24 Ocak 2018 Çarşamba

GÜNEY AFRİKA Cape Town

''Seyahat Etme Mikrobu Size Bir Defa Bulaştıktan Sonra Artık Tedavisi Yoktur''

Öyle bir ülke ki güneybatısında Atlas Okyanusu, güneydoğusunda Hint Okyanusu var. Eşsiz plajları eşsiz doğası ve kendine özgü bir kültür. Evet, Güney Afrika Cumhuriyeti’nden bahsediyoruz.
 17. yüzyılda bir grup Hollandalı ve İngiliz topraklara ayak bassa da burayı elde etmeyi başaramamışlar. Deseler de inanmayın bayağı bir sömürmüşler kendi düzenlerini halkını buraya yerleştirmişler. Afrika'nın en güneyinde bulunan ve Güney Afrika Cumhuriyeti olarak bilinen topraklar aslında üç ülkenin birleşmesinden oluşmuş bir ülke. Transvaal Cumhuriyeti, Özgür Orange Devleti ve Britanya Ümit Burnu Kolonisinin bir araya gelmesiyle meydana gelmiş olan Güney Afrika Cumhuriyeti, bunun hakkını verebilmek için üç ülkeden de birer şehir alıp başkent yapmış.
 
NEDEN CAPE TOWN
  • Çocukluk hayallerimden biri Afrika kıtasına gidebilmekti. Ve pek meraklısı olduğumuz bitki ve hayvan türlerini yakından görebilmekti. 
  • zenci ırkını merak etmemiz. 
  • Aynı anda hem doğaya karışabildiğiniz, hem de medeniyetin içerisinde bulunabildiğiniz bir şehir. Afrika der beğenmezsiniz belki ama Dünya’nın ilk kalp nakli 1967’de Cape Town’da yapılmış. Bilim ve entellektüel bilgi birikimi anlamında da güçlü bir şehir. 
  • Köpekbalıkları ve balinalar. Vahşi yaşam. 
  • Üstünde Orta Afrika ve Ekvator ikliminin kavurucu sıcakları, altında Antartika’nın soğuğu. 
  • Yarım saat mesafede buz gibi okyanus, yarım saat mesafede sıcak koylar. 
  • Yüz yıllar boyunca hem denizcilere, hem balinalara, hem büyük beyaz köpek balıklarına geçiş yolu olmuş, Dünya’nın en güney uçlarından biri, Ümit Burnu. 
  • Ve tabiki MANDELA... 
Uzak gibi gözükse de Güney Afrika’ya ulaşmak çok zor olmuyor. Ülkemizden Güney Afrika'nın başkentlerinden olan Cape Town’a ve en gelişmiş şehirlerinden olan Johannesburg’a direkt uçuşlar var. Yaklaşık 13 saatlik bir yolculuğun ardından varacağınız ülkeye aktarmalı seferlerle de varmanız mümkün. Aktarmalı bilet fiyatlarının direkt uçuşlara göre daha uygun fiyatlar sunduğunu hemen hatırlatalım.
Dünyanın gelişmiş ekonomilerinden biri olsa da gelir dağılımı hayli adaletsiz ama bu Güney Afrika Cumhuriyetinde yaşayan insanların yüzündeki gülümsemeyi silmiyor, deseler de inanmayın zengin fakir arasındaki gelir dağılımı çok feci, halkı çok mutsuz. Mutsuz olanlar tabi ki siyahlar, beyaz Afrikalılar sonradan İsrail gibi koloni kurup egemen olmuşlar. şimdi hükumetin ve bakanlıkların başlarında siyahlar var evet ama onlarda rüşvetçi halkı kandırıp madenlere çöken ve ülkenin öz kaynaklarını oğulları ve akrabalarıyla sömürmektedirler vatan millet sömürüsü kısaca. Bu kulağa tanıdık geldi dimi durum aynen burada da böyle arkadaşlar. Ülkenin her yeri ayrı bir cennet. UNESCO Miras Listesi’ne tarihin kalıntıları ve doğal güzellikleriyle damga vuran Güney Afrika Cumhuriyetinde mutlaka gezmeniz gereken şehir Cape Town olmalı.

BU TUR İÇİN CEBİNİZDEN ÇIKACAK NET PARAYA BAKALIM

Türk vatandaşları, 30 günlük turistik, vizeden muaftır. vize yok :)
10 yıllık ücret karşılığı. https://randevu.nvi.gov.tr/
Biyometrik resim.
Yurt dışı harcı.
Seyehat sigortası.

  720 USD Tur ekstraları kişi başı.
1849 USD Tur ücreti 7 günlük kişi başı.

Kısaca size bu 7 günlük turlar'la AFRİKA turu, pasaport ücretleri, giderler, yemekler de dahil kişi başı 3100 - 3500 USD arasında bir maliyet olacak, ören yerleri müze biletleri hariç. 
Kendiniz gidecekseniz eğer AFRİKA'YA ,10 günlük bir turun maliyeti size, pasaport ücretleri, giderler, yemekler uçak bileti, ören yerleri, ara transferler dahil kişi başı 1200 - 1400 USD arasında bir maliyet olacak, ve tur paketlerınden 3 gün daha fazla gezmiş olacaksınız. Artı 500 usd ise hediyer için ayırın derim :)
7 GÜNLÜK Turu satın almak pek akıllıca değil. Uçak biletinizi kendiniz alıp 10 GÜNLÜK kendi turunuzu yapmak daha cazip. Korkmayın dil bilmeseniz bile bu turu kendi başınıza yapabilirsiniz. Biraz cesaret.


Hiç başka şeyler düşünmeyin. Toplu taşıma, otostop vb. Maceraya gerek yok, araba kiralayın. Trafik soldan akıyor. İngiltere ya da Kıbrıs tecrübesi olanlar için zaten problem yok. Ancak daha önce hiç kullanmadıysanız da problem etmeyin. Alışmak 10 dakika sürüyor. Harika bir araç kiralama istasyonu var hava limanında. Kocaman. Yan yana bir sürü hem global, hem lokal kiralama şirketi dizilmiş. İstediğinizi seçip alıyorsunuz. Fiyatları fena değil. 10 günlüğüne 3000 Rand gibi bir para ödersiniz o da 135-140 usd gibi bir para ediyor. Bir notum da GPS ile ilgili olacak. Bir GPS cihazınız varsa getirin yoksa akıllı telefon yeterli olacaktır.

Dil: Afrikanca, İngilizce, Swati Dili, Zulaca, Güney Ndebele Dili, Güney Sotho Dili.
Başkentleri: Pretoria (yürütme), Bloemfontein (yargı), Cape Town (yasama).
Türk Başkonsolosluğu: http://www.elcilikler.com/Konsoloslugu/19251/Cape-Town-da-Turkiye
Acil Telefon Numaraları: http://www.seyahatsagligi.gov.tr/Site/AcilDurumNumaralari
107. (Cep telefonundan: 112). Bu numarada hizmet veren operatör duruma göre sizi polis, ambulans ya da itfaiye servisine yönlendirir.
Para Birimi: Güney Afrika’nın para birimi Rand’dır. Yüz sent bir Rand’a eşittir. Piyasada kağıt para olarak 10 Rand, 20 Rand, 50 Rand, 100 Rand, 200 Rand ve 500 Rand, bozuk para olarak ise 5 cent, 10 cent, 25 cent, 50 cent, 1 Rand, 2 Rand ve 5 Rand bulunur.
Saat Farkı: http://www.saatkac.com/index.php?dCountry=South+Africa   Saat Farkı: -1
Elektrik: Afrika’da 230 w var, bu yüzden dönüştürücü götürün. Otel odalarında priz sayısı kısıtlı olabileceğinden yanınızda usb çoğaltıcı ve üçlü piriz bulundurun mutlaka.
Telefon Kodu:+27 Güney Afrika'dan Türkiyeyi aramak içinse 00 90 535 511 11 11 şeklinde arama yapabilirsiniz.
Uçuş Süreleri: İstanbul - Cape Town : 13 saat.


Afrika Resmi Tatil Günleri
  • 01  Ocak: Yeni Yıl
  • 21  Mart: İnsan Hakları Günü
  • 22  Mart: Halk Günü
  • 02  Nisan: Good Friday (Paskalya’dan önceki Cuma)
  • 05  Nisan: Aile Günü (Paskalya’dan sonraki Pazartesi)
  • 27  Nisan: Özgürlük Günü
  • 01  Mayıs: İşçi Bayramı
  • 16  Haziran: Gençlik Bayramı
  • 09  Ağustos: Ulusal Kadınlar Günü
  • 24  Eylül: Miras Günü
  • 16  Aralık: Barış Günü
  • 25  Aralık: Noel
  • 26  Aralık: İyi Niyet Günü
  • 27  Aralık: Halk Günü 
CAPE TOWN'DA GEZİLECEK YERLER
Ülkenin en çok turist çeken şehirlerinden biri olan Cape Town, bunun hakkını veriyor. Doğayla iç içe ve nereyi gezeceğinizi şaşıracağınız bir gezi sizi bekliyor. Gerek doğal güzellikleriyle, gerek tarihiyle, gerekse de kültürünü yansıtan canlı yaşam biçimiyle Cape Town’da görmeniz gerekenler.
WATERFRONT
Cape Town’da şehri keşfetmeye başlamak için en uygun rota Waterfront, Cape Town’un en turistik bölgesi diyebilirim. Gece takılacağınız tek yer burası. yeme içme barları alışverişi herşey burada. Gece özellikle müthiş.
Burası aslında bir liman lakin, limanın üzerinde Victoria ve Albert alışveriş merkezleri, sosyal alanlar, restoranlar, büfeler kurulu. Bunlardan biri koca bir dönme dolap olan Wheel Cape, devasa bir konteynerın içindeki çeşit çeşit dükkanlardan oluşan Watershed Pazarı,  leziz tatlar keşfedebileceğiniz V&A Food Market. Aynı zamanda Robben Adasının feribotları da Waterfront’tan kalkıyor ve Cape Town’da çok popüler olan helikopter turu şirketleri de bu bölgede bulunuyor. 
Burada devasa bir market (bizim Migros’lar gibi) kat otoparkı, bolca atm, eczane, telefoncular gibi ihtiyacınızı giderecek çok şeyi bulabilirsiniz. Şehrin de çok göbeği. O nedenle burayı bir not alın.
TABLE DAĞI
Cape Town denince akla gelen ilk yer Table Dağı’dır. 6 dakikalık bir teleferik yolculuğuyla dağın tepesine çıkılır. Bu yolculuk için kullanılan teleferik ise bir sanat harikasıdır. 360 derece dönebilen teleferik sayesinde yolculuk sırasında manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca iki kilometrelik bir yürüyüşün sonunda dağın zirvesine ulaşabilirsiniz. Günbatımın da okyanusun ve şehrin görünüşü nefes kesicidir ve bu noktadaki bistroda kahvenizi yudumlarken çekeceğiniz fotoğraflar ileride albümünüze bakarken aynı hazzı yaşamanızı sağlayacaktır.
Masa Dağı, dünyanın 7 doğal harikasından biri, şehrin de simgesi. 3 km uzunluğunda düz bir zirveye sahip olması nedeniyle Masa Dağı ismini almış. Gerçekten de uzaktan bakınca dağ bir masayı andırıyor. Zaman zaman dağın tepesini bulutlar kaplıyor ve zirve gözden kayboluyor. Zirveyi kaplayan bu bulut için de “masa örtüsü” benzetmesi yapılıyor. Cape Town’da yapılması gereken aktivitelerin başında Masa Dağı’nın tepesine çıkarak manzarayı seyretmek geliyor. Ama yukarı çıkabilmek için de hava durumunun uygun olması gerekiyor.
Masa Dağı’na Waterfront'tan binebileceğiniz kırmızı tur otobüsleriyle ulaşabilirsiniz. Tur otobüsüne binerseniz hem şehri gezmiş, hem de ilginç tarihi hakkında bilgi almış olacaksınız. Dağın zirvesine aynı anda 65 kişiyi taşıyabilen bir teleferikle çıkılıyor.Teleferiğin bir özelliği de kendi etrafında dönmesi, bu sayede yerinizi değiştirmek zorunda kalmadan 360 derecelik bir seyir şansını yakalıyorsunuz. Yaklaşık 1000 metrenin üstünde yüksekliğe sahip Masa Dağı'na ulaştığınızda Atlas Okyanusu ve birbirinden güzel sahillerin görüntüsünden oluşan bir şölen sizi karşılıyor. Boşuna dememişler “Afrika’nın en epik manzaralarından biri Masa Dağı’nın zirvesinden izlenir” diye.Masa Dağı’na çıkarken yanınıza bir şapka, su ve güneş koruyucu krem almayı unutmayın. Outdoor aktivitelere meraklıysanız, Masa Dağı’nda, yürüyüş, dağ bisikleti veya kaya tırmanışı gibi aktiviteler yapmanız mümkün. Dağın tepesinde yemek yiyebileceğiniz ya da hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz mekanlar bulunuyor.
ROBBEN ADASI
  http://www.robben-island.org.za/
Robben, karadan 9 kilometre uzakta. 17’nci yüzyıldan itibaren karantina ve hapishane olarak kullanılan ada gerçek şöhretini Nelson Mandela’ya borçlu. Güney Afrika’da yapabileceğiniz en ilginç şeylerden birisi Robben Adası’nı ziyaret etmektir. Burayı 1998 yılında müzeye çevirdiler. Müze olduğunun ertesi yılı 1999 yılında Robben Adası Hapishanesi , Unesco Dünya Mirası alanı seçildi. Üstelik burada grupları gezdiren rehberler de eskiden burda tutsak edilen politik tutuklular. Ada eskiden sadece erkek politik sucluların yattığı dünyaca ünlü bir hapishaneye ev sahipligi yapmaktadır. Hapishane halen turistlerin ziyaretine aciktır. Nelson Mandela da 27 yıllık hapis hayatının 18 yılını burada geçirmiştir. Robben Adası’na günlük turlar düzenlenir. V & A limanındaki saat kulesinin oradan kalkan turlar sizi adaya götürür ve tur rehberleri size adanın dört bir yanını gezdirir. Tur rehberlerinin hepsi burada hayatının bir kısmını geçirmiş ve tahliye edilmiş olan politik mahkumlardır. Yolculuk dahil tur yaklaşık 4 saat sürüyor.

Robben Adası, Hollandaca bir kelime ve Türkçeye “fok adası” olarak çevriliyor. Robben Adası Hapishanesi, “maksimum güvenlikli hapishane” kategorisinde ve kaçmak imkansıza yakın. Kaçsanız bile yüzerek Cape Town’a ulaşmak imkansız, mutlaka bot gerekiyor. Gene de kaçmak isteyen olursa diye 5 adet kule ve kulelerde keskin nişan alan okçular ile önlem alınmış.Hiç kadın tutuklu olmamış, tamamen erkek hapishanesi olarak kullanılmış. Bu maksimum güvenlikli hapishanede, o dönemin Apartheid yönetimi (beyaz ırkın, diğerlerinin üstünlüğünü inanan, kanunları ve sermayeyi buna göre düzenleyen) bilinçli olarak kriminal ve politik tutukluları karışık kalacak şekilde ayarlamış.

Susan Kruger isimli bot ile tutuklular adaya getiriliyorlarmış. Ancak koltuklara oturup denizi izleyerek değil. Gözleri bağlanarak botun deniz görmeyen en alt katına tıkılarak, geldikleri yeri anlamamaları için böyle yapılıyormuş.

Bottan indikten sonra tutuklular iki kişilik gruplar halinde, ayak bilekleri ve boyunlarından zincirlenerek kapıdan giriş yaparmış. Giriş yaptıktan sonra kabul ofisinde erkek tutuklular ten renklerine göre sınıflandırılırmış. Bu sınıflandırma sonucu ne giyecekleri (uzun pantolon, kısa pantolon, şort) ve ne kadar yemek alacakları (daha açık renksen daha çok yemek alıyorsun, koyu renksen daha az) belirleniyormuş. Nelson Mandela mesela en koyu renk olan “bantu” sınıfına aitmiş. O nedenle günde yarım çay kaşığı şeker, yarım çay kaşığı margarin ve iki dilim küflü ekmek yeme hakı varmış ve kışın bile şort giymek zorunda kalmış. Batu sınıfının bir üstü renk anlamına gelen “colored” sınıfı, en üst sınıf ise beyazlarmış.

(soldaki resim mandelanın yattığı yer yatağı.)  (sağdaki ise mandelanın sayesinde sonradan gelen yataklar)

Başta Mandela’nın liderlik yaptığı PAC (Pan Africanist Congress), devamında PCU, Unity Movement ve bir sürü topluluk türlü el işaretleri ile tarafını belli eder ve anlaşırmış. Sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırıyor – işte bu PAC üyesiyim demek. Tüm politik tutukluların en öncelikli hedefinin “üniversite kampüsü ortamı” oluşturmakmış. Kriminal tutuklulara bile okuma yazma öğretip eğitmişler. İçlerinden el becerisi yüksek hırsızlara yönetim ofislerin yemek veya sigara değil kitap ve gazete çalmayı öğretmişler. Mottoları, “Each one teach one“ Kendi İngilizce ve matematik öğretmenleri şuanki Güney Afrika Cumhuriyeti hükümetinde bakanlık yapıyorlarmış.

Bazı gardiyanlar (hem de beyaz) özellikle politik tutuklulara sempati besleyip yardım ederlermiş. Buradaki tutuklular, gardiyanın doğum günü için kaçak getirdiği bir dilim keki bile 48 parçaya bölecek kadar herşeylerini paylaşmışlar. Mandela, tüm tutuklulara yatak verilene kadar taş zeminde yatmış mesela.
Mandela, beton bahçede tenis oynarken, topu bilerek duvarın ötesine dışarı kaçırırmış. Kaçtığı yerden anlaştıkları bir gardiyan alıp dış dünyaya iletirmiş. Evet, önceden topu ikiye kesip içine PAC hareketine iletilecek notu koyarmış.


Invictus filmini izleyenler veya kitabını okuyanlar hatırlar. Hapishanenin devasa beton alanında Mandela bazı bitkiler yetiştirir ve kendisine bahçe yapar. Aslında burası hem bahçıvanlık hobisi için hem de ileride “Invictus” adı ile yayınlayacağı otobiyografisini kağıtlara yazdıkça saklayacağı yer olarak var. Başta Kızılhaç ve İskandinav devletleri Robben Adası Hapishanesi yaşama koşullarının iyileştirilmesi için çok yoğun çalışmışlar. Hatta Kızılhaç o kadar yardım yapmış ki, yılda bir kaç defa denetlemeye gelir olmuş. Mahkumlara, bazen muz ve portakal verirlermiş. Bu şu anlama gelirmiş yarın Kızılhaç gelecek. Gene de muz ve portakal aldıkları için sevinirlermiş.

KİRSTENBOSCH BOTANİK BAHÇELERİ
http://www.sanbi.org/gardens/kirstenbosch
Dünyanın en iyi botanik bahçeleri arasında yerini alan Kirstenbosch 528 hektar alana yayılmıştır ve 11 farklı bölümden oluşan bu bahçe, 10 000 binden fazla bölgeye özgü çiçek türüne ev sahipliği yapar. Afrika taş oyması heykellerin yanında öğleden sonra pikniğinizi yapabilirsiz.

1913'te botanik bahçesi haline getirilen Kirstenbosch Güney Afrika'nın tarihine de ışık tutuyor. Kirstenbosch Botanik Bahçesi aynı zamanda Güney Afrika'nın tarihini de simgeliyor. İlk olarak Kosian yerlileri gelmiş ve Masa Dağını kutsal kabul etmişler ve buraya Koisan yerlileri Tanrının Bahçesi demişler. Daha sonra ilk olarak Hollandalılar gelmiş ve burayı kereste pazarına dönüştürmüşler.

Hollandalılar tarafından tarumar edilen bu bahçe, 19. yüzyıldan sonra yine bir Hollandalı tarafından koruma altına alındı. 2000'li yıllardaysa, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan tek milli botanik bahçe oldu.
Kirstenbosch Botanik Bahçesi'nin bir park olarak hizmet vermesi hususunda önemli hizmetleri olan Henry Peterson'ın mezarı da burada bulunuyor. Peterson özellikle buranın korunması için mücadele etmiş ve buranın ulusal park haline gelmesini sağlamış.

Kirtenbosch Botanik Bahçesinde Afrika'ya özgü birçok bitkiyi görmek mümkün. Bunlar arasında sadece masa dağında yetişen 300'den fazla tür de var.

Burası dünyanın her yerinden farklı. Buna fynbos, Güney Afrika’nın kendine has bitki örtüsü denir. Tüm Britanya Adaları'ndan daha fazla bitki, Masa Dağı’nda yetişiyor. Dünyanın bu küçük kısmında tüm Rusya’dan daha fazla bitki çeşidi var. Bunlar Cape Town’un olağanüstü doğal güzelliklerinden sadece biri. Kirstenbosch bahçeleri Güney Afrika’daki tüm botanik bahçelerin mücevheri diyebiliriz.

Bahçenin sulaması 3 nehirle sağlanan sistem sayesinde yapılabiliyor. Cape Town'un en etkileyici yerlerinden kabul edilen Kirstenbosch, yılın her mevsimi dünyanın farklı ülkelerinden turisti ağırlıyor. Burası, dünyada en çok ziyaret edilen dokuz bahçesinden biri aynı zamanda.

BOULDERS BEACH (Penguenler)
Simon’s Town isimli minik kasabada Afrika penguenleri ile ünlü Boulders Beach’teyiz! Muhteşem canlılardı, ne kadar mutlu oldum anlatamam. Afrika pengueni (Spheniscus demersus) bazen jackass penguen veya siyak ayaklı penguen olarak da adlandırılıyor ve kıtanın en güney sularında yaşayan bir tür. Afrika pengueni dalgıç bir tür olup balık ve mürekkepbalığı ile besleniyor. Eskiden çok fazla olan penguenler bugün soyu tükenme tehlikesi altındalar ve koruma alanlarında turistlerin büyük ilgisini çekiyorlar.

Boulders’e ulaştığınızda iki tane girişi var. İlkinde Penguenleri görüntüleyebildiğiniz bir iskele var. Bir sürü turistin burada fotoğraf çekme şansı oluyor. Tabii ki penguenlere dokunmak ve yaklaşmak yasak.


İkinci giriş ise Boulders’ın plaj kısmına girmenizi sağlıyor. Giriş kişi başı 65 Rand (4 usd). Burada eğer şansınız yaver giderse ve penguenlerin yumurtlama mevsimini yakalamışsanız, bir sürü penguenle yan yana gelme şansı bulabiliyorsunuz. Teknik olarak penguenlere dokunmak, sevmek ve beslemek yine yasak.

Ancak bir hayli yaklaşabiliyorsunuz. Bu arada plaj derken devasa bir alan ve şezlonglar canlanmasın gözünüzde. Zaten kayalık bir yer olduğu için yaklaşık 100 metre genişliğinde dar bir sahil ve bolca turist bulunuyor.

GOLD OF AFRİCA MÜZESİ
Altın daha çok “Altın Şehri” Johannesburg’la özdeşleştirilse de, Gold of Africa Müzesi altının tarihi serüvenini anlatan bir mekandır. 18. yüzyılda inşa edilen Martin Melck House’un ev sahipliğini yaptığı müze, kalıcı sergilerin yanı sıra geçici altın sergileriyle de Afrika altın sanatını ve tarihini gözler önüne sermektedir.

HEART OF CAPE TOWN MÜZESİ
https://heartofcapetown.co.za/
Dünya’nın ilk kalp nakli 1967’de Cape Town’da yapılmış. Bilim ve entellektüel bilgi birikimi anlamında da güçlü bir müze tavsiye ediyorum...
TWO OCEANS AGUARİUM
Waterfront’a yürüyerek 5 dakika mesafede bir su altı müzesi. İçinde türlü türlü garip deniz canlısı görebiliyorsunuz. Penguenlerin bulunduğu bölümden hoşlanmadık. Özellikle 1 saat mesafede doğal ortamında görmek varken. 9:30’tan 18:00’e kadar açık ve kişi başı 138 R. Bu da yaklaşık olarak 9 USD gibi bir şey. Meraklısıysanız görülebilir. Bu arada içeride güzel hediyelik dükkanı var. Bu arada ufak bir not. Bu tesis üniversiteye bağlı olup hayvanların üremesi, tedavisi gibi misyonları da üslenmiş durumda. Hayvanlara eziyet edilen bir yer değil yani.
BO KAAP
Meşhur renki mahalle. Google’a Cape Town yazdığınızda kesin görmüş olacağınız, gökkuşağı renklerinde evleri olan müslüman mahallesi. rengarenk evleriyle Cape Town’un simgelerinden biri olmuş bir müslüman mahallesi olan Bo-Kaap.Güney Afrika’ya müslümanlar nasıl gelmiş derseniz, tabii ki de her göç hikayesinin altında olduğu gibi biraz dram, biraz acı var.
Avrupa’lılar tarafından keşfedilen Cape Town’a bir sürü devlet hükmetmiş ama en uzun ve acılı zaman Hollandalılar tarafından yaşatılmış bir şehir. İşte bu Hollandalı tipler, 1700’lü yılların başında Malezya, Sri-Lanka, Endonezya gibi ülkelere saldırınca, orada direnen halkın bir bölümünü diğer kolonilerine sürgünlere yollamışlar.İşte bu sürgün yerlerinden biri de Cape Town. Şeyh Yusuf ve 49 müridi buraya geldikten sonra ilk camiyi kurarak kendi yerleşimlerini (Bugünkü Bo-Kaap) kuruyorlar. Daha sonra ülke yönetimi Hollandalıların elinden çıkıyor ve yıllar yıllar sonra Beyaz ve Siyah arasındaki ayrım ortadan kalkıyor. Hem bu olayı, hem de Ramazan’ı kutlamak için Bo-Kaap’lılar beyaz olan evlerini birbirinden güzel ve canlı renklere boyuyorlar.
İşte hikayesi böyle Bo-Kaap’ın. Toplamda 6-7 sokaktan oluşan ufak bir mahalle. Sizin gidip fotoğraf çektirmek isteyeceğiniz bölüm ise turistleri de bolca görebileceğiniz iki sokağı. Burayla ilgili söylenecek çok bir şey yok. Mahalleye her gelen turiste hal, hatır sorup “Hoş geldiniz” falan diyorlar. Gayet tatlı insanlar. Gerilmenize gerek yok.
LİON'S HEAD
Cape Town’ın Masa Dağı’ndan sonra en yüksek noktası. Temel farkı şu, Masa Dağı’na teleferikle çıkıyorsunuz. Lion’s Head’e tırmanıyorsunuz. Cape Town’ı izleyebileceğiniz en güzel nokta.Lion’s Head, 669 metre yüksekliği ile Dünya’nın en eğlenceli “Hike” parkurlarından biri olarak gösteriliyor. O nedenle buraya tırmanmak en popüler turistik aktivitelerden biri.
Cape Town’un doruk noktası Lion’s Head dediğime bakmayın. Daha yüksek Table Mountain falan var tabii ki… Fakat Lion’s Head’in zirvesine zorlu bir tırmanışla çıktığınız için, kendinizi Cape Town’un doruk noktasına ulaşmış hissediyorsunuz. Ayrıca şehrin hemen hemen her noktasından görünen, sivri bir forma sahip olması nedeniyle de biraz daha zirve havası taşıyor. Lion’s Head’e nasıl gideriz. Şehrin tam göbeği sayılan bir noktada. O nedenle ulaşım çok kolay.
Neler gerekiyor
  • Öncelikle şunu belirtelim ki, diğer turist aktivitelerindeki gibi herhangi bir tesis, tuvalet, alışveriş yapabileceğiniz bir yer yok. O nedenle Lion’s Head tırmanışına gitmeden önce mutlaka yanınıza kişi başı 1 Litre su alın. 
  • Suyun yanında yiyecek içecek de mutlaka alın. 
  • “Yukarının manzarası çok iyi. Piknik falan yaparız orda bi’ güzel” gibi fantastik düşüncelere dalıp yanınıza piknik çantası, sandalye, şemsiye gibi şeyleri sakın almayın. Lion’s head gerçek bir tırmanış. Bunları taşıyamazsınız. 
  • Kişi başı birer sırt çantası iyi. Sırt çantalarının çok ağır olmamasına özen gösterin. 
  • Mümkünse spor ekipmanlarınızı giyin. Spor ayakkabı, tayt, tshirt vs. 
  • Kalp, kilo veya başka sağlık sorunlarınız varsa denemeyin bile. Belli bir yaşın altı, belli bir yaşın üstü iseniz yine denemenizi tavsiye etmem. 
  • Yükseklik, tırmanma vs konularda korkularınız, endişeleriniz varsa yine tavsiye etmiyoruz tabii ki… 
  • Eğer programınız müsaitse plan yapıp gün batımına yetişin. Cape Town’un en iyi manzarası. Ancak hava tam kararmadan da geri dönüş yoluna çıkmanız lazım. Zira ışık yok ve bir sürü yerden inmeniz gerekecek.
ÜMİT BURNU
http://capepoint.co.za/visitor-info/opening-times/
Cape Town gerçekten muhteşem bir şehir, bu rotayı her şeyiyle gezginlerin mutlaka gidilecekler listelerine yazmaları gerektiğine inanıyorum.  Zengin bir mozaik sunuyor insana ve ne isterseniz burada o var. Ümit Burnu yani Cape Point ise Güney Afrika’ nın ikinci başkenti dedikleri Cape Town’ da apayrı bir yere sahip. Afrika kıtasının en uç noktası olarak kabul edilen Ümit Burnu aynı zamanda bir Milli park ve çok büyük bir alanı kaplıyor. İçinde barındırdığı bir maymun türü olan Babunlar ise buranın asıl ev sahipleri.

Cape Town ile Ümit Burnu arası yaklaşık 150 km kadar ve yolculuk 2 saate yakın sürüyor. Buraya giden herhangi bir otobüs veya tren yok. Buraya gelebilmek için iki seçeneğiniz var. Birinci seçenek elbette araç kiralamak. İkinci seçenek ise buraya günübirlik gelen turlar. Kesinlikle bir tur ile gelmenizi tavsiye ederim. Hem daha ekonomik, çok daha eğlenceli ve daha güvenli bir seyahat sizi bekliyor olacak.  Buraya gelen turlar Cape Town’ dan hareket ettikten sonra ilk önce fok balıklarının yaşam yeri olan Hout Bay’ a uğruyorlar. Bu kasabada fok balıklarını yanınızda görünce şaşıracaksınız. Ardından Chapmans Peak adı verilen dünyanın sayılı bol virajlı ve deniz manzaralı kıyı şeridi yolculuğu başlıyor ve manzaralar harika. Yolda mola ve içecek servisi de cabası. 
 Parka ulaştığınızda sizi gişeler karşılıyor. Burada araç kaydı yapılıyor ve para ödüyorsunuz. (Bu tarz ulusal parklara giderken araç belgelerini pasaportunuzu falan mutlaka yanınıza alın)
Fiyatlar kişi başı 125 R (35 TL) civarı oluyor. Ayrıca tepeye çıkmak için ister yürüyorsunuz, ister finükilere biniyorsunuz. Tırmanış biraz zahmetli. Sonrasında meşhur fenere ulaşıyorsunuz.   Kişi başı 60 R veriyorsunuz. (Gidiş-Dönüş) Tamam tepeden bakmak güzel ama bir de bu işin okyanusa dokunma kısmı var. Fener’in olduğu yerden çıkıyorsunuz dönüş yoluna bağlanmadan sahili ve sahilde dolaşan insanları göreceksiniz zaten. Arabayla bir hayli uca kadar gidebiliyorsunuz. Orayı da mutlaka görün derim.

Sonuç olarak dünya gözüyle görün diyeceğimiz yerlerden biriydi. Tek kelimeyle büyüleyici bir atmosfer. Sanki gökyüzü daha mavi, deniz daha berrak. İçinize çektiğiniz oksijen ciğerlerinizi yakıyor. Esen rüzgar tüylerinizi ürpertiyor. Öyle garip bir yerdi Ümit Burnu. Ve burada bir çok hayvan göreceksiniz. Özellikle babunlardan uzak durun derim. kapılarınızı kilitleyin çünkü araba kapısını açabiliyorlar. Kapıyı açıp biri sizi oyalarken diğerleri sizi soyacaktır. Ne varsa alıcaklardır kamera gözlük vb. Bunları onlardan geri alabilirsiniz tabi ki yiyecek karşılığında. Ve sakın dokunmayın köpeklerden bir farkı yok ısırıyorlar. 

FOK TURU
Ve fokları görmek istiyorsanız güzel turlar var. Bu turlara katılıp eğer şanslıysanız da beyaz köpek balıklarının bu foklarla beslendiğini göreceksiniz. Akşam üstünü tercih edersenin beyazları göreceksinizdir.
GAMİNG PARK
Safari diye bir şey yok. Öncelikle kötü haberi vereyim. Cape Town’da bir vahşi yaşam parkı yok. Aslında kötü haber bu değil. Yani mantıken bakarsanız bunlar hacim olarak büyük olan ve dolayısıyla da büyük alanlarda yaşamayı seven hayvanlar. Cape Town’un çevresinde de bir vahşi yaşam alanı ne yazık ki bulunmuyor. ama bu hayvanları göremiyeceğiniz anlamına gelmiyor. Ve yukardaki safari adresine bir göz atın.

İlk seçeneğimiz, adı üzerinde oyun parklar. Güney Afrika’ya gelen bu kadar turist varken, bu turistlerin eli boş gönderirler mi? Hemen çakma vahşi yaşam ve safari parkları yapılmış. Bunlar şehirden 2-3 saat mesafede olup, büyükçe bir alanın çitlerle çevrilip, içeriye bu hayvanların atılmasıyla oluyor. Tabii ki size böyle anlatmıyorlar olayı. Tanıtımları görseniz “woa ne güzel” dersiniz. Büyüklük kavramı Afrika’da biraz değişik tabi. Bu Gaming Park’lar bile nerden baksan İstanbul’un orta boyutta bir semti kadar. Hayvanların kesinlikle doğal ortamı değil. Çünkü hayvanları besliyorlar.
LİON PARK
Diğer park ise burası buraya turlar var. gayette uygun fiyatları. buradaki hayvanlar sirklerden alınan aslanlar. belli bir ücret karşılığında besleyebiliyorsunuz .
KAFES DALIŞI
Böyle bir deneyim yaşayacaksanız kime güvendiğiniz bence çok önemli. White Shark Diving Company . Baştan sona verdikleri hizmetten çok memnun kalacaksınız. Bu şirket bünyesindeki gönüllüler Büyük Beyaz olarak adlandırılan köpekbalıklarının nesillerinin tükenmemesi için araştırma ve incelemeler yürütüyor. Sırf bu yüzden bile tercih sebebi olabilirler. Aksiyon kameranız varsa mutlaka getirin. Eğer yoksa burada kiralayabilirsiniz ama ellerinde kalmayabiliyor. O da olmadı size izletilen bu videoyu 350 Rand yani 25 usd karşılığında satın alabilirsiniz. 
Tüm bu aksiyon dolu dalışın ulaşım hariç her şey dahil fiyatı kişi başı 1850 Rand yani 130 usd civarı. Kulağa çok gibi gelebilir ama bu deneyimi önünüze gelen her yerde elde edemeyeceğinizi bilerek değerlendirin.

YEMEK EĞLENCE KONAKLAMA DERSEK
Cape Town’da uluslararası mutfaklara hizmet eden birçok restoran bulunsa da oraya kadar gitmişken yerel tatları denemeden olmaz. Potjiekos, baraaivleis, koeksisters, pap ve morogo ülkede mutlaka yemeniz gereken tatlar arasında. Bunu dışında az da olsa, bazı yerel mutfaklarda timsah ve deve kuşu eti de bulabilirsiniz. Güney Afrika Cumhuriyeti ürettiği şaraplarla da ünlü olduğundan denemenizi öneririz. Cape Town’da yerel tatlara ulaşabileceğiniz, önerebileceğimiz restoranlar arasında Stardust, Savoy Cabbage ve Gold Restaurant var. Ve burada yemek ler özellikle deniz mahsulleri çok ucuz türkiyeye kıyasladığımızda tost parası neredeyse. Bazı tabakların fiyatlarını vereyim size...
               İstiridye 8 usd.                                             Bu menü 25 usd şaka gibi dimi.
  Bu tabak 8 usd.                                              Bu tabak 6 usd.
 Bu tabak 10 usd.                                                          Bu tabak 7 usd.

NEREDE EĞLENELİM
Umarız blues ve jazz dinlemeyi seviyorsunuzdur çünkü Cape Town’ın gece hayatında bu iki müzik türü çok yaygın. Şehirde birçok gece kulübü ve bar var. Eğer ülkenin gece hayatının tadına bakmak istiyorsanız bu mekanlara uğrayabilirsiniz. Bunun dışında Güney Afrika Cumhuriyeti gündüz de çok eğlenebileceğiniz bir şehir. Doğa turlarına katılabilir, dalıştan sörfe, river raftingten paraşüte birçok spor dalını yapabilirsiniz. Two Oceans Aquarium’da gidip birçok deniz canlısını görebileceğiniz ve keyifli vakit geçirebileceğiniz bir akvaryum. Ayrıca, eğer tatil programınıza denk gelen bir festival olursa katılmanızı öneririz, gerçekten çok eğlenceli oluyorlar.
NEREDE KONAKLAYALIM
Ülkenin kalbinin attığı şehirlerden biri olan Cape Town’da çok uygun fiyatlarda konaklama alternatifleri bulabilirsiniz. Centurion All Suite Hotel, Primi Royal ve The Place on the Bay ise sizi manzarasıyla büyüleyecek oteller arasında. Kaldığım otel Güney Sun Cullinan Hotel çok iyi bir oteldi. Ve çevreside çok güzel parklarla çevrili tavsiye edilir.
 
ALIŞVERİŞ İÇİN NEREYE GİDELİM
Eğer alışveriş yapmak istiyorsanız, V &A Waterfront ve Canal Wall Shopping Centre dünyaca ünlü markaları bulabileceğiniz alışveriş merkezleri. “Hayır, alışveriş yapmayacağım ama bir hediye vermeyi düşünüyorum.’’ diyorsanız Güney Afrika Cumhuriyeti’nin meşhur şarapları mükemmel bir hediye seçeneği olabilir.


WARWICK WINES STELLENBOSCH
Güney Afrika üzümlerinin lezzetini henüz duymadıysanız sizi zirveden başlamaya davet ediyorum. Cape Town’da ünüyle nam salmış birçok şarap bağı var ama bunlardan en güzelleri Stellenbosch bölgesinde. 1 tam gün vakit geçirip 2 kişi toplam tadım, piknik ve 1 şişe şarap, kola 56 USD 
   Adres: R44, Stellenbosch, 7607, Güney Afrika / +27 21 884 4410

BERTUS BASSON AT SPICE ROUTE 
Cape Town’un diğer ünlü şarap rotası Paarl Bölgesinde bulunan Spice Route. Bu şarap bağına meşhur şef Bertus Basson’un restoranında öğle yiğebilirsiniz. Şarap olarak Nelson Mandela’nın Güney Afrika halkını adlandırırken kullandığı “Rainbow Nation” yani gökkuşağı milleti benzetmesinden esinlenmiş Chakalaka şarabınıdeneyin. 6 tane farklı şarabın karışımdan oluştuğundan bu benzetme yapılmış.1 şişe şarap, su, ana yemeklerin toplamı 45-50 USD .
   Adres: Suid-Agter-Paarl Rd, Paarl, 7646, Güney Afrika / +27 21 863 5200 

V&A FOOD MARKET
Cape Town’un en turistik bölgesi olan Waterfront‘da yer alan Food Market, içerisinde küçük küçük tezgahların, dükkanların bulunduğu bir hal. İstiridyeden ete, geleneksel Afrika yemeklerinden tatlıya birçok farklı lezzete ev sahipliği yapıyor. Gezin dolaşın her tezgahtan bir şey alıp paylaşın ki bir sürü farklı tat deneyin. Aklınızda bulunsun akşam 21:00’da kapanıyor.
Adres: V&A Food Market, Dock Rd, Victoria & Alfred Waterfront, Cape Town, 8001, Güney Afrika / +27 21 418 1605

AFRİKA CAFE
Aşırı turistik olduğu için çok popüler. Konsept olaraksa çok havalı. Masaya oturduğunuzda Afrikalılar el ile yemek yediği için garson bir kase içinde su getiriyor ve masada el yıkıyorsunuz. Ardından 14 çeşitten oluşan Afrika yemekleri 3 safha halinde masanıza geliyor. Bu menü ise dönemsel olarak değişiyormuş. Cidden çok ilginç lezzetler de vardı, bizim yemeklerimize çok benzeyen tatlar da. Afrika’nın her ülkesinin adıyla bir lezzet keşfedilmek için sizi bekliyor. 
Fix menü 2 kişi, 2 kadeh şarap 60 USD.   
Adres: 108 Shortmarket St, Cape Town City Centre, Cape Town, 8000, Güney Afrika / +27 21 422 0221

CLARKE’S BAR & DİNİNG ROOM
Cape Town’da her ayın ilk Perşembesi sokaklar insanlarla dolup taşıyor. İnsanlar için bu bir sosyalleşme günü. Şehirdeki tüm galeriler açık oluyor, inanılmaz eğlenceli. Burada 5-10 USD ‘ye şahane içkiler deneyebilirsiniz.
   
Adres: 133 Bree St, Cape Town City Centre, Cape Town, 8001, Güney Afrika / +27 21 424 7648

TRUTH COFFEE
Avakadolu tostu, ağır özel makinede demlenen filtre kahvesi, kruvasanları, egg benedict’i ve Cold Brew’u ŞAHANE! Garsonların sıcak kanlılığı, tarz kostümleri ve mekanın dekorasyonunu gördükten sonra bundan daha iyi bir kahve dükkanı olabileceği düşüncesi imkansız. 11, 15, 20 USD .
  Adres: 36 Buitenkant St, Cape Town Merkez 8001, Güney Afrika / +27 21 200 0440

BİRAZDA GERÇEK AFRİKADAN KARELER
Buraları gezerken, arabadan inmiyoruz güvenlik açısından. gezdiğimiz aracın camları siyah film kaplı içi dışardan gözükmüyor. Ama bu onları aptal olduğu anlamına gelmiyor. Bizim içerde olduğumuzu biliyorlar yani turistlerin. Ve araç söförümüz onlardan zenci beyaz şöför buralarda araç pek kullanamazmış. Tek inip dolaştığımız yer ise bir anaokulu, oda para karşılığı tabi. Alınan para çocuklara harcandığı söylensede ne kadarı doğru bilemeyiz...
Köşede bekleyen ipsiz sapsız erkekler.
Marketler güvenlik nedeniyle demir parmaklıklı.
Manavlar böyle.

Çocuk her yer de çocuk.

1 dolara dünya kadar dalak yiyebilirsiniz. Ama hangi hayvanın dalağı bilemeyiz:)
Bir evin içi bu kadar. Akşamda yere yatak serip yatıyorlar.

Çamaşır ,tuvalet, banyo müşterek ortak kullanım da hep.
Afrikada büyücülük bir gelenek. bizim koca karı ilaçları dediğim türden tek fark burada kurutulmuş hayvan parçaları kullanmaları koku ise feciiii:) Ruhumu teslim ediyordum neredeyse:)Tabi para için yapılan bir şov da diyebiliriz...
BÜYÜCÜYE GELMEDEN OLMAZDI
GERÇEK AFRİKALILAR TENEKE EVLERDE YAŞIYORLAR MALESEF
Afrikada bir çok teneke mahallesi mevcut. Hükümet ne yazıkkı bunları temizleyemiyor. Nedeni ise kendi çuvallarını doldurmaları. Yani düzen buradada aynı.
Zencilerin kalçaları çok geniş orantısız bunun nedeni çok fazla dalak yemeleriymiş. Heryer de mangal üstünde dalak satılıyor. Çünkü tek ucuz et dalak.
Karşıki dağın dibi zenginlik dışı ise teneke evler, yani fakirlik...
TENEKE MAHALLESİ
BÜTÜN BEYAZLARIN EVLERİNDE ELEKTRİK VAR VE BAHÇEYE ADIM ATAN HERHANGİ BİR ZENCİYİ SORGUSUZ DİREK ÖLDÜRME YETKİSİ VAR.

M.S. (PRENSES)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder