalar ve yoksul köylüler Havana’da büyük mitingler düzenleyerek Castro’yu desteklerler. Castro kamu mülkiyetine yönelerek kooperatifler oluşturur. Bu karar karşısında ABD Küba’ya kısmi ambargo ilan edip, yiyecek ve ilaç dışındaki malların ihracını yasaklar. Okuma yazma kampanyası, yeni okullar, parasız eğitim hakkı giderek Küba’nın çehresini değiştirmeye başlar. Bundan sonra da ABD’nin Castro’yu devirme ve ambargo çalışmaları artarak devam eder. 3 Ocak 1961 tarihinde ABD, Küba ile diplomatik ilişkilerini keser. 4 Mart 1960 Tarihinde Küba’ya yardım getiren Belçika Bayraklı gemi ( La Coubre ) havaya uçurulur. Ardından 1961 tarihinde Domuzlar Körfezi Çıkarmasıyla ada Amerikan işgali ile burun buruna gelir. Küba halkının 72 saat direnişinin ardından başarılı olamazlar. Amerika’ya yerleşen Kübalıların CIA ile birlikte yönettikleri yüzlerce operasyon, sabotaj, terör eylemi sonucu yüzlerce kişi ölür. 78 Uçak düşürülür, 63 Küba Elçiliği’ne saldırı düzenlenir, 135 okul sabote edilir, Sadece Castro’ya bugüne kadar kayıtlara geçen 638 suikast girişimi düzenlenir. Her seferinde Küba Halkı biraz daha liderinin etrafında kenetlenir.


M.S. (PRENSES)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder