9 Temmuz 2021 Cuma

KAPADOKYA

Peribacalarında gizlenir geçmişin, yorganına bürünen efsaneler. Övün Kapadokya övünsen yeri. Mevlevi otağında semazendir Kapadokya.

Binlerce yıllık kültüre sahip olan Kapadokya, çevresindeki yanardağların milyonlarca yıl önceki aktiviteleri ve hava olayları sayesinde nadir görülebilecek bir doğal yapıya kavuşmuş. Büyüleyici güzelliği sayesinde masal diyarını andıran bölgedeki tarihi ve doğal varlıkların büyük kısmı sahip oldukları değer nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dâhil edilmişler.
Kapadokya’da her bütçeye uygun opsiyonlar mevcut. Pansiyonlardan, butik otellere kadar bölgenin her yerinde dilediğiniz konaklama seçeneğini bulmanız mümkün. Kapadokya’da atla gezmenin keyfine varabilirsiniz. Yeşilliklerle dolu köylerde ya da patika yollarda gizli köşeleri keşfedebilirsiniz. At turları günlük ya da saatlik olarak düzenleniyor. ATV ile vadilerde dolaşın, atlı geziler yapın, çeşitli rotalarda düzenlenen trekkinglere dahil olun, kaya otellerinden kalın. Sadece yaz döneminde değil dört mevsim ve defalarca bu güzel coğrafyayı ziyaret edin. Kapadokya, Anadolu’nun ortasında farklı bir gezegen gibi. Vadilerini, kanyonlarını dolaşırken yaşadığınız dünyayı unutturabilecek kadar güzel bir hayal ülkesi. Kapadokya çok geniş bir coğrafyanın adı. Göreme, Ürgüp, Avanos, Uçhisar doğanın sihirli parmakları ile dokunduğu bölgelerin başında geliyor. Ancak Kapadokya’yı klasik Göreme, Avanos, Ürgüp üçgenine sıkıştırmak onu yoksullaştırmak, ona haksızlık etmek demek. Birkaç günde hepsini gezmeniz imkânsız. O yüzden hepsini bir defada hızlı hızlı gezmeyin. Her gelişinizde bir yerinde kalın; Ürgüp’te, Göreme’de, Uçhisar veya Ortahisar’da. Orayı baz alarak çevresini gezmeye başlayın. Kapadokya’ya ne kadar zaman ayırırsanız kendi güzelliğini o kadar gözler önüne serer. Büyüleyici topraklar burası, gerekli özeni, saygıyı ve zamanı ayırarak gezin. Türkiye’de 12 ay boyunca turizmin yapıldığı ender yerlerden. Kapadokya, her fırsatını bulduğunuzda 4 mevsim gezilip görülesi bir yer. En güzeli ilkbahar ve kış ayları.

UŞALIM

Kapadokya, Anadolu ve Türkiye‘nin tam ortasında, Nevşehir ili merkezde olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerinin bazı bölümlerini de içine alan bölgede yer alıyor. Nevşehir’in de içinde yer aldığı Kapadokya Bölgesi’nin sınırları antik dönemde güneyde Kilikya, kuzeyde Karadeniz, doğuda Malatya, Elazığ, batıda ise Konya’ya dek uzanırken, günümüzde Kapadokya denilince Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kayseri, Kırşehir illerini içine alan bölge anlaşılıyor. Dar anlamda ise Kapadokya ile Nevşehir özdeşleşmiş durumda. Kapadokya, Anadolu’nun merkezinde, Türkiye’nin dört bir yanından kolaylıkla ulaşılabilecek bir konumda. Kapadokya’ya uçakla, arabayla, otobüsle ulaşım sağlanıyor.
  • Kapadokya’ya uçakla nasıl gidilir: Kapadokya coğrafyasına ulaşmak için kullanabileceğiniz 2 farklı havalimanı var; Nevşehir Kapadokya Havalimanı ve Kayseri Erkilet Havalimanı.
  • Nevşehir Havalimanı: Nevşehir Kapadokya Havalimanı (NAV), Nevşehir kent merkezine 30 km, Kapadokya’nın kalbi Göreme’ye ise 43 km uzaklıkta yer alıyor. Yaklaşık 40 dakikada havalimanından dilediğiniz ilçeye ulaşabilirsiniz. Kapadokya’ya İstanbul’dan haftanın her günü Pegasus, ve Türk Hava Yolları’nın karşılıklı uçak seferleri bulunuyor. Direkt seferler sadece İstanbul’dan var, diğer şehirlerden Nevşehir’e ancak aktarmalı uçabiliyorsunuz. 
  • Kayseri Havalimanı: Kayseri Erkilet Havalimanı (ASR), Kapadokya’ya ulaşımda kullanabileceğiniz diğer bir havalimanı. Kayseri Göreme arası 76 km ve araçla ulaşımı 1 saat sürüyor. İzmir’den Kapadokya’ya gitmek isteyenler için haftanın belli günlerinde Pegasus ve SunExpress’in Kayseri’ye direkt seferleri var. Kapadokya’da kalacağınız otele bilgi verirseniz sizi havalimanından alacak shuttle servisine isminizi yazdırabilir (60TL). Ya da havalimanı çıkışında göreceğiniz Havaş otobüsleriyle otogara gidip oradan Göreme’ye giden otobüslere binebilirsiniz.
  • Kapadokya’ya otobüsle nasıl gidilir: Kapadokya’ya Türkiye’nin birçok şehrinden direkt otobüs seferleri ile ulaşılabiliyor. Kapadokya’nın kalbi olarak kabul edilen Nevşehir’e otobüsle geldikten sonra Ürgüp, Göreme, Avanos, Ortahisar gibi noktaların her birine düzenli dolmuş seferleri var. Yaz döneminde Ürgüp’e de doğrudan otobüs seferleri yapılıyor.
  • Kapadokya’ya arabayla nasıl gidilir: Nevşehir, Kapadokya bölgesinin ortasında, Aksaray, Kayseri karayolu üzerinde ve Kırşehir, Niğde karayoluyla birleşen kavşakta yer alıyor. Nevşehir karayoluyla Aksaray’a 75 km, Kırşehir’e 91 km, Kayseri’ye 81 km, Niğde’ye 82 km ve Ankara’ya Kırşehir üzerinden 277 km, Aksaray üzerinden ise 292 km uzaklıkta bulunuyor. Ürgüp’e karayolu ile gelmeyi planlıyorsanız yolculuk Ankara’dan 4 saat, İstanbul’dan ise 9 saat sürüyor. Yolların büyük kısmı duble yol. Kapadokya’ya karayolu ile gelmek isterseniz, yol İstanbul’dan Ankara’ya kadar otoban, Ankara’dan Kapadokya’ya kadar da kesintisiz çift yol olarak devam ediyor.
  • Ankara Kapadokya arasında iki yol alternatifiniz mevcut: Konya yolundan Gölbaşı, Koçhisar, Aksaray, Nevşehir rotası ilk seçeneğiniz. Diğer alternatif ise, Samsun yolundan Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir rotası. Ankara, Kapadokya arası 270 km yani ortalama 4 saat sürüyor.
  • Diğer istikametlere gelince: Ege’den, Afyon, Konya, Aksaray, Nevşehir; Adana’dan Pozantı, Niğde, Nevşehir; Antalya’dan, Manavgat, Konya, Aksaray, Nevşehir; Karadeniz’den ise, Samsun, Çorum, Yozgat, Nevşehir rotasını izleyebilirsiniz.
  • Kapadokya’ya trenle nasıl gidilir: Trenle Kapadokya’ya gelmek isterseniz, Ankara veya İstanbul’dan Kayseri’ye bir tren yolculuğu yapabilirsiniz Trenle Kayseri’ye geldikten sonra yürüme mesafesindeki kadar yakın olan Kayseri Otogarına ulaşıp buradan her saat başı Kapadokya’nın her ilçesine hareket eden araç bulabilirsiniz. Otogardan yaklaşık 45 dakika ila bir saat içerisinde Kapadokya’da olabilirsiniz.

BU GEZİ İÇİN CEBİNİZDEN ÇIKACAK PARAYA BAKALIM

2 Gece tur ücreti 700 TL, Ekstralar,yeme içme ören yeri kişi başı 750 TL. Balon turu 1500 TL. TOPLAMDA 2950 / 3200 TL gibi bir maliyet.

Kendi Başınıza 4 günlük tur yaparsanız. Yakıt gidiş dönüş 500 TL, otel 600 / 800 TL. Yeme içme ören yeri kişi başı 750 TL. Balon turu 400 TL. TOPLAMDA 2250 / 2750 TL gibi bir maliyet.

2 GÜNLÜK Turu satın almak pek akıllıca değil. Uçak biletinizi kendiniz alıp, yada kendi aracınızla 4 GÜNLÜK kendi turunuzu yapmak daha cazip. Korkmayın günümüz teknolojisinde bu turu kendi başınıza yapabilirsiniz. Biraz cesaret.


ŞİMDİ DE GÖRMEMİZ GEREKEN YERLER

İnsanoğlunun binlerce yıldır hayatta kalıp varlığını sürdürebilmesi iki önemli beceride gizlidir. Bu becerilerin ilki neredeyse her türlü iklim ve çevre koşulunda dahi yaşayabilme potansiyeline sahip olduğunu gösteren uyum, diğeri yaşadığı çevreyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda işleyebilme kapasitesini gösteren dönüştürme  becerisidir. Bu iki temel beceri sayesinde insanoğlu nesiller boyu hem hayatta kalmış hem de sahip olduğu bilgi, teknoloji ve kültürü bir kuşaktan diğerine aktarıp gelmiştir.
Birbirine yaklaşık 10 km mesafede bulunan Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri bölgede bilinen en ünlü iki yer altı şehri. Söylenenlere göre İ.Ö. 3000 yılına kadar uzanan geçmişleri var. Havalandırmasından tutun yolların birleşimine kadar her yönüyle muhteşem bir inşaat mühendisliği ürünü olan bu devasa yer altı şehirlerinin 5000 yıllık atalarımızın savaş, doğal afet ve yırtıcı hayvanlardan korunmak üzere inşa ettiklerini; o şehirleri hangi teknoloji ve mühendislik bilimi ile böylesine kusursuz yaptıklarını düşünmek bile akla durgunluk veriyor. Kaldı ki bu yerlerde bir de aylarca yaşadıklarını düşünmek bu çağın insanı için bile akıl sağlığını zorlayıcı bir durum.
Kapadokya Bölgesi’nin hemen her yerinde bizi şaşırtacak bir doğa, insan ilişkisi görebiliyoruz. Bu atlasta, Erciyes Volkanından yayılan tüflerin zamanla rüzgar, kar ve yağmurun aşındırması sonucu oluşmuş kayaların insan emeği ile biçimlenip bir eve, kiler mahzene, ibadethaneye ya da kaya mezara dönüştüğünü görüyor; kayaların içine yerleşmiş insanlık ve hatta dinler tarihine şahitlik ediyoruz. Hristiyanlığın ilk dönemlerinden Batı Roma Dönemine kadar Hristiyanlık dininin gelişimini Bölgede bulunan sayısız bazilika, şapel ve kilisede izini sürerken buraya bizden yüz küsur yıl önce gelmiş ve adını duvarlara kazımış ziyaretçilerle aynı gizeme tanık olmanın büyüsüne kapılmadan da edemiyoruz.
Kapadokya Bölgesini tam anlamıyla büyülü bir gizem havzası olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır sanırım. İster Uçhisar’a, ister Ortahisar’a isterseniz Ürgüp’e isterseniz Mustafapaşa yolundan Soğanlı‘ya doğru ya da tam tersi Göreme’den Avanos’a doğru gidin, nereye giderseniz sizi içine çeken, ruhunuzu sarıp sarmalayan bir atmosfer yakalamanız mümkün olacak. Çünkü doğanın tarihle, tarihin doğa ile bu kadar uyum içinde olduğu; böylesine ahenk içinde kucaklaştığı başka bir coğrafya sanırım dünyada nadir bulunur. Siz de karadan ya da gökkuşağı rengindeki balonlarla havadan yapacağınız gezinizde aldığınız her nefeste bu eşsiz coğrafyada olmanın hazzını yaşayacak ve insanlığa dair keşif yolculuğuna kaldığınız yerden devam edebilmek adına gönlünüzden bir parçayı bu büyülü kentler adasına bırakıp döneceksiniz.
Sahip olduğu doğal parkurlar nedeniyle dağ ve yol bisikleti açısından dünya çapında bir üne sahip olan Kapadokya’yı detaylıca keşfetmek için en iyi yöntem yürümek. Ancak yürümeye üşenirseniz ATV turlarına katılarak veya balona binerek de bölge hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Kapadokya’nın vadilerinde saklı cennetleri bütçenizi sarsmadan ziyaret edebilmek içinse Müze Kart edinmenizde fayda var. Ayrıca Kapadokya’daki yerleşimlerde alışveriş yapacaksanız veya düzenlenen eğlence gecelerine katılacaksanız, fiyat konusunda pazarlık yapmayı sakın unutmayın.

PERİBACALARI
Kapadokya gezilecek yerler dendiğinde ilk akla gelen Peribacaları; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın 60 milyon yıl önceki volkanik aktiviteleri sırasında oluşan yumuşak tabakanın hava olaylarıyla aşınması sonucunda ortaya çıkmış. Kolayca şekil verilebildiği için neredeyse 10 bin yıldır bölge halkının bir kısmını barınma ve depolama gibi çeşitli ihtiyaçları için kullandığı yeryüzü şekillerinin en güzellerini Göreme Milli Parkı’nı, Aşıklar Vadisi’ni ve Zelve Ören Yeri’ni ziyaretiniz sırasında yakından görebilirsiniz.

GÖREME MİLLİ PARKI
9.614 hektarlık alanı kaplayan Göreme Tarihî Millî Parkı, İç Anadolu bölgesinde, Nevşehir ili sınırları içerisinde yer alan Millî park idi. 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındı. 30 Ekim 1986'da Bakanlar Kurulu kararıyla millî park ilan edildi, 22 Ekim 2019 tarihinde millî park statüsünden çıkarıldı. Dünyada eşine az rastlanan peribacaları sayesinde ünlenen park, bünyesindeki Göreme Açık Hava Müzesi ile birlikte Kapadokya’nın tarihi ve etnolojik yapısını gözler önüne seriyor. Çok büyük bir Bizans manastır yerleşkesine ev sahipliği yapan Göreme, Bizans Kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihinden önemli bir dönemin izlerini taşıyor. Peribacalarını ve ilk Hristiyanlık döneminden kalma dini yapıları ziyaret ederek geçirdiğiniz parktaki gezinizi gün batımının eşsiz manzarası eşliğinde noktalayabilirsiniz. Milli parka özellikle hava şartlarının yılın diğer dönemlerine göre daha elverişli olduğu 15 Mart - 15 Kasım tarihleri arasında giderseniz, içerisinde barındırdığı eşsiz güzellikleri rahatlıkla inceleyebilirsiniz. Göreme Açık Hava Müzesindeki en güzel kiliseler Elmalı, Karanlık ve Tokalı kiliseleri.
Göreme Milli Parkı (Göreme Açık Hava Müzesi) ve Kapadokya, ilginç jeolojik oluşumlarıyla hem Türkiye‘nin hem de dünyanın en özgün turistik bölgelerinden. Nevşehir‘de binlerce yıllık tarihi yerleşimleri, uçsuz bucaksız yer altı şehirleri ve peri bacalarının oluşturduğu muazzam görüntüsüyle göz kamaştıran bir milli park. Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı yer alıyor.
Perslerin ‘Güzel atlar ülkesi’ anlamına gelen ‘Kappa tuchia’ ismini verdiği büyüleyici bir yerleşim yeri olan Kapadokya, Kalkolitik Dönem’den bu yana pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yaptı. Son dönemlerde balayı çiftlerinin ve düğün çekimlerinin de gözdesi haline gelen bölge, özellikle bahar dönemlerinde oldukça kalabalıklaşıyor. Milattan sonra dördüncü ila on üçüncü yüzyıla dek yoğun bir şekilde manastır hayatının yaşandığı bölge. Hristiyanlık tarihinde önemli bir isim olan Kayseri Piskoposu Aziz Basil tarafından milattan sonra dördüncü yüzyılda bir dini eğitim ve düşünce merkezi olarak kurulmuş. Hristiyanlığa pek çok yenilik getiren Aziz Basil’in fikirleri ilk olarak burada öğretilmeye başlanmış. Erken dönem Hristiyanlıktan Bizansa uzanan 30’dan fazla kaya kiliselere ev sahipliği yapıyor. Bazı kiliselerde hala çok iyi korunmuş duvar ve tavan resimleri yer alıyor.
Göreme Açık Hava Müzesi, doğaya, insana ve tarihe dair çok önemli ipuçları barındırıyor. Oldukça engebeli ve dönemin ana ulaşım yollarına çok uzak bir konumda olan bölge inzivaya çekilmek ve saklanmak için istenen tüm özelleri taşıyor. Kapadokya coğrafyasının izlerine tanık olabileceğiniz Göreme, 7. ve 13. yüzyıllar arasında baskılardan kaçan Hristiyanların yerleştiği önemli bir dini merkezdi. Hristiyanlar buradaki kayalıkları oyarak birçok mekan oluşturdu.
Kayalara oyulan yerleşimlerin içerisinde odalar, ahırlar, ibadethaneler, depolar ve yemekhaneler bulunuyordu. Ürgüp ve Göreme çevresinde sıklıkla görülen peri bacaları ise bölgeyle özdeşleşen yapılar. Dirençli kayaların, altlarında bulunan dayanıksız tabakayı aşındırmasıyla oluşan yeryüzü şekilleri heyecan verici bir görünüme sahip.
Göreme Vadisi, manastır eğitim sisteminin başladığı yer olarak kabul ediliyor. Bölgenin elverişli yapısı nedeniyle 3. yüzyıldan itibaren manastır hayatı başlamış. Kayaların içine oyulmuş yapılarda yer alan Hristiyanlığa özgü erken dönem geometrik desenler, freskler ve İsa’nın hayatından karelerin resmedildiği çizimler sanat tarihçiler için oldukça önemli bir miras. Manastır ile kiliselerin yanı sıra, kiler, mutfak, şarap imal alanları ve yemekhanelerle komün düzene dayalı bir yaşam kurulmuş.

Göreme Açık Hava Müzesi Gezilecek Yerler

Dört bir yanı kayalara oyulmuş kiliselerle çevrili olan Kapadokya’da yaklaşık 360 oyma kilise bulunuyor. En iyi korunmuş Bizans dönemi kilise ve fresklerin yer aldığı Göreme Açık Hava Müzesi ise bölgenin baş tacı. Buradaki geziniz 1,5 ile 3 saat arasında sürebilir.

AZİZ BASİL ŞAPALİ
Aziz Basil Şapeli (Aziz Vasilios Kilisesi), Göreme Açıkhava Müzesi’nin girişinde yer alıyor. Genellikle belli bir kişi için inşa edilen ve kiliseden daha küçük yapılar olan şapellerde farklı olarak mezar bölümleri de bulunuyor. Kilise girişlerinde bulunan ve asıl bölümden kolonlarla ayrılan bölüme Narteks deniyor. Aziz Basil adına inşa edilen 11. yüzyıl tarihli şapelin, sütunlarla ayrılan narteks bölümünde önemli kişilerin gömüldüğü bir mezarlık var. Duvarlarında geometrik motifler, askeri semboller ve sihirli güçleri temsil eden hayvan resimleri işlenmiş. Betimlenen sahnelerde ise İsa portresi, Meryem ve çocuk İsa, at üzerinde Aziz Theodore ile yine at üzerinde ejderle savaşan Aziz George tasviri, Aziz Demetrius ve iki azize tasviri bulunuyor.

ELMALI KİLİSE
Elmalı Kilise, 12. yüzyılda inşa edilen bir yapı. Girişi güney yönünde olan kiliseye kuzeyden açılan bir tünelden giriliyor. Ana apsisin hemen önündeki kubbenin içinde bulunan Mikail tasvirinin elinde tuttuğu küre şeklindeki tasvirin elmaya benzetilmesinden dolayı Elmalı Kilise olarak anılmış. Kilisenin daha önceden çökmüş olan ana girişinin önündeki elma bahçesinin yapıya adını verdiğini söyleyeneler de var. 9 kubbesi ve tavanı destekleyen 4 sütunu olan küçük kilisenin çok iyi korunmuş harika freskleri var. İsa’nın göğe yükselişini resmeden ve İncil ve Tevrat’tan alınan diğer sahneler, doğrudan duvara kırmızı boya ile canlandırılmış. Freskin bir özelliği de en dış çizgilerinin hep kırmızı oluşu. 

Fresklerde anlatılan hikayelerin bazılarının hikayesi ise şöyle, İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Şeria Nehrine, Yahya’nın yanına gelir. Ancak Yahya, İsa tarafından kendisinin vaftiz edilmesi gerektiğini belirterek ona engel olmak ister. İsa ise Tanrının emrinin yerine getirilmesinin uygun olacağını belirterek, Yahya’dan kendisini vaftiz etmesini ister. İsa vaftiz olur olmaz sudan çıkar ve o anda gökler açılırak Tanrının Ruhunun güvercin şeklinde inip İsa’nın üzerine konar. Tanrı “Sevgili oğlum budur. Ondan hoşnutum” der Diğer bir sahnede İsa, bir nehrin ortasında çıplak bir durumda ve Yahya da elini İsa’nın başına koymuş haldeyken 2 melek İsa’ya havlu sunuyor. Nehirde İsa’nın sol tarafında sudaki şeytan ise nehrin suyunu bulandırır. Resmin üzerinde yer alan bordürde kırmızı aşı boya ile yapılan geometriksel motifler yer alıyor.

AZİZE BARBARA ŞAPELİ
Azize Barbara Şapeli, Elmalı Kilisenin bulunduğu kaya blokunun arkasında yer alıyor. MS 11. yüzyıl yapısı olan Azize Barbara Şapeli duvarlarında, İkonoklastik dönem sonrası olmasına rağmen, insan figürünün bulunmadığı geometrik desenler kullanılmış. Hristiyan inancı nedeniyle babası tarafından öldürüldüğü için şehit kabul edilen Mısırlı Azize Barbara’nın adına yapılan şapel, haç planlı, 2 sütunlu, merkezi kubbeli, doğu haç kolu ve doğudaki iki köşe mekânı kubbeli olarak yapılmış. Bazı fresklerde ise İsa, Aziz George ve Aziz Theodoros yer alıyor. Kilisede İkonoklastik dönemin özelliklerini taşıyan kırmızı aşı boyayla resimlenen balık, horoz, haç motifleri de ilginç. Kemerlerde ise Anadolu halı, kilim elişlerinde görülen tipik motifler var.

YILANLI KİLİSE
Yılanlı Kilise’nin yapımı sırasında bir aziz ya da azizenin ölümü durumunda devam etmenin uğursuzluk getireceğine inanıldığından, oyulma işleminin yarım bırakıldığı düşünülüyor. Ününü, girişin hemen sağ duvarındaki kadın göğüslerine sahip bir erkek olarak tasvir edilen Aziz Onophrius’tan alıyor. Ejderha ile savaşan Aziz George tasvirinin yer aldığı kilisenin duvardaki yeşil ejderha figürü yılana benzetildiği için yılanlı kilise olarak adlandırılmış. Kilise tonozunun her iki yanında dönemin ünlü azizlerinin resimleri bulunan yapının haç sahnesini canlandıran resimleri oldukça ünlü. Girişin sol tarafında bir haçın iki tarafında İmparator Konstantin ile Helena, yanında ise Aziz Georgios ve Aziz Theodoros’un yılanı öldürme sahnesi resimlenmiş. Karşıda elinde kitapla İsa, başka freskte de çıplak, uzun saçlı ve önünde defne yaprağıyla Aziz Onuphrius tasviri ve Aziz Basil canlandırılmış. Fresklerdeki kıyafetlerin ayrıntısı ve süsler gayet belirgin.

KARANLIK KİLİSE
Karanlık Kilise, korunaklı bir girişe sahip ve ancak bir tünelden geçilerek varılabilen bir kilise. Göreme Açık Hava Müzesinin mutlaka görülmesi gereken dini yapılarından. Zor ulaşımı sayesinde çok az tahrip olan 11. yüzyıl tarihli kilise, Kapadokya bölgesinin bugüne dek en iyi korunmuş kilisesi olarak kabul ediliyor. Karanlık Kilise için ek giriş ücreti alınıyor. Yüzlerce yıldır ışıksız kaldığı için kilisenin freskleri çok iyi korunmuş. Karanlık Kilise’nin duvarlarında Tevrat kaynaklı sahneler resmediliyor. Oldukça etkili ve ayrıntılı yapılmış freskler koyu mavi zemin üzerine kırmızı, yeşil, siyah, beyaz ve turuncu olarak yapılmış.

Fresklerin hikayesi ise, İsa, bir gün Petrus, Yahya ve Yakup’u yanına alarak dağa çıkar. İsa, dua ederken yüzünün görünümü değişir ve giysileri şimşek gibi parıldayan bir beyazlığa bürünür. O anda İsa’nın Musa ve İlyas ile konuştuğu görülür. Konuşmalarının konusu İsa’nın Kudüs’te gerçekleşecek olan ölümüdür. Bir bulut İsa’yı ve Musa’yı örttüğünden, onları dinleyen Petrus, Yahya ve Yakup dağın eteklerine saklanır. Buluttan gelen bir ses İsa’nın kendi oğlu olduğunu ve en sevdiği kişinin o olduğunu belirtir.

AZİZE CATHERİNE ŞAPELİ
Azize Catherine Şapeli, Anna adındaki bir bağışçı tarafında yaptırılmış. Serbest haç planlı, merkezi kubbeli, haç kolları beşik tonozlu ve apsisi templonlu şapel 11. yüzyıla tarihleniyor. Karanlık Kilise ile Çarıklı Kilise arasında yer alıyor. Zemininde 9 mezar, duvarlarında ise 2 nişli mezar yer alıyor. Duvarlarındaki fresklerde Aziz Basileios, Aziz George, karşısında ise Aziz Theodoros ve Azize Catherine tasvirleri yer alıyor.

ÇARIKLI KİLİSE
 Kilise, adını Hz. İsa’nın göğe yükselişinin resmedildiği freskin altında bulunan çarığa benzeyen ayak izlerinden almış. Karalık Kilise ve Elmalı Kilisesi ile benzer özellikler gösteren kilise 11. yüzyılda inşa edilmiş. Göreme Açık Hava Müzesinin en yüksek noktasındaki kiliseye giriş demir merdivenden yapılıyor. İki sütunlu ve dört kubbeli, üç apsisli ve iki sütunlu kilisenin ön bölümü yıkılmış. Kilisenin altında yemekhane bölümünün bulunması bu kiliseyi özgün kılan özelliklerden. 11. yüzyıla tarihlenen freskler İncil’den ve Tevrat’tan alınmış sahneler anlatılıyor. 

Oldukça yıpranmış fresklerde anlatılan hikayeler, yıldız bilimcilerden Gaspar, Merkür ve Baltazar doğuda İsa’nın yıldızını görürler. Önlerinden giden yıldızı takip ederek İsa’nın doğduğu yere ulaşırlar. İsa’yı gördüklerinde ona taparlar ve yanlarında getirdikleri altın, buhur ve iyi kokulu parfüm, ilacı hediye ederler. Müneccimlerden biri genç, biri orta yaşlı, diğeri ise yaşlıdır. Müneccimlerin kıyafetleri kralların kıyafetleri gibi süslü ve gösterişli. Fresklerdeki figürlerin büyük ve uzun çizilmiş.

RAHİBELER ve RAHİPLER MANASTIRI
Kızlar Manastırı olarak adlandırılan yapılar, hemen müze girişinde yer alıyor. Kız öğ
rencilerin eğitim gördüğü, içerisinde yemekhanesi, mutfağı, şapeli, kilisesi bulunan yedi katlı büyük bir kompleks olan Kızlar Manastırının yalnızca ilk iki katı ziyarete açık. Erkekler Manastırı ise rahibeler manastırının hemen karşısında, erkek öğrencilerin eğitim aldığı okul. Erkekler Manastırı da yine Kızlar Manastırı ile benzer bölümlere sahip çok katlı bir yapı. Buranın da sadece giriş katı ziyarete açık. Manastırda katlar arasındaki bağlantı tünellerle sağlanmış. Tehlike anında tünelleri kapatmak üzere Kapadokya yeraltı şehirleri tasarımında olduğu gibi yuvarla Sürgü Taşları kullanılmış.

TOKALI KİLİSE
Tokalı Kilise, Göreme Açık Hava Müzesi girişinin hemen dışında yer alıyor. Göreme Müzesi biletiyle burası da ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Kapadokya bölgesinin bilinen en eski kaya kilisesi unvanına sahip. Bugüne dek göreceğiniz en duru güzelliğe sahip Meryem Ana freskine sahip. Kilisede Hz. İsa’nın mucizeleri ve Aziz Basil’in hayatından kesitleri anlatan fresklerin Kapadokya’daki duvar resim sanatının doruğunu temsil ettiği söyleniyor. Tokalı kilisesi, çok bölümlü epey büyük bir kilise. 10. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başına tarihlenen kilise 4 mekandan oluşuyor. Beşik tonozlu, tek nefli Eski Kilise’den sonra enlemesine dikdörtgen planlı Yeni Kilise’ye geçiliyor. Kırmızı ve yeşil rengin baskın olduğu İncil’den alınma freskler Eski Kilise duvarlarını süslüyor. Yeni Kilise ana mekanındaki fresklerde ise çivit mavisi rengin hakim.

Kompozisyonu çok kalabalık olan freskte İmparator Agustus döneminde ilk nüfus sayımının yapılabilmesi için herkesin kendi şehrine giderek kaydını yaptırmasını anlatıyor. Bu nedenle de Yusuf ve Meryem, Nasıra şehrinden Beytüllahim’e yola çıkarlar. Bu sahnede Meryem, bir eşek üzerinde Yusuf ve hizmetkârla birlikte yolculuk yaparken resmedilmiş. Cebrail, Yusuf adında bir erkekle nişanlı olan bakire Meryem’i ziyaret eder ve Meryem’e Tanrı’nın Ruhu tarafından hamile kalacağını, bir oğlan doğurup adını İsa koyacağını belirtir. Akrabası olan Elizabeth de yaşlı olmasına karşın, bir oğlana gebe kalır ve hamileliğinin 6. ayındadır. Meryem müjde olayından sonra Yahuda şehrine doğru yola koyulur ve Elizabeth ile kocası Zekeriya’yı selamlar. Figürler oldukça temiz ve düzenli resmedilmiş. Fresklerinde İsa’nın çocukluğundan mucizelerine kadar geçen zaman ve azizlerin resimlerinin bulunduğu Elnazar Kilisesi ve 1957’de bulunan, girişine toprak yığılması sonucu freskleri bozulmadan kalmış.
Göreme Milli Parkı ziyaret saatleri 
  • Yaz dönemi (1 Nisan 1 Ekim)  08.00 - 19.00
  • Kış dönemi  (1 Ekim 1 Nisan ) 08.00 - 17.00
  • Bilet satış gişesi yaz döneminde 18.30’da, kış döneminde ise 16.15’te kapanıyor. 
  • Milli park haftanın 7 günü ziyarete açık.
  • Göreme Mill Parkı giriş ücreti 75 TL. Müze Kart geçerli.

ZELVE VADİSİ / ZELVE AÇIK HAVA MÜZESİ
Avanos’a sadece 3 kilometre uzaklıktaki Zelve Ören Yeri, peribacalarının Kapadokya’nın diğer bölgelerine göre oldukça yoğun olduğu 3 vadiden oluşuyor. Aynı zamanda macera tutkunları için önemli bir tırmanış alanı olan ören yeri, 9. ve 13. yüzyıllar arasında Hıristiyanlar tarafından yerleşim alanı ve dini merkez olarak kullanılmış. Aktepe’nin kuzeyindeki dik yamaçlara kurulmuş olan alanda 728 - 842 yılları arasını kapsıyor. Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliseleri gibi önemli dini yapılar bulunuyor. Kaya oyma yaşam alanlarının en çarpıcılarına rastlanan yerlerden. Avanos’a 5, Paşabağı’na 1 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sivri uçlu ve geniş gövdeli peribacalarının en yoğun olduğu bölge. 9’uncu ve 13’üncü yüzyılda Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş. İlk vadinin sol tarafında, kiliseden dönüştürülmüş bir cami bulunuyor. Vadinin yukarı ve aşağı bölümlerinde nadiren haçların ve fresklerin görüldüğü sayısız pek çok küçük kiliseye rastlanıyor. Zelve’de nadir görülen resimler, üçüncü vadinin sol yamacındaki kiliselerde mevcut.
Duvarlarında kırmızı ve yeşil asmalar olan ve İkonoklastik Dönem’de inşa edilmiş, Üzümlü Kilise, Geyikli Kilise ve Balıklı Kilise, Ikonoklastik dönemin tipik örnekleri. Zelve Açık Hava Müzesi, Kapadokya‘da Göreme Tarihi Milli Park sınırları içerisinde, bölgenin en eski yerleşim yerlerinden biri. Adını bulunduğu vadiden alan açık hava müzesi, Göreme, Avanos Karayolu üzerinde yer alıyor. Kapadokya’nın en ilginç yerlerinden Zelve Vadisi, doğa anıtı olarak adlandırılan peribacalarının en güzel ve en yoğun oluştuğu yerlerden birisi.

Zelve Vadisi’ni keşfedebilmek için biraz macera ruhu, bir de el feneri gerekiyor. Özellikle otoparktan ilerlerken karşınıza çıkan sağdaki iki vadiyi birbirine bağlayan tünelden tırmanarak ikinci vadiye geçmek oldukça zor, ancak imkânsız değil. Zelve Vadisi’ndeki eski Hristiyan yerleşimleri Türkler tarafından depo, hayvan barınağı ve ev olarak kullanılırken, vadi içerisinde köyler kuruldu. Vadinin duvarlarına oyulmuş evlerden oluşan eski köy, 1924’teki mübadelede yerleşik Rumların Yunanistan’a göçmesiyle Türklere kalmış. Kaya düşmesi ve bölgede meydana gelen aşınmaların yarattığı tehlike nedeniyle 1949 - 1954 yılları arasında Zelve Köyü, vadinin 2 km kuzeyindeki Aktepe köyüne (Yeni Zelve) taşındı. 1954’te tamamen boşalan vadi, 1967’de açık hava müzesi olarak düzenlenerek ören yerine dönüştürüldü. Zelve Açık Hava Müzesi, 3 vadinin bulunduğu alana yayılıyor

1 - Üzümlü Kilisesi ve Balıklı Kilisesi 
 Üzüm ve balık kabartmalarından dolayı bu adları alan kiliselerin şapel bölümleri 10. yüzyıla, kilise bölümleri ise daha erken yüzyıllara tarihleniyor. Kaya oyma yaşam alanlarının en çarpıcılarına rastlanan vadideki 9. yüzyıl yapısı olan kiliseler İkonoklastik dönem öncesine ait. Kapadokya bölgesinin en ünlü kiliseleri olan bu yapılar, vadini girişindeki peri bacalarının oyulmasıyla yapılmış. Üzümlü Kilise, Aziz Nichitas Kilisesi olarak da bilinen ve Orta hisar’ın batısında, Zelve Paşabağlar Ören yeri içerisinde yer alıyor. Kızıl çukur Vadisinin girişindeki kilisenin bulunduğu peri bacası oluşumu, keşişlerin yaşadığı manastır kompleksi gibi oyulmuş bir yapı. Peri bacasının alt kısmında yer alan kilisenin üst kısımda ise tavanında kabartma haç olan kabartma bir tavan yer alıyor. Kilisenin ithaf yazısında Stylite Nichitas’a ait bir yazıt bulunduğundan, bu kilise Aziz Nichitas Kilisesi olarak da anılan Üzümlü Kilise’nin kesin tarihi bilinememekle birlikte yedi ila dokuzuncu yüzyıllara tarihleniyor. Yapının Ortahisar’a uzaklığı 3,5 kilometre.

2 - Kutsal Haç Kilisesi 
İç mekanında bulunan haç kabartmalarından ismini almış. Kilisenin duvarlarında büyük nişler, zemininde ise kilise görevlilerin mezarları bulunuyor. İkinci vadi ile üçüncü vadiyi birbirine bağlayan tünel ve yüksek kayalıklardaki güvercinlikler görülmeye değer. Yüksek kayalıklara oyulan ve 19. ve 20. yüzyıllara tarihlenen güvercinlikler, kuşların gübrelerinden yararlanmak amacıyla yapılmış. Dış cephelerinde hayat ağacı, çarkıfelek ve nar gibi bolluk ve bereketi sembolize eden motiflerin yer aldığı güvercinliklerden elde edilen güvercin gübreleri üzüm bağlarından daha fazla verim alabilmek için kullanılıyordu.

3 -  Kaya Cami ve Manastır 
Kiliseden dönüştürülmüş bir Zelve Camii, kesme taş duvarları ve kayaya oyulan mihrabı ile bölgenin yeryüzü şekillerini yansıtıyor. Zelve Vadisinin doğal görünümüne uyum sağlamış caminin minaresi belirgin şekilde duruyor. 4 sütunlu, sivri başlıklı minaresi erken Osmanlı dönemini simgeleyen “Baldaken” tarzını yansıtan mimari geleneğin ürünü. Caminin hemen arkasında, orijinal şekliyle duran, bir değirmen taşı yer alıyor. Vadinin yukarı ve aşağı bölümlerinde nadiren haçların ve fresklerin görüldüğü sayısız pek çok küçük kiliseye rastlanıyor.

Zelve Açık Hava Müzesi giriş ücreti ve ziyaret bilgileri
  • Adres: Aydınlı Mahallesi, Yavuz Sk. No:1, 50180 Aktepe, Avanos, Nevşehir
  • Ziyaret saatleri: Zelve Açık Hava Müzesi ziyaret saatleri
  • Yaz dönemi (1 Nisan 1 Ekim) 08.00 - 19.00
  • Kış dönemi (1 Ekim 1 Nisan) 08.00 - 17.00.
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık.
  • Zelve Açık Hava Müzesi giriş ücreti 18 TL. Müze Kart geçerli.

ÜRGÜP
Balayı çiftlerinin gözde tatil mekânı Ürküp, gezginlerin daha çok alışveriş yapmak için tercih ettikleri bir yerleşim. İlçe, Bizans döneminde Osiana, Selçuklular zamanında Başhisar, Osmanlılar tarafından Burgut Kalesi ismiyle anılmış. Hizmet kalitesi yüksek otelleri ve yerel ürünler satan mağazaları dışında ilçeyi 3 Güzeller gibi doğal güzelliklerini, Roma döneminden kalma kaya mezarlarını ve Selçuklular’ın inşa ettikleri Altıkapılı ile Tememnni Tepesi Türbeleri’ni görmek için ziyaret edebilirsiniz. Ürgüp gezinizi, sabah gün doğarken başlayan balon turlarına katılarak taçlandırabilirsiniz.

Anadolu kentlerinin çoğunda olduğu gibi Ürgüp’ün hangi dönemde, kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyor. Yazılı kaynaklarda ilk kez Osiana adıyla kayıtlara geçen Ürgüp, savunmaya uygun yeryüzü şekilleriyle yeraltı şehirlerinin çevresinde gelişme göstermiş. Daha sonraki dönemde açık alanlara evlerin inşa edildiği Ürgüp’te Doğu Roma egemenliğinin görüldüğü yıllarda halk Hristiyanlığı benimsemiş.
Helen kültürünün etkisiyle Kapadokya’ya özgü Grekçe dilinin benimsendiği Ürgüp’te kayalara oyulan yeraltı ibadethanelerinin birçoğu kiliseye dönüştürülmüş. Bizans’ın bölgedeki hakimiyetinin zayıflamasıyla birlikte Arap akınlarının yaşandığı yöre, Selçuklular döneminde Başhisar ismini almış. Anadolu Selçuklular ve Karamanoğullarının egemenliğinin görüldüğü Ürgüp, Osmanlı Devleti sınırlarında Karaman vilayetine bağlı bir yerleşim yeri olarak varlığını sürdürmüş.

ÜRGÜP MERKEZ
Ürgüp ilçe merkezi Ürgüp ve Kapadokya çevresini keşfetmek isteyen seyahat severlerin ilk adresi. 1288 yılında Vecihi Paşa tarafından Kılıçaslan için yaptırılmış olan bir anıt mezarın bulunduğu Temenni Tepesi‘nde, Osmanlı döneminden kalma iki önemli mezar bulunuyor. Bu türbeye çaput bağlanarak dilek dilenmesi nedeniyle adı ‘Temenni’ olarak anılan tepeden Ürgüp’ün tamamını, havanın açık olduğu günlerde ise Erciyes Dağı‘nı görmek mümkün.

Temenni Tepesi’nin 500 metre kuzeyindeki Ürgüp Tepesi’nde yer alan Kadı Kalesi, geçmişte kadın ve çocukların tehlike anında sığındıkları bir kaya kale olarak yapılmış. Gerektiğinde kaçabilmek için, tepenin altındaki Damsa Çayı’na açılan bir tünel bulunuyor. Kale, günümüzde Ürgüp’ün önemli bir turistik yapısı. Temenni Tepesi‘nin güneybatıya bakan yamacında yer alan Aziz Yeorgios Kilisesi’nin ise kaya oyma iç salonu halen görülebilir durumdaysa da taştan yapılma ön cephesi yok olmuş. Ürgüp’ün kendi kültürel birikiminin yarattığı yerel bir aziz olarak bilinen Yuannis’in kabrinin bulunduğu yere Aziz Yuannis Kilisesi inşa edilmiş. Bölgenin mimari açıdan en görkemli anıtı olan Aziz Yuannis Kilisesi, 1924 mübadelesinden sonra terk edilmiş.
Altı penceresi bulunması nedeniyle Altıkapı Türbesi adını alan ve 12. ve 13. yüzyıllarda inşa ettirildiği düşünülen türbe Selçuklu döneminde kimliği bilinmeyen bir komutanın eşi ve çocukları anısına yaptırılmış. Ürgüp Belediyesi binasının karşısında bulunan ve 1971’de açılan Ürgüp Müzesi, Ürgüp çevresinden çıkarılan buluntuların sergilendiği bir müze olarak hizmet veriyor.

ÜRGÜP MÜZESİ
Ürgüp Müzesi, Ürgüp merkezde yer alıyor. Müzenin kurulması için ilk çalışmalara 1965’ten itibaren Temenni Tepesi’ndeki tek kubbeli yapı olan Tahsinağa Kütüphanesi’nde başlanmışa da, müzenin ziyaret açılması 1971’i bulmuş. Ürgüp Müzesi’nde taş ve pişmiş toprak eserlerden, Mustafapaşa bölgesinden çıkarılan Neojen-Miocene öncesi döneme ait fosiller, Acıgöl ve çevresinden çıkarıldığı düşünülen, deniz canlılarına ait fosiller sergileniyor.

Müzenin arkeoloji bölümünde ise Eski Tunç çağı, Hellen, Roma, Bizans Dönemlerine ait pişmiş topraktan yapılan el yapımı seramikler, metal ve cam eserler ve madalyalar yer alıyor. Ürgüp Müzesi’nin etnografta bölümünde, Ürgüp ve çevresinin yerel yaşamını ve kültürünü yansıtan dokuma, maden, taş, cam, seramik eserler, fenerler, lambalar, el yazması, gümüş takılar, kemerler, mühürler ve mühür baskıları, mutfak gereçleri, kitap ve fermanlar, giysiler, silahlar, kapı tokmakları, kılıç ve tabancalar, nargile, ağızlık gibi eşyalar sergileniyor.

CEMİL KÖYÜ KİLİSELERİ
Mübadeleye kadar Rumların, Ortodoks Türkler olan Karamanlıların ve Müslüman Türklerin birlikte yaşadığı bir orta Anadolu köyü olan Cemil’de, oldukça zengin taş işçiliği ile yapılmış eski Rum evleri ve freskolar bulunuyor. Güneybatısında Keşlik Vadisi içinde oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahip. Lengeryos Mevkiine tepeden bakan, şimdi yerinde sadece yıkıntıları bulunan Eski Kilise, 1950’lerde yıkılıp taşları ile şimdiki köy camisine ek yapılmış.
Cemil Köyü içerisinde yer alan Cemil Köyü Kilisesi, üç apsisli ve iki taraflı olarak dizilmiş üçer sütun üzerine oturtulmuş bir yapı. Beşik tonozlu bir tavana sahip olan yapı 1882’de yapılmış. Vadi tarafına yapılmış çan kulesi ise gayet sağlam olarak ayakta. Kayaya oyulmuş eski şapel de kilisenin yanında görülebiliyor. Fener Rum Patriği Bartholomeos 15 yıldır Kapadokya’daki değişik kiliselerde gerçekleştirdiği geleneksel bahar ayinini 2014’te Cemil Kilisesi’nde yapmış.

Ürgüp, Mustafapaşa, Taşkınpaşa karayolu üzerinde bulunan Keşlik Manastırı, Cemil Köyü’nü 2 km geçtikten sonra ulaşılan bir yapı. Mustafapaşa’ya 10 km kadar uzakta Damsa Barajının da ilerisinde yer alan manastır kompleksi içinde iki kilise, bezirhane, şarap imalathanesi, mutfak, yemekhane, okul, ayazmaü ve rahiplerin kaldığı evler bulunuyor. 200 kişiyi barındırdığı düşünülen manastırın en dikkat çekici yapısı Arkhangelos Kilisesi.

Keşlik Manastırı ziyaret saatleri
  • Yaz dönemi   (1 Nisan 31 Ekim) 08.00 - 19.00
  • Kış dönemi  (1 Kasım  31 Mart) 08.00 - 17.00
  • Keşlik Manastırı giriş ücreti 12 TL, Müze Kart geçerli.

ÜÇ GÜZELLER
Üç Güzeller, Kapadokya’nın simgesi olan iki büyük, bir küçük peribacasından oluşuyor. Kapadokya turları programlarının olmazsa olmazı. Sadece Kapadokya’nın değil dünyanın en ünlü peri bacaları bunlar. Kapadokya’da en çok fotoğrafı çekilen peribacaları yine Üç Güzeller. Sinasos, Soğanlı rotası, bölgenin en güzel yürüyüş rotalarından. Ürgüp’ten yola çıkınca, 47 kilometrelik bir güzergâh. Yalnızca varış noktaları değil, aradaki Cemil, Taşkınpaşa ve Ayvalı Köyleri de kesinlikle görmeye değer. Taşkınpaşa’da bulunan 14. yüzyıl Selçuk mimari örneği olan cami ile turizmden önce Göreme ve Ürgüp’ün nasıl olduğunu merak edenler için, dokusu bozulmamış bir orta Anadolu köyü örneği olan Ayvalı, kayda değer duraklar.
Üç Güzeller, Kapadokya’nın simgesi olan ve iki büyük, bir küçük peribacasından oluşan peribacası oluşumları. Sadece Kapadokya’nın değil dünyanın en ünlü peri bacaları Üç Güzeller, şarap şişelerinden biblolara, tablolardan heykellere kadar tasviri bölgedeki her yerde karşınıza çıkıyor. Her yıl yaklaşık iki milyon turistin ziyaret ettiği bölgede en çok fotoğrafı çekilen peribacaları olan üç güzeller, Ürgüp karayolu üzerinde, ilçe merkezine beş dakikalık mesafede bulunan seyir tepesinde yer alıyor.

Peribacaları, yumuşak tüflü bir arazide vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgârın tüfü aşındırması fakat daha sert tabakaların aşınmadan ayakta kalmasıyla oluşuyor. Altının oyulmasıyla daha sert olan kayanın şapka gibi kaldığı bu yeryüzü şekillerine ise şapkalı peribacası deniyor. Şapkalı peribacalarının gövdeleri koni şeklinde, işte üç güzeller de bu şapkalı oluşumların en güzel örneği. Farklı türleri bulunan peribacalarından Kapadokya bölgesinde yer alan tipleri arasında şapkalı, konili, sütunlu, sivri kayalı ve mantar biçimli olanları var. Görüntüsüyle büyüleyen peri bacaları, grimsi, beyaz ile kızıl renkte olabiliyor. Bu doğa harikası oluşumlar Avanos, Ürgüp ve Uçhisar üçgeninde, Kayseri’deki Soğanlı Vadisinde ve Nevşehir Çat Kasabası dolaylarında bulunuyor.

Yüzyıllar boyunca hakkında pek çok hikaye anlatılan üç güzellerin en çok bilinen efsaneleri şöyle: Kapadokya kralının kızı bir çobana âşık olur ancak babası evlenmelerine müsaade etmediği gibi doğan torununun peşine de askerlerini gönderir. Efsaneye göre, ölmemek için bir mucize dileyen prenses, çoban ve çocukları birer taşa çevrilir. En önde duranın çoban, aradakinin çocuk, en arkada yer alanın ise prenses olduğuna inanılmış.

Bir başka hikayeye göre ise, aslında 5 kişilik bir aileyi meydana getiren üç güzellerden hemen arkasında bulunan büyük şapkalı olan büyük babayı, onun bir arkasındaki büyük anneyi, ön sağ tarafta duran babayı, babanın hemen önündeki anneyi ve hamile olan annenin kucağındaki de çocuğu temsil ediyor. Bu hikayede aileyi ve bereketi sembolize ettiği düşünülen üç güzellerin, çocuğu olmayan ailelerin buraya gelerek bu peribacalarının yan tarafındaki yokuşu 7 kere inip çıkmaları ile çocuk sahibi olacağına inanılmış.

Yine çok anlatılan içli bir söylenceye göre ise, bölgede yaşayan devler kızdıklarında dağların tepesinden insanların üzerine ateş dalgalarını gönderiyorlarmış. Bir gün yolu Kapadokya’ya düşen peri padişahı insanlara yardım etmek için perilerini toplamış ve peri halkı günlerce çalışarak ateşi kar ve buzla söndürmeyi başarmış. Devlerin yer altına girmesiyle insanlar ve periler arasında sıcak bir dostluk oluşmuş, insanlar kayalara oydukları mağaralarda yaşarken periler de sivri kayalıkların üzerindeki küçük odacıklarda yaşamaya başlamışlar.

Kapadokya kralının oğlu Revan ile, peri padişahının kızı Gülperi’nin aşkına karşı gelen insanlar perilerle savaşma kararı almış. Peri padişahı ise savaşıp insanları yok etmektense Kapadokya’dan ayrılmayı seçmiş. Ancak insanların devlerle baş edemeyeceğini düşünerek tüm perilere güvercin olmalarını emredip yine aynı yerde kalmalarını söylemiş. Gülperi de beyaz bir güvercine dönüşmüş ve her gün Revan’ın odasının penceresine konmuş. Revan ise olanlardan habersiz, penceresine konan güvercini avuçlarına alıp Gülperi’ye duyduğu özlemi onu şefkatle sevip okşayarak giderirmiş.

SOBESOS ANCİENT CİTY
Sobesos Ancient City, Ürgüp’e bağlı Şahinefendi Köyü’nün güneyinde yer alan Sobesos Antik Kenti, Örencik olarak adlandırılan bölgede bulunuyor. Roma dönemine ait antik şehirin 4. yüzyılın ortalarına ve 5. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen yapılar var. Harika mozaikler ile bezenmiş idari binaları, toplantı salonları ve banyoları ile geçmişte çok gelişmiş bir yerleşke olduğunu gösteriyor.

ORTAHİSAR
Eşsiz Kapadokya‘nın en güzel kasabalarından biri olan Ortahisar, 50 metre yükseklikte ziyaretçilerini karşılayan Ortahisar Kalesi ve çevresine oyulmuş kaya evleriyle Nevşehir’e bağlı bir yerleşim yeri. 1916’da kasabaya dönüştürülen Ortahisar’ın zengin tarihi geçmişi, Kapadokya coğrafyasının her bir adımında rastlanan hikayeyle benzerlik gösteriyor. Doğal peri bacası oluşumları, narenciye ambarları, kaya kiliseleri, Ortahisar Kalesi’ne doğru uzanan kademeli evleriyle Kapadokya’nın ilginç
yeryüzü şekillerine ev sahipliği yapan Ortahisar, yerli ve yabancı turistlerin Kapadokya’da en çok ziyaret ettikleri yerler arasında.
Hristiyanlığın ilk dönemlerinde dine karşı olan tepkilere karşı yeraltı şehirleri ve mağaralarda ibadetini yapıp, dini yaygınlaştırmaya çalışan Hristiyanlara ev sahipliği yapan Ortahisar, Kapadokya’nın turistik bir merkeze dönüşmesiyle kabuğunu kırmış. Yakın zamana kadar kendi halinde bir Anadolu kasabası olan Ortahisar’da restore edilen yapıların birçoğu butik otel olarak turizme hizmet ediyor.

Yabancı ülkelerden bölgeye gelip yerleşen birçok kişinin evinin de bulunduğu Ortahisar’da taş işçiliğinin en güzel örneği olarak kabul edilen evler muazzam güzellikte. Çoğu kişi sadece Ortahisar Kalesi’ni fotoğraflayıp buradan ayrılıyor ama asıl güzellik sokak aralarında saklı. Çarşı içinden kasabanın dar sokakları arasına doğru yöneldiğinizde, müthiş işçiliğe sahip taş evlerin arasında buluyorsunuz kendinizi. Kapadokya’nın bereketli topraklarında üzüm bağlarından geçimlerini sağlayan Ortahisar halkı yörenin en güzel evlerini burada yapmış sanki.

Ortahisar yeni kasaba çevresinde bulunan tüf kayalara oyulmuş yüzlerce soğuk hava deposuyla da biliniyor. Günümüzde daha çok narenciye deposu olarak kullanılan bu depolara kasaba sokaklarında yürürken kasalar dolusu narenciyenin taşındığını görebilirsiniz. Geçmişte korunma amacıyla kullanılan mağaraların çoğu doğal hava soğuk deposuna dönüştürülmüş durumda. Hemen hemen tüm vadilerin yamaçlarına oyulan soğuk hava depolarında, yöreye özgü patates ve elma ile Akdeniz Bölgesi’nden getirilen portakal ve limon muhafaza edilip buradan tüm Türkiye’ye dağıtılıyor. Günümüzde sayısı 700’ü aşan bu doğal depolar, 1950’li yıllardan beri kasaba ekonomisine önemli bir katkı sağlıyor.

Ortahisar, Kapadokya’nın kaya kiliseleri bakımından en yoğun bölgelerinden. Balkan Deresi Kiliseleri, Sarıca Kilisesi ile aynı vadi içinde, kiliseden 1 kilometre kadar ileride yer alıyor. 4 kiliseden oluşan yapıda bir de küçük şapel yer alıyor. Sütunlu Kilise, Ortahisar’ın kuzeyinde, Göreme yolu üzerinde; Aziz Paul Kilisesi ise Hallaç Manastırı’nın hemen yanında bulunuyor. Ortahisar’ın, 5 kilometre güneyinde yer alan Tavşanlı Kiliseye ise İbrahimpaşa Köyü üzerinden de ulaşım mümkün. Aynalı Kilise olarak da bilinen Fırkatan Kilisesi de kasabanın kuzeyinde, Göreme yolu üzerinde bulunuyor.

Ortahisar, doğal güzelliklerinin ve ünlü Ortahisar Kalesi’nin yanı sıra, zengin manastır yaşamına ait örneklere ev sahipliği yapan bir bölge. 2004’te açılarak yerel Kapadokya yaşantısını yansıtan Kapadokya’nın ilk ve tek Etnografya Müzesi de yine Ortahisar’da bulunuyor. Ortahisar’da Ortahisar Kalesi’nden başlayan İbrahimpaşa Köyü’ne kadar uzanan Balkan Vadisi’nde günlük yürüyüş turları düzenleniyor. Ortahisar, Kızılçukur arasındaki yürüyüş ve gezi güzergahı ise Kapadokya’nın en gözde parkurlarından biri. 

ORTAHİSAR KALESİ
Ortahisar Kalesi, Kapadokya’nın sembol yapılarından biri. Ortahisar’ın ortasında yükselen 80 metre yüksekliğindeki devasa kaya oluşumu, Hititler Döneminde oyularak tarih boyunca doğal bir sığınak işlevi görmüş. Fatih Sultan Mehmet Döneminde 1470’te Osmanlı egemenliğine geçen kale, eteklerinde bulunan iki katlı taş evleriyle muhteşem bir manzaraya sahip. Hem barınma hem de stratejik amaçla yapılan kale içerisinde birbiriyle bağlantı koridor, oda ve tüneller var. Ortahisar Belediyesinin işlettiği kalenin zirvesine çıktığınızda kasaba ve çevresinin göz alıcı güzelliğe sahip vadileri olabildiğince önünüzde uzanıyor.

 Ortahisar Kalesi ziyaret saatleri 08.30  18.00. Kale, haftanın 7 günü ziyaret edilebiliyor  Ortahisar Kalesi giriş ücreti 5 TL. Müze Kart geçerli değil
Göreme ve Avanos’u görebileceğiniz kaleye ulaşım ise, Ürgüp ve Göreme’den kalkan minibüslerle sağlanıyor.

ORTAHİSAR KÜLTÜR MÜZESİ
Ortahisar Kültür Müzesi, Cumhuriyet Meydanında yer alıyor hem restoran hem de etnografya müzesi. 1916’da inşa edilen tarihi bir konakta hizmet veren müze, uzun yıllar 12 odalı bir otel olarak kullanılmış. Müze binasında yazar Yaşar Kemal’in yanı sıra Celal Bayar gibi devlet erkanı konaklamış. Her yıl 27 Nisan’da oda orkestrası konserine ev sahipliği yapan müze mekanı, günümüzde etnografya müzesi olarak kullanılıyor. Ortahisar Kültür Müzesi’nde kağnı arabası, Türk hamamı, seyyar berber, kına merasimi, ekmek ve pekmez yapımı gibi bölgenin gündelik yaşamına özgü detaylar mankenler eşliğinde temsil ediliyor. Bölge insanının günlük yaşamı, geçim, temizlik, kız isteme, kına gibi kültürü oluşturan ögelere yer verilmiş. Konakta yerel kültürün ürünü lezzetler sunuluyor. Hafta sonları canlı müzik veriliyor. Önceden rezervasyon yapmanızda fayda var.

 Ortahisar Kültür Müzesi ziyaret saatleri 09.00  23.55. Haftanın 7 günü açık. Sadece öğlenleri açık, akşamları kapalı. 
Restoranı da olan müzeye giriş 5 TL, alınan ücretle öğrencilere destek olunuyor.

ORTAHİSAR ABDİOĞLU CAMİİ
Ortahisar Abdioğlu Camii, kasaba merkezinde yer alan 1258 tarihli, düzgün kesme taşla inşa edilmiş bir cami. Kültür Müzesi çapraz karşısında, meydana bakıyor. Avlusunda yer alan basık kemerli bir kapıdan girilen cami oldukça da iyi durumda. Minare yapının kuzeyine, yapıdan bağımsız olarak 1973’te yaptırılmış. Minberi taştan yapılmış olan Ortahisar Abdioğlu Camii’nin merkezî minaresi çan kulesini andırıyor. Ortahisar Kalesinin yanında yer alan ibadete açık olan cami görülmesi gereken eserler den biri.

BALKAN DERESİ
 Ortahisar’ın kenarına kurulduğu derenin adı. Yine Ürgüp’e bağlı eski bir kasaba olan İbrahimpaşa’dan (Babayan) Köyü) başlayıp Ortahisar’a kadar uzuyor. Yaklaşık 3,5 km uzunluğundaki dere boyunca treking grupları yürüyüşler yapıyor. Balkan Deresi Vadisinde, bazı eski kilise kalıntıları görülebiliyor. Ortahisar Köprüsünden, Ortahisar’a doğru 50 metre ilerlediğinizde göreceğiniz Chez Nazım ve Splendid Cave tabelasını takip ettiğinizde kasabanın altındaki dereye inebiliyorsunuz. Çarşı içerisinde yokuş aşağı yürüdüğünüzde de labirent gibi sokakları geçip dereye ulaşıyorsunuz. Ortahisar’ın en güzel evleri Balkan Deresine bakan evler. Taş yapılı sokaklar ve evler nefis. Restorasyonları tamamlansa kendinizi İtalya’da bir dağ köyünde sanırsınız.

ORTAHİSAR PANORAMA
Ortahisar Panorama, en güzel Ortahisar fotoğrafları çekebileceğiniz bir nokta. Ortahisar çarşı merkezinden devam edip köprüyü geçtikten hemen sonra kalenin karşısına denk gelen yer burası. Kapadokya’yı ilk ziyaret ettiğim yerlerde oldukça salaş bir yerdi. Şimdilerde oldukça otantik ve keyifli. Kasabayı gezdikten sonra gidip manzaraya karşı çayınızı içebileceğiniz bir yer. Yakınında temiz bir tuvalet de var. Ortahisar gezilecek yerler listenizde olmalı. 

İSHAK KALESİ
İshak Kalesi, çarşı merkezinden köprüye doğru yöneldiğinizde, köprüye varmadan soldan devam ettiğinizde 2 km kadar yakında, Pancarlık Vadisine bakan bir mini kale. Halk arasında Ortahisar Kalesi ile İshak Kalesinin birbirine yer altından geçen bir tünelle bağlı olduğuna inanılıyor. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde halkın kale altındaki tüneller aracılığıyla ibadet ve ulaşımlarını sağladığı biliniyor.

 İshak Kalesi ziyaret saatleri 08.30  18.00. Kale, haftanın 7 günü ziyaret edilebiliyor İshak Kalesi giriş ücreti 5 TL. Müze Kart geçerli değil.

PANCARLIK VADİSİ
Tarihi geçmişi, doğal güzellikleri ve eşsiz manzarasıyla Kapadokya’nın en özel vadilerinden biri olan Pancarlık Vadisi, Ürgüp, Mustafapaşa Karayolu’nun sağ tarafında konumlanıyor. Ortahisar’ın güneyindeki vadi aynı zamanda önemli bir yürüyüş rotasının da merkezinde yer alıyor. Vadi boyunca Pancarlık, Kepez ve Sarıca Kiliseleri bulunuyor. Ortahisar’a dört kilometrelik mesafede yer alan Pancarlık, yine güzel bir trekking rotasına sahip Üzengi Vadisi’ne de oldukça yakın bir mesafede.

PANCARLIK KİLİSESİ
Pancarlık Vadisi içerisinde yer alan ve oldukça iyi korunmuş bir yapı. Aziz Theodore Kilisesi olarak da bilinen kilisenin İncil’den sahnelerin betimlendiği freskleri daha çok yeşil zeminli bir yapı gösteriyor. 11. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Pancarlık Kilisesinin yazı ve süslemeleri görülmeye değer.

 Pancarlık Kilisesi ziyaret saatleri 08.00 - 17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık.  Pancarlık Kilisesi giriş ücreti 10 TL. Müze Kart geçerli değil.

SARICA KİLİSESİ
Dere yatağı üzerindeki bir yamaçta, kayalık bir zeminin ucuna oyularak inşa edilen bir ibadethane. Bir manastır yerleşiminin parçası olduğu düşünülüyor. Kilisenin esas mekanı taş zemin üzerine kırmızı, üzerine ise sıva üzerine yapılmış freskler olmak üzere iki çeşit süsleme ile kaplı.

 Sarıca Kilisesi ziyaret saatleri 08.00 - 17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık.  Cambazlı Kilise giriş ücreti 10 TL. Müze Kart geçerli değil.

KEPEZ KİLİSESİ
Ortahisar’ın güneydoğusunda, yaklaşık 5 km içeride yer alıyor. Ürgüp, Mustafapaşa yolunun sağ tarafındaki Pancarlık Vadisi üzerinden de ulaşılabilen Kepez Kiliseleri, kayalara oyulmuş şapellerden oluşuyor. Kepez Kiliseleri diğer kiliselere göre süslemelerin daha sınırlı olduğu şapel grupları olarak biliniyor.

 Kepez Kiliseleri ziyaret saatleri 08.00 - 17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık.  Kepez Kiliseleri giriş ücreti 10 TL. Müze Kart geçerli değil.

HALLAÇ MANASTIRI
 Ortahisar’ın 1 km kadar kuzey doğusunda bulunuyor. Ortahisar-Ürgüp yolu arasında, Hallaç Deresi Mevkiinde yer alan Hallaç Manastırı, Hastane Manastırı olarak da biliniyor. 13. yüzyıla tarihlenen ve bazilika tipinde oyulan yapıda dışarıya bağlantı tünellerle sağlanıyor. Zengin fresk ve rölyeflerle süslü Hallaç Manastırı, Ortahisar’ın önemli tarihi yapılarından biri.

 Hallaç Manastırı ziyaret saatleri 08.00 - 17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık.  Hallaç Manastırı giriş ücreti 10 TL. Müze Kart geçerli değil.

UÇHİSAR ve KALESİ
Bölgeye gelen çoğu gezginin, hakkında yeterince araştırma yapmadığı için sakinliğine aldanıp es geçtikleri Uçhisar, sahip olduğu değerlerle Kapadokya Bölgesi’nin en tarihi yeri konumunda. Görkemli Uçhisar Kalesi’nin eteklerinde kurulmuş olan yerleşim bölgesi, İpek Yolu üzerinde önemli bir durak olduğu için kültürel anlamda zengin çeşitliliğe sahip olmuş. Kaliteli otelleri nedeniyle huzur dolu konaklama için tercih edebileceğiniz bölgenin çarşısında el yapımı ürünler ve ünlü Kapadokya şaraplarını satan dükkânları dolaşabilirsiniz. Kale dışında bölgede geziye çıktığınızda Uçhisar  Göreme arasında önemli bir trekking rotası olan Güvercinlik Vadisi’ni ziyaret etmeye öncelik verebilirsiniz.
Uçhisar, Kapadokya’nın en yüksek noktasına kurulmuş, bölgenin en çarpıcı kaya otelleri ve şık restoranlara ev sahipliği yapıyor. Kapadokya coğrafyasını panoramik olarak en güzel göreceğiniz kasaba, yüksek gelirli ziyaretçilerinin tercih ettiği bir yer. Göreme Caddesi, otoparka varıyor, buradan da bir hediyelik eşya dükkânının içinden alacağınız biletle, dükkân içinden geçerek, yaklaşık 15 dakikada zirveye varıyorsunuz.Uçhisar’ı hâkimiyeti altına alan yaklaşık 160 metrelik kaya parçasının en tepesine çıkmak için en iyi zaman günbatımı. Burası Kapadokya’nın jeolojik yapısına bir kez daha hayran olmak için en stratejik nokta. Doğu’daki Erciyes Dağı, güneybatıdaki Melendiz ve Hasan Dağları, buradan daha da nefes kesici.

Kalenin eteklerindeki dar sokaklarda ve Arnavut kaldırımı yollarda yürürken, bakımsız olmasına karşın korunmuş bir yerleşim görüyorsunuz. Son yıllarda yıkık binalar inanılmaz şekilde ayağa kaldırarak olağanüstü güzel binalar ortaya çıkarıldı. Geçmişi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan kale avantajlı konumu sayesinde doğudan gelen akınları durdurmak için inşa edilmiş. Yerel halkın büyüğüne “Ağa’nın Kalesi”, küçüğüneyse “Çavuş’un Kalesi” dediği birbirine bitişik 2 peribacasından oluşan askeri yapının içerisinde Roma ve Selçuklu dönemlerinde çok sayıda oda, depo, mahzen ve sarnıç yapılmış. Uçhisar Kalesi, Kapadokya bölgesindeki görülecek tüm yerlerin panoramik seyrine olanak veren konuma sahip. Uçhisar Kalesi’nin zirvesinden Kızılçukur, Ortahisar, Ürgüp, İbrahimpaşa, Mustafapaşa ve Gomeda vadileri ile Göreme, Avanos, Çavuşin, Nevşehir, Çat ve Erciyes’e kadar büyük bir coğrafya izlenebiliyor.

Uçhisar Kalesi ziyaret saatleri 07.30 - 17.30 Uçhisar Kalesi giriş ücreti 8 TL, indirimli bilet 4 TL. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Müze Kart geçerli değil.

KAPADOKYA YERALTI ŞEHİRLERİ
Çoğunluğu Nevşehir Ürküp Avanos üçgeni arasında yer alan Kapadokya Mağaraları, barınma ve depolama amaçlı olarak binlerce yıldır bölge halkı tarafından kullanılıyor. Yumuşak yapılı kayalara oyularak meydana getirilen bu yapıların bir kısmı ise zaman içerisinde bölgeye gelen sığınmacılar tarafından genişletilerek küçükleri “köy”, büyükleriyse “şehir” olarak adlandırılan yeraltı yerleşkelerine dönüştürülmüşler. Kaymaklı, Özkonak, Mazı, Tatlarin ve Derinkuyu gibi yerlerde bu yapıların en ihtişamlılarını görebilirsiniz. Kapadokya yeraltı şehirleri, turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında geliyor. Tarihi Hitiler dönemine kadar uzuyor, ancak en yaygın olarak Bizans döneminde kullanılmış ve genişletilmiş. 2. yüzyılda Roma zulmünden kaçan ilk Hıristiyanlar Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya’ya gelerek buraya yerleşmişler.
Yumuşak volkanik kül kayalarına oydukları yeraltı sığınaklarına yerleşmişler. Girişleri kolayca fark edilemeyecek şekilde yapılan yeraltı şehirlerine saklanarak Romalı askerlerin zulmünden kurtulabilmişler. Hala gizemleri tam çözülebilmiş değil. 30 bin kişinin sığınabildiği bu şehirlerin sadece küçük bir kısmı ziyarete açık. Yeraltı şehirlerinin en tipik özellikleri ise düşman saldırısı sırasında tünelleri kapamak için kullanılan devasa kapı taşları. Tirhaz da denilen bu yuvarlak taşlar yuvalarından hareket ettirilip tüneli kapatıyor, ön tarafından açılmalarını engellemek için de arkalarına takoz konuyor. Kapadokya’da bazı yeraltı şehirlerinde çapı 2 metre ve ağırlığı 4 ton civarında olan taş kapılar bile mevcut.

KAYMAKLI YERALTI ŞEHRİ
Adını aldığı kasabanın sınırları içerisinde yer alan Kaymaklı Yeraltı Şehri, tıpkı Derinkuyu’daki türdeşi gibi 8 katlı; ancak günümüzde sadece 4 katı gezilebiliyor. M.Ö. 3.000 civarında Hititler tarafından yapılan bu şehir, Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilerek 25.000 kişinin yaşayabileceği bir sığınak haline getirilmiş. Ana havalandırma bacasının etrafına kurulmuş yeraltı kentini dolaşırken koridorlarla birbirlerine bağlanmış mezarlıkları, kiliseleri, depoları, yaşa alanlarını ve kuyuları görebilirsiniz.
Kaymaklı Yeraltı Şehri, Kapadokya bölgesinin en önemli kültürel zenginliklerinden olan ve tahmini 150 - 200 tane civarında olduğu düşünülen yeraltı şehirlerinden biri. Kapadokya’da yumuşak tüf kayalara oyularak yapılmış çok sayıda yeraltı şehri bulunuyor. Bunlar içerisinde en çok bilinenleri ve en büyükleri. Ayrıca Tatlarin, Özkonak, Gümüşkent, Mucur, Örentepe, Ovaören ve Gökçetoprak yeraltı şehirleri de diğer bilinenler arasında ve toplamda gezilebilen 36 adet yeraltı şehri var. Yeni yeni yapılan inşaat çalışmalarında tesadüf eseri yenileri de keşfedilmeye devam ediliyor. Kapadokya bölgesi geçmişte sık sık saldırılara uğradığından, bu yeraltı şehirlerinin daha çok savunma amaçlı, halkın geçici bir süreyle sığınabilmesi için inşa edilmişler. Bazılarının aynı anda 30.000 kişinin barınabileceği büyüklükte olduğu düşünülüyor.

Kapadokya görülecek yerler arasındaki yeraltı şehrinin ilk katında ahır yer alıyor. Hayvanların dar koridorlardan daha aşağıdaki katlara geçişi zor olacağından ahırın hemen girişte yer aldığı tahmin ediliyor. Alt katlara inildikçe kilise, mezarlık ve yaşam alanları karşınıza çıkıyor. Yeraltı şehirlerinde her ailenin kendine ait mutfağının bulunması mümkün olmadığından ortak mutfaklar bulunuyor. Tüf kayalara oyulmuş yeraltı şehrinde dar geçitlerle birbirlerine bağlanan odalar, depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak yerleri, havalandırma bacaları, su kuyuları ve kiliseler yer alıyor. Mekanlar birbirine uzun galeriler ve karmaşık tünellerle bağlanmış.
Aydınlatma için beziryağı yakılan kandiller kullanılmış. Bu kandiller ısınmada da büyük görev üstlenmiş. Yeraltı şehirlerinde insanı en çok hayrete düşüren şeylerden biri de sürgülü kapılar oluyor. Bu tünellerden sürgü taşlarıyla kapanabilen bir geçitle ikinci kattaki kiliseye geçiliyor. Kilise tek nefli ve iki apsisli. Apsislerin önünde vaftiz taşı, kenarlarda ise oturmaya yarayan platformalar yer bulunuyor. Savunma amaçlı kullanılan bu sürgü taşlarının çapı 1 ile 2.5 metre, ağırlıkları ise 200 - 500 kg. Büyük çoğunluğu yerinde kesilerek yapılan bu kapıların en önemli özelliği ise yalnızca içeriden açılabilmeleri.

Kaymaklı Yeraltı Şehri ziyaret saatleri
  • Yaz dönemi (1 Nisan 31 Ekim) 08.00 - 19.00
  • Kış dönemi  (31 Ekim 1 Nisan) 08.00 - 17.00 
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık. 
  • Kaymaklı Yeraltı Şehri giriş ücreti 50 TL. Müze Kart geçerli.

ÖZKONAK YERALTI ŞEHRİ
Kapadokya bölgesinde yer alan 200’e yakın yeraltı şehrinden biri. Şehir, etrafını çevreleyen dağların meydana getirdiği vadi içerisinde kurulmuş Avanos ilçesine bağlı büyük bir kasaba olan Özkonak’ta yer alıyor. İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarındaki volkanik granit tüf tabakalarının oldukça yoğun olduğu yere oyulan ve 1972’de keşfedilen Özkonak Yeraltı Şehri’nin yapılış tarihinin MÖ 400 yıllarına dek uzandığı tahmin ediliyor. Nevşehir’in Avanos ilçesine 14 km uzaklıktaki Özkonak kasabasında bulunan Özkonak Yeraltı Şehri, İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarına, volkanik granit tüf tabakalarının yoğunlaştığı bir bölgede inşa edilmiş. Geniş bir alana yayılan ve yeraltı şehrinde yaşam alanı olan galeriler birbirine tünellerle bağlı.
Kapadokya’nın en ünlü yeraltı şehirlerinden Derinkuyu ve Kaymaklı’dan farklı olarak Özkonak’ta farklı katlarda bulunan galeriler arasında haberleşmeyi sağlayan çok dar ve uzun delikler bulunuyor. Yeraltı şehrini dışarıdan tehdit eden herhangi bir olumsuz durumda kayalara çok düzgün bir şekilde oyulan odaların girişleri kapatılarak dar ve uzun deliklerden hem havalandırma hem de katlar arasındaki iletişim şağlanmış .Özkonak Yeraltı Şehri’nde Kaymaklı ve Derinkuyu’da olduğu gibi hava bacası, su kuyusu, şıra hane ve sürgü taşları bulunuyor. Dört kattan oluşan yeraltı şehri, henüz tam olarak temizlenemese de temizlendiği kadarıyla geniş alanlara yayılan galeriler birbirlerine tünellerle bağlanan kısımları ziyarete açık.
Özkonak Yeraltı Şehri’nin en alttaki dördüncü katın sonuna, sadece tek bir kişinin hareket edebileceği kadar dar bir koridordan geçilerek ulaşılıyor. Bu en son bölümün ise yeraltı şehrinin cezaevi bölümü olduğu tahmin ediliyor. Katlar arasında ve bazı odaların girişinde kapı görevi gören ve ancak çok sayıda insan gücüyle hareket ettirilebilen, değirmen taşından daha büyük, tonlarca ağırlığı olan üç Tığraz Taşı var. Tığraz Taşı’nın kapatıldığı kapı girişlerinin üzerinde, gelen düşmanı tuzağa düşürmek için kullanılan avlama delikleri yer alıyor. Bu deliklerden kızgın yağlar dökülerek düşman püskürtülmeye çalışılmış.

Özkonak Yeraltı Şehri ziyaret saatleri
  • Adres: Özkonak Kasabası Avanos, Nevşehir
  • Telefon: +90 (384) 213 42 60 
  • Yaz dönemi (1 Nisan  1 Ekim) 08.00 - 19.00
  • Kış dönemi  (1 Ekim  1 Nisan) 08.00 - 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
  • Yeraltı şehri, dini bayramların birinci günü saat 13.00’e kadar kapalı.
  • Özkonak Yeraltı Şehri Giriş Ücreti: 25 TL, Müze Kart geçerli
  • Bilet satış gişesi yaz döneminde 18.30’da, kış döneminde ise 16.15’te kapanıyor.

MAZI YER ALTI ŞEHRİ 
Erken Roma döneminde inşa edilmiş olan Mazı Yeraltı Şehri Ürküp’ün 18 kilometre kadar güneyinde yer alan yerleşke, Kaymaklı Yeraltı Şehri’nden sadece 10 kilometre uzaklıkta. Bilinen 4 girişi olan kentin içerisinde hem Roma hem de Bizans döneminden kalma mezarlıklar bulunuyor. Ahırlara ayrılmış alanlardan ilerleyerek iç kısımlarına ulaşabileceğiniz şehrin dikkat çekici noktasını kabartmalarla süslenmiş kilisesi oluşturuyor.

Antik dönemlerdeki adı Mataza olan kentin, dört farklı girişi bulunuyor. Gerek hayvan ahırlarının fazlalığı ve gerekse de şıra haneleriyle çok uzun süreler kullanılmak üzere inşa edildiği düşünülen kentin en görkemli bölümlerinden biri de ahırlardan açılan kısa koridorlar vasıtasıyla ulaşılan kilisesi. Kilisenin, Kaymaklı’dan farklı olarak dikine tasarlanmış apsisisin tam karşısında ise diğer bölümlerine geçişi sağlayan gizli bir bacası var. Pasajların çoğu kapanmış olduğu için, şehrin ne kadar bir alana yayıldığı bilinemese de en az Derinkuyu ve Kaymaklı kadar geniş ve derin olduğu düşünülüyor.

Mazı Yeraltı Şehri ziyaret saatleri
  • Yaz dönemi (1 Nisan 31 Ekim) 08.00 - 19.00
  • Kış dönemi (31 Ekim 1 Nisan) 08.00 - 17.00 
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık. 
  • Mazı Yeraltı Şehri giriş ücreti 12 TL. Müze Kart geçerli
DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
İlk Hıristiyanlık döneminde Roma İmparatorluğu’nun zulmünden kaçanların Antakya ve Kayseri üzerinden gelerek sığındıkları Derinkuyu Yeraltı Şehri, 8 kattan oluşuyor. O dönemde çok da kolay fark edilemeyecek şekildeki girişi sayesinde güvenli bir ortam yaratan yeraltı kentine sığınmacıların tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bölümler inşa edilmiş. Odaların birbirlerine dar koridorlarla bağlandığı şehirde kilise ve manastır gibi dini yapıların yanı sıra erzak depoları, şarap imalathanesi, su kuyuları ve toplantı salonları görebileceğiniz alanların bir kısmını oluşturuyor. Ayrıca Derinkuyu’da az sonra sizlere anlatacağım Kaymaklı’dan farklı olarak bir misyoner okulu bulunuyor.
Derinkuyu Yeraltı Şehri, Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde yer alan, 8 katlı dev Bizans dönemi yer altı şehri. Kaymaklı Yeraltı Şehri’nden farklı olarak burada bir misyonerler okulu, günah çıkartma yeri, vaftiz havuzu ve ilgi çekici bir kuyu da var. Niğde karayolu üzerinde ve Nevşehir’e 30 km uzaklıkta.

Derinkuyu Yeraltı Şehri ziyaret saatleri 
  • Yaz dönemi (1 Nisan  31 Ekim) 08.00 19.00
  • Kış dönemi (31 Ekim 1 Nisan)  08.00 17.00
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık. 
  • Derinkuyu Yeraltı Şehri giriş ücreti 50TL. Müze Kart geçerli.

GÜZELYURT YERALTI ŞEHRİ
Güzelyurt, henüz turizm furyasının dışında kalmış, az keşfedilmiş, heyecan verici bir kasaba. Kapadokya’da iki ya da üç günden fazla kalanlar için ideal bir günübirlik rota. Güzelyurt’a, Nevşehir, Derinkuyu üzerinden gidiliyor. Yol üzerinde 72’inci kilometrede sola ayrılan sapakta bir krater gölü göreceksiniz. 2 km içerideki gölde yazın yüzülebiliyor ve civarı da keyifli piknikler için birebir. Ihlara Vadisine bu kadar yakın olmasına rağmen, Güzelyurt’a uğrayan az oluyor. Oysa mübadelenin izlerini taşıyan bu taş kasabanın, eski ismiyle Gelveri’nin, Manastır Vadisi, Kapadokya’da turist akınına uğrayan bölgeler kadar ilginç. Evleriyse yer yer Sinasos’takilerden daha görkemli.
Bu bölgede sık sık Hasan Dağı çıkıyor karşınıza. En haşmetli göründüğü yerde, kesme taştan yapılma Yüksek Kilise’yle yarışıyordur. Mübadele esnasında, buradaki Rumlar büyük zorluklarla Ege’nin diğer yakasına varmadan önce, Rumca adı Karvali olan kasaba, Ortodokslar için önemli bir dini merkezmiş. Bir kısmı gemide epey kayıp veren Selanik, Kozana ve Kesriye’den gelen yüzlerce Türk ailesi de Rumların boşalttığı evlere yerleştirilmiş. Günümüzde halen, bazıları kayalara oyulmuş, bazılarıysa tonozlu tarzda olan bu evlerde yaşıyorlar. Kasaba, Yeni Mahalle, Aşağı Mahalle ve Yukarı Mahalle olarak üçe ayrılıyor. Merkez ve Balkırlar Kıraathanesi, park ve gözlemeci mantıcı Yukarı Mahalle’de.

Manastır Vadisi’ndeki kiliseler, yeraltı şehirleri, evler hep Aşağı Mahalle’de. Eski Gelverililerin hâlâ her yıl uğradığı Büyük Kilise Camii ya da eski adıyla Aziz Georgios Theologos Kilisesi’nin üç saatlik mesafeden duyulan bir çanı varmış. Burası 1924’e kadar bölgede yaşayan Hristiyanların önemli bir ibadet yeri olmuş. Manastır Vadisi’ndeki bir başka önemli kilise ise kayalara oyulmuş Sivişli Kilisesi.

GAZİEMİR YERALTI ŞEHRİ ve KERVANSARAYI
Gaziemir Yeraltı Şehri ve Kervansarayı, Güzelyurt’a 14 km, Nevşehir’e 55 km mesafede olan ve Gaziemir Köyü içerisinde yer alıyor. Kapadokya’nın diğer yeraltı şehri ve kervansarayından farklı olarak her ikisini de aynı anda barındırıyor. Girişindeki Hitit tarzı taş bindirme tekniği ile yapılmış geçit Boğazkale’den sonra türünün ikinci örneği sayılıyor. Tarih boyunca Bizans ve Selçuklu döneminde de kullanılan yeraltı kervansarayı ortada bir meydan ve çevresinde açılmış odalardan oluşuyor. İki kilise, şarap yapım atölyesi ve çok sayıda şarap küpünün bulunduğu yeraltı şehrinde erzak depoları, ocaklar, hayvan barınakları ile yaşam mekânlarını görmeli.

GÜLLÜDERE VADİSİ
Çavuşin Köyü ile Göreme arasında yer alan Güllüdere Vadisi, 2 kolunda 5 tarihi kiliseyi barındıran keyifli bir yürüyüş rotası. Keşfetmekten haz alanlar için ideal bir ortam sunan vadiyi, kapladığı alana tezat oluşturacak kadar büyük bir tarihe sahip olan Çavuşin Köyü’nden gezmeye başlamak gerekli. Bu yönde başladığınız gezinizde önce Yovakim-Anna Kilise’ni ve Direkli Kilise’yi ziyaret edebilirsiniz. Yol boyunca sağlı sollu uzanan keşiş hücrelerini geçtikten sonra ise vadinin 2. kolunda sırasıyla Ayvalı, Haçlı ve Üç Haçlı kiliselerini görebilirsiniz. Kiliselerin her biri, zarar görmüş olsalar da, ilgi çekici Hristiyanlık öykülerini anlatan fresklerle süslenmişler.

IHLARA VADİSİ
Ihlara Vadisi, Hasandağı’ndan çıkan andezit ve bazalt içerikli lavların soğumasıyla ortaya çıkan çökmeler sonucu oluşmuş. Ihlara Vadisi, Aksaray‘ın Güzelyurt İlçesi, Ihlara Kasabasında ve Hasan Dağı’nın kuzeydoğusunda kalıyor. Ihlara’dan başlayan Selime’de son bulan vadi 14 km uzunluğunda. Yer yer 100 - 200 metre derinlikteki kanyonun ortasından Melendiz Çayı geçiyor. 3’üncü kilometresinde, 386 basamağın sonunda ücretli bir giriş var.
Eski ismi Peristremma olan vadide ilk yerleşimin 4. yüzyılda başlamış. Korunaklı coğrafyası vadiyi keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet, savaş dönemlerinde iyi bir gizlenme ve korunma yeri yapmış. Kayalara oyulmuş freskli kiliseleri, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak günümüze ulaşmış. Vadideki kiliseleri bulmak için en iyi rehber, Melendiz Çayı. Girişten girer girmez hemen sağda Ağaçaltı Kilisesi bulunuyor. Melendiz Çayı’nı sağınıza alıp suyun akış yönünde yürürken, 50 metre sonra Kokar Kilise, sonun ardından da Sümbüllü Kilise geliyor. Ahşap Köprü’den karşıya geçtiğinizde karşınıza Yılanlı Kilise çıkıyor. 7’inci kilometrede araçların inebildiği tek yer olan Beli sırma Köyü var.
Kanyonu yürümek isteyenler, 3’üncü kilometrede araçlarını bırakıp 7’inci kilometreye kadar 1 saat 15 dakikada yürüyebilir. Yürüyüş sonrası Melendiz Çayı kenarında açık havada bir şeyler atıştırmak da keyifli. Belisırma Kasabasından 3 km sonra, kanyonun bittiği noktada şahane kanyon sonu manzarası var. Yaprak hisar Köyü, kanyonun bitişinde, sol ayağın eteğinde. Sağ ayağın eteğinde ise bu bölgenin en büyük manastırı, kayaya oyulmuş Selime Katedrali bulunuyor. Burası, tüf kayaların arasındaki dar geçitleri, tünelleri ve yumuşak kıvrımlı kaya formasyonlarıyla asla kaçırılmaması gereken bir oyun parkı gibi. Star Wars filminin burada çekildiği söylense de, yönetmenin sadece buraya gelip araştırma yaptığı biliniyor.

Ziyaret Saatleri 
  • Yaz dönemi  (1 Nisan 31 Ekim) 08.00-19.00
  • Kış dönemi   (31 Ekim  1 Nisan) 08.00-19.00. 
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık. 
  • Ihlara Vadisi giriş ücreti 45 TL. Müze Kart geçerli.

PAŞABAĞ RAHİPLER VADİSİ
Kapadokya’da fotoğraf çekmek için ideal bölgelerden birisi olan Paşabağ Rahipler Vadisi, ören yeri ile ün kazanmış Zelve’ye oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Mantar formundaki peribacalarının en iyi örneklerini barındıran vadi, bu oluşumların arasından geçen iyi durumdaki yürüyüş yolları sayesinde rahatlıkla gezilebiliyor. Münzevilerin ve keşişlerin bir zamanlar inzivaya çekilmek için kullandıkları bölgeyi gezerken kayalara oyulmuş şapelleri ve odaları inceleyebilirsiniz.
Paşabağları Örenyeri, Kapadokya gezilecek yerler en önemli yerlerin başında. Şapkalı peri bacası oluşumlarının ilginç örneklerinin görülebileceği bir vadi. Etkileyici Kapadokya peribacalarının en fotojenik olanları burada. Göreme-Avanos yolu üzerinde Zelve’ye çok yakın. Buraya Rahipler Vadisi veya Keşişler Vadisi de deniyor. Adından da anlaşılacağı gibi keşişlerin inziva yeri olarak kullandıkları bir bölge olan vadi ve çevresi, hediyelik eşya satan dükkânlarla çevrili.
Adını buraya ilk gelen gezgin bir aziz olan Aziz Simeon Stilit’ten almış. Burası ‘stilit’ olarak anılan ve dünyevi nimetlerden el etek çekerek yaşayan bir grup keşişin en sevdikleri inziva yeriymiş. Keşişler, bazen iki hatta bazen üç olan siyah bazalt külahlı bu peri bacalarında yaşıyorlarmış. Üç külahlı peri bacalarından birinde Aziz Simeon Stilit’e adanmış küçük bir kilise bulunuyor. En tepesinde yer alan bir keşiş hücresi var.

Zelve Paşabağlar Ören Yeri ziyaret saatleri 
  • Yaz dönemi (1 Nisan  31 Ekim) 08.00 - 19.00 
  • Kış dönemi  (31 Ekim 1 Nisan) 08.00 - 17.00 
  • Haftanın 7 günü ziyarete açık. 
  • Zelve Paşabağlar Ören Yeri giriş ücreti 20 TL. Müze Kart geçerli.

DAMSA VADİSİ
Ürgüp merkezine 20 km mesafede bulunan Damsa Köyü‘nde yer alan Taşkınpaşa Külliyesi, bir cami ve medrese ile iki türbeden oluşan Karamanlılar Dönemine ait kalıntılardan oluşuyor. Halen Ankara Etnoğrafya Müzesi’nde sergilenen cevizden kakma tekniğinde yapılmış mihrabı, bugüne kadar kalan tek ahşap örnek olması nedeniyle önemli bir yapı. Taşkınpaşa Camisinin hemen karşısında ise Hızır Reis’e ait Taşkınpaşa Türbesi yer alıyor.

1217’de Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat tarafından Aksaray, Ürgüp, Kayseri yolu üzerine yaptırılan Sarıhan Kervansarayı, Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri. Avanos’a 5 km, Ürgüp’e ise 6 km mesafede, Damsa Vadisinde yer alan yapı, doğu - batı bağlantısındaki Aksaray, Kayseri güzergâhında bulunuyor. Sarıhan’dan sonra Selçuklular han yaptırmadığından yapı sultan hanların en sonuncusu. Ürgüp’e 17 km mesafede yer alan Damsa Çayı üzerindeki sulama amaçlı Damsa Baraj Gölü, çam ağaçları ile çevrili olan Kapadokya bölgesinin önemli bir mesire yeri. Ayrıca, Mustafapaşa, Cemil, Taskinpaşa, Şahinefendi, Soğanlı güzergâhındaki gezi ve turlarda aranan bir soluklanma noktası konumunda.

GÜVERCİNLİK VADİSİ
Doğa yürüyüşü yapmayı sevenlerin en çok tercih ettikleri rotalardan birisi olan Güvercinlik Vadisi, Uçhisar ile Göreme arasında uzanıyor. Şarap üretiminin yaygın olduğu bölgede lezzetli üzümlerin yetiştirildiği bağlar, 9. yüzyıldan itibaren bu bölgede barınan kuşlardan elde edilen gübrelerle beslenmiş. Ayrıca eskiden civarda yaşayan Hristiyanlar vadiye adını veren yuvalardan topladıkları yumurtaları kullanarak, fresklerde kullanacakları alçıyı karmışlar. 15 metre yüksekliğinde bir şelalenin bulunduğu vadiye görkemli doğal zenginliği nedeniyle zaman ayırabilirsiniz.

AŞK VADİSİ
Diğer adı Bağlıdere olan Aşk Vadisi, Göreme sınırları içerisinde yer alıyor. Farklı boyuttaki ve renkteki yüzlerce peribacasının bulunduğu vadi özellikle gün batarken oluşan manzarası ile ziyaretçilerini büyülüyor. Örencik’den başlayıp, Göreme Avanos yoluna kadar uzanan 4.900 metre uzunluğundaki vadinin kimi zaman meyve bahçelerinin ve bağların arasından uzanan yolunda gezinti yaparken fotoğraf çekebileceğiniz pek çok güzelliğe denk gelebilirsiniz.

DEVRENT VADİSİ
Devrent Vadisi, Hayal Vadisi veya Perili Vadi olarak da adlandırılıyor. Avanos coğrafyasında yer alıyor. U şeklinde bir yapısı olan vadinin bir ucu Dervent iken diğer ucu da Kızılçukur’a çıkıyor. Ortada kalan bölüm ise Zelve ve Paşabağları olarak adlandırılıyor. Göreme’ye yalnızca 10 dakika mesafede yer alan vadideki peribacaları birçok hayvan ve insan şekline benzetilebilecek siluetler oluşturuyor. Meşhur deve figürünün belirdiği peribacasıyla da ünlü Kapadokya’nın bu görülmesi gereken bölgesinde, uzaktan elleri açık rahibeye benzeyen Meryemana peribacasını da görün.

ZEMİ VADİSİ
Zemi Vadisi, Ürgüp-Nevşehir Yolu üzerinde yer alıyor. Uçhisar’ın doğusunda kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadi Göreme Açık Hava Müze arasında bulunuyor. Vadi başlangıcı ile Göreme arasındaki 5600 metrelik vadi, doğa yürüyüşüne elverişli, önemli parkurlardan biri. Sarnıç Kilisesi, Saklı Kilise, Görkündere Kilisesi ve El Nazar Kilisesi de vadi içinde gezilmesi gereken yerler.

SUNSET POİNT
Sunset Point, Göreme gün batımını izlemek için Kapadokya’nın en özel bölgelerinden biri. Kapadokya, günbatımı saatlerinde kızıl bir görüntü alıyor. Günü güzel bir manzara ile bitirmek için buraya gidin.

ÇAVUŞİN KÖYÜ
Çavuşin Köyü, Kapadokya bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri. Göreme-Avanos yolu üzerinde, Göreme’den 6 kilometre mesafede yer alıyor. Önce kırılıp daha sonra yıkılan dev bir kaya üzerine ve eteklerine kurulu. Bölgedeki birçok kaya oyma yerleşimlerinden biri. Burayı diğerlerinden farklı kılansa 1950’lerde başlayan kaya evlerin boşaltılma çalışmalarından sonra, yeni kurulan köyün bugün eski Çavuşin ile birlikte iç içe geçmiş olması. Yani burası Zelve’den farklı olarak yaşayan bir müze halinde bırakılmış.

Hristiyan dervişlerinin ve topluluklarının yaşadığı bir bölge olan köyün en eski yapısı 5’inci yüzyıl tarihli Vaftizci Yahya Kilisesi. 12 kilisenin yer aldığı Kızılçukur ve Güllüdere Vadileri Avanos’a bağlı olan Çavuşin sınırından başlıyor. Güllüdere’nin yakınındaki Haçlı Kilise aynı zamanda Müslüman Arapların akınlarına karşı savunma amaçlı olarak da kullanılmış. Eski köye girince, büyük bir ceviz ağacının altında, güzel bir çay bahçesi, bahçenin önündeki yürüyüş patikası bulunuyor. Tipik bir Selçuklu Camisi örneği olan köyün eski camisini gördükten sonra, kendinizi yürüyüş patikasına bırakın, patika sizi eski köyün zirvesine çıkaracak. Kızılçukur Vadisinin şahane manzarasını gördükten sonra, tepenin diğer yamacından yeni köyün meydanına inin. Konaklama önerisi  Phocas Cave Hotel.

GÜRAY MÜZE
Güray Museum, Dünyanın ilk ve tek yeraltı seramik müzesi. Bölgenin binlerce yıllık zengin kültürel birikimini, dünyanın birçok yerinden gelen ziyaretçilere tanıtıyor. Geleneksel çömlekçilik ve seramik sanatının tarihi süreçteki gelişimini sergileyen müzeye gelen turistler seramik ve çömlek imalatının bütün aşamalarını görüp dilediklerinde kendileri de çömlek yapımını deneyimliyorlar. Kapadokya’nın en büyük imalat ve satış atölyesi olan yapı da bölge mimarisine uygun, iki katlı kaya oyma yeraltı şehri tarzında. 

Güray Müze ziyaret saatleri 09.00-19.00. Güray Müze giriş ücreti 10TL.

KIRKŞEHİTLER KİLİSESİ ve KURTDERESİ NEKROPOLÜ
Ürgüp’ün 20 km kadar güneyinde yer alan Şahinefendi Köyü’nde bulunan Kırkşehitler Kilisesi’nin freskleri Selçuklu egemenliği sırasında yapılmış. Fresklerde Sivaslı 40 din şehidinin resimleri yer alıyor. Ürgüp’ün güneydoğusunda bulunan Karlık Köyü yakınlarında yer alan Kurtderesi Nekropolü, Roma döneminden kalma kaya mezarlarına ev sahipliği yapıyor.

TEMENNİ TEPESİ
Temenni Tepesi, 1288’de Vecihi Paşa tarafından Kılıçaslan için yaptırılmış olan anıt mezarın bulunduğu yer. Burada Osmanlı döneminden kalma iki önemli mezar var. Tepenin ortasında bulunan kümbet ise daha önceleri Ürgüp Tahsinağa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmış. Tepeden Ürgüp’ün tamamın ve Erciyes’i görebiliyorsunuz. Konaklama tavsiyem Fresco Cave Suites. Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, Kapadokya’nın tarihi, kültürel ve mimari özelliklerini yansıtan, Türkiye ve dünyadan toplanmış 200’den fazla bebeğin sergilendiği bir müze Tematik bölümlere ayrılmış müzede el yapımı bebekler ve kostümleri sergileniyor.

 SİNASOS / MUSTAFAPAŞA KÖYÜ
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Kapadokya, benzersiz doğasıyla birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir yer. Yüzlerce yıldır hoşgörü felsefesinin güncel yaşama nüfuz ettiği bir kültürel bir coğrafya olmuş Kapadokya, farklı inançlardan insanların barış içinde yaşadıkları bir yer. Ürgüp‘e yalnızca 5 km uzaklıkta olan, Sinasos adıyla da bilinen Mustafapaşa Köyü, bunun en iyi canlı örneklerinden birisi. Yakın dönem Anadolu tarihinde önemli olaylara tanıklık etmiş Mustafapaşa Köyü, 1924’e kadar Türkler ile Ortodoks Rumların bir arada yaşadığı bir Orta Anadolu kasabasıydı. Kapadokya içinde görece en az bozulmuş yerlerden biri olan köy, değerli kültürel birikimini hâlâ koruyabilmiş özel bir yer.
1981’den bu yana turizm merkezi olarak ilan edilen kasabada Kültür Bakanlığı koruması altına alınmış, hemen her biri bir asırlık olan 93 ev, 30′ a yakın kilise ve şapel bulunuyor. Beş vadinin çeperlerine kurulu taş yapıların, muhteşem bir doku sergilediği bu yerleşimde 1924’te yaşanan mübadeleye kadar, 700 civarında taş konak bulunuyormuş. Ekonomisi, ticaretle uğraşan gayrimüslim tüccarlara dayanan Mustafapaşa, Yunan, Rum kaynaklarda anlatıldığına göre, Müslümanların çoğunlukla zengin Rumlara ev hizmetleri, rençberlik, hayvancılık gibi konularda hizmet verdiği biliniyor. Az sayıda kasaplık, kahvehane işletmecisi ve memurun da olduğu ve iki kesimin asırlarca barış içinde yaşamış.
Osmanlı döneminde Rum nüfusu Müslümanlardan fazlaymış. 1924 yılı öncesinde ilginç bir sosyal yapıya sahip olan Mustafapaşa, Osmanlı yönetiminde %80’inin Rum, %20’sinin ise Müslüman olduğu 5000 nüfuslu bir kasabaymış. Kaynaklara göre, Mustafapaşalılar, güz hasadının ardından evlerinden ayrılıp, iki ila beş yıl İstanbul’a çalışmaya giderler; düğün ve cenaze gibi önemli olaylar dışında, emeklilik zamanına kadar kesin dönüş yapmazlarmış.
Keten tohumu, susam yağı ticareti ve İronik bir biçimde, İstanbul’daki havyar üretimi, İstanbul’a gelene kadar denizi tanımayan Mustafapaşalılar’ın tekelinde olmuş hep. Ondokuzuncu yüzyılda kazançlarını artıran Sinasoslular, memleketlerini unutmamışlar, gurbette kazandıkları paralarla, köylerinde kargir ve kayaya oyma kiliseler, büyük konaklar yaptırmışlar. 13. yüzyılda Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Sinasoslu bir aziz kadınla, toplumca da onaylanan bir aşk yaşadığı kaynaklara geçmiş. 1923’teki Lozan Antlaşması ile 1924’de Türkler ve Rumların gözyaşları içinde sarılarak ayrıldıkları halen anlatılıyor.
1924’ten sonra 1800’lerin başında köye su getiren Mustafa Paşa’nın ismi, köy ihtiyar heyetinin kararıyla kasabaya verilmiş. Bu tarihten sonra ise kasabanın demografik yapısı tümüyle değişerek Rumların yerine ise Yunanistan’ın Kastoria şehrine bağlı Jerveni Köyü‘nden gelen muhacirlerin yerleştirildiği bir karma yapıya bürünmüş. Rumlar’ın terk ettiği evler önce yerli halk tarafından paylaşılmış, ardından yeni gelenler yerleşmiş. Belediyenin kurulduğu 1966’ya kadar muhtarlarla yönetilen Mustafapaşa’da, cehalet ve fakirlik, önemli tahribatların yaşanmasına neden olmuş. Taşları satılan, doğramaları yakılan Mustafapaşa’daki evlerin yanı sıra bir hamam, bir kilise ve bir okul yapısı, bizzat dönemin muhtarlarının gözetiminde sökülerek satılmak üzere yıkılmış. Ortahisar ve Uçhisar’daki birçok yeni yapının, Mustafapaşa’dan sökülen taşlarla yapıldığı söyleniyor.
Her ne kadar bir zamanların zenginliğinden geriye, Anadolu’nun o bilinen yoksulluğu kalsa da Mustafapaşa’nın en çok etkileyen tarafı köy dokusunun hala kısmen muhafaza edilmiş olması ve kayalara yaslanmış evlerin hala ayakta kalabilmesi oldu. Eğitim ve sanata büyük önem veren Sinasos’un Rum halkının eserlerine bugün halen terk edilen evlerin duvarlarında rastlanıyor. Rumlar köyde, 2 cemaat kilisesi, 30 civarında şapel ve köy çevresinde yine aynı sayıda kaya-oyma ibadet yeri inşa etmişler.
Konaklar dahil buradaki yapıların çoğu, Ürgüp Loncasına bağlı taş ustaları tarafından yapılmış. Doğal olarak estetiğine hayran kalmamak mümkün değil. Alçak dış kapılardan girilen avlular, daracık sokaklar üzerinde yokuşlarda yan yana dizilmiş kutular gibi duran evlerde bugün yöre halkı yaşıyor. Konakların ve eski binaların hemen hepsi restore edilmiş ve bölgenin siluetini bozan inşaatlara izin verilmiyor. Özellikle 2003’te popüler televizyon dizisi olan Asmalı Konak’ın burada çekilmiş olmasıyla da halen ziyaretçi alıyor. Restore edilen Asmalı Konak, Old Greek House olarak otel ve restoran olarak hizmet veriyor.
Mustafapaşa gezilecek yerlerden Aziz Konstantin Kilisesi
Cemaat kiliselerinden Aziz Konstantinos, Eleni Kilisesi bugün de köy meydanının en önemli yapısı. 1840 tarihli, Başmelekler Mikael ve Gabriel’e ithaf edilen Taxiarhes yani Başmelekler Kilisesi ise 20. yüzyılda yıkılmış. Günümüzde Mustafapaşa ve yakın çevresinde 10 civarında kilise saptanabilmiş. Geçmişte köyün merkezinde 30, yakın çevresinde 30 olmak üzere 60’ı aşkın kilise bulunduğunu kaynaklarda geçiyor.

Aziz Nikolaos Manastırı bir kısmı kayalara oyulmuş bir bölümü kesme taştan büyük bir yapı. 19. yüzyılda kasabanın Müslüman ve Hıristiyan halkı için kutsal kabul edilen ve saygı gören yapı, alt seviyede birbirine bitişik dört ayrı mekândan oluşan bir yapı topluluğu. Duvarlarında anıtsal resimlerin yer aldığı manastırda, işlevleri tam olarak saptanamayan iki ayrı seviyede iç içe, üst üste oyulmuş mekânlar bulunuyor.

Kasabadaki en ünlü Osmanlı eseri olan ve 1900 yılında yapılan Mehmet Şakirpaşa Medresesi Mustafapaşa meydanında yer alıyor. Asimetrik U planlı bir yapı olan medresenin giriş kapısı taç kapı şeklinde yapılmış. Bitki ve geometrik süslemelere sahip yapının, yuvarlak kemer üzerinde yedi satırlık mermer kitabesi bulunuyor. Taç kapıdan üstü açık avluya giriliyor ve avlu cephelerinde öğrenci odalarının önünde sekiz kenarlı sütunların desteklediği kemerli revak yer alıyor. Medresenin hemen karşısında yer alan Cami-i Kebir burada yapılmış en eski cami, Sipahi Cami ve Şeyh Ali Cami Osmanlı döneminde yapılmış diğer camiler olarak gezilebilir. Mimari açıdan Kapadokya bölgesindeki en önemli anıt örneği olan ve 1982’de onarılan yapı, bugün yeni ekleriyle birlikte kültürel, ticari bir merkez olarak kullanılıyor. Kasaba da bulunan dört camiden en eskisi 1601’de yapılan Merkez Cami. Tüm bu yapılar, bir zamanlar bölgede çok dinli ve çok kültürlü bir toplum düzeninin yıllarca barış içinde bir arada yaşayabildiğini gösteriyor.
Yaklaşık 100 metre uzunluğu olan bir alandaki Saklı Vadi diğer adıyla Baltanın Yeri olarak da bilinen konser ve piknik alanı olarak düzenlenen ve bu bölgede oldukça ünlü bir yer. Sahibi Mehmet Balta’nın Gibos Vadisi’nin bir bölümünü yıllarca uğraşarak adeta cennete dönüştürmesiyle burası pek çok konser ve etkinliğe ev sahipliği yapmanın yanında birçok sanatçıyı da ağırlamış. Kasaba meydanından güney batı yönünde yürüyerek ulaşılabilen Saklı Vadide ayrıca kayalara oyulmuş Aziz Grigorios Kilisesi’ni de mutlaka görün.
1865’te iki mahalleyi birleştirmek için varlıklı bir kişi tarafından yaptırılan Maraşoğlu Köprüsü’nün hemen yanında bir de yer altı şehri bulunuyor. Ayrıca kasabaya yaklaşık 5 km uzaklıktaki eski bir yerleşim alanı olan Golgoli Tepesindeki kilise ve çevresindeki kayalara oyulmuş odalar ve ilginç kaya oluşumları da görülmeye değer. Mustafapaşa Belediyesi, 2000 yılından beri köyün Yunanistan’a göç etmiş Rum hemşerileri ile iletişim halinde, Sinasosluların torunları, Belediye’nin davetiyle her yıl köyü gezmeye geliyorlar.

GOMEDA VADİSİ
Ürgüp, Mustafapaşa yolunda Üzengi Vadisi yakınlarında yer alan Gomeda Vadisi, kasabanın batısına düşüyor. Jeomorfolojik açıdan Ihlara Vadisi’ne benzeyen vadi, içinden küçük bir dere ile yamaçlarındaki kilise, manastır ve güvercinliklerden oluşuyor. Bitki örtüsü, ortasından akan küçük deresi ve kayalara oyulmuş Aziz Basil Kilisesi, Aziz Nicola Manastırı ile vadideki diğer kiliseler gezilebiliyor.

KAPADOKYA SANAT ve TARİH MÜZESİ
150 yıllık tarihi bir konağın restore edilmesiyle oluşturulan Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, Türkiye’nin ilk özel bebek müzesi olma özelliği taşıyor. Yapıldığı dönemden kalan duvar resimleri ve ilginç mimariye sahip bir konakta sergilenen temalı bebeklerin tamamı el yapımı. Kültür Bakanlığına bağlı Özel Müze statüsünde bulunan müzede Türk tarihine ait destan ve efsanelerden Cumhuriyet dönemine kadar olan geçmişin canlandırıldığı kompozisyonlar yer alıyor.
  • Mustafapaşa konaklama tavsiye: Jerveni Butik Otel ve ArnoValley Hotel. Ürgüp’te kalacaksanız Fresco Konakları.
  • Buraya kadar gelmişken, mutlaka bir aile işletmesi olan Hanımeli Restoran’a da gidin. Ekmekleri, salataları ve mezeleri harika. Annesinin yemeklerini özleyenler ev yemeklerini deneyebilir. Gelmişken testi kebabını bir de burada tadın.
  • Üstün işçilik ve emekle her detayı düşünülerek usta ellerce ortaya çıkarılmış mimari zenginlikleri görmeye Kapadokya Mustafapaşa‘ya gidin.
  • Ekolojik mimarinin en iyi örnekleri arasında dolaşın. 
  • Mustafapaşa’nın yarısını oluşturan muhacirlerin hikâyelerine kulak verin.

İBRAHİM PAŞA
Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın doğum yeri olan Muşkara, bizatihi kendi yaptığı imar planı ile bugünkü Nevşehir’in temellerini atan Osmanlı paşası. Köprüler, hanlar, hamamlar, medreseler ve camiler inşa edilen köydeki en önemli yapı ise Damat İbrahim Paşa Külliyesi. İbrahim Paşa tarafından 1726 1727 yılları arasında Nevşehir’de yaptırılan Damat İbrahim Paşa Külliyesi, cami, medrese, kitaplık, sıbyan mektebi, imaret ve hamamdan oluşan bir yapı topluluğu. Kurşunlu Cami ise yüksek ve kalın bir duvar ile çevrili bir avlu içinde yer alan ve İbrahim Paşa Camisi adı ile bilinen bir yapı. Günümüzde de kullanılan batı kapısı iç içe iki kemerli olan cami ve külliye, lale devri mimari özelliklerine sahip. Konaklama tavsiyem El Puente Cave Hotel.

ALIŞVERİŞ
Dünya üzerinde bulunan en göz doldurucu güzelliklerden biri olan Kapadokya’yı sadece ziyaret etmenin yeterli olmadığını siz de biliyorsunuz. Onca güzelliği gözlerinizle hafızanıza hapsetmenizden daha garanti bir yöntem varsa o da Kapadokya hediyelik eşya seçimi yapmak olacak. Hem anılarınızı ölümsüzleştirmek hem de bölgenin meşhur ürünlerini denemek için harika bir fırsat yakalamışken hediyelik eşya almadan dönmeyin derim.
 Avanos’a gittiğinizde Güray Müze’ye uğramadan geçmeyin. Üç kuşaktır seramikçilik yapan ailenin oğlu Mehmet Bey’in koleksiyonerlik merakı üç bin yıllık tarihi eserlerden; günümüz seramik ve çini sanatçılarının eserlerine doğru yolculuk yapacağınız muhteşem bir yeraltı müzesine dönüşmüş. Müzede gezip, mağazasında bütçenize göre ünlü seramik ve çini sanatçılarının ya da müzenin kendi atölyesinde yapılmış el işçiliğine dayalı sanat eserlerini alabilirsiniz. 

Göreme Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu yerde de müzenin mağazasından çeşitli hediyelik eşyalar bulabilirsiniz, bunlardan en ilgi çekici olanı çocukların kendi t-shirtlerini boyayabileceği tasarımlardı. Biraz fiyatlı ama bütçeniz uygunsa çocukları sevindirmek için harika bir hediyelik. Yine müzede Bölgenin tarihini detaylı bir şekilde şahane fotoğraflar eşliğinde anlatan kitaplar da mevcut. Onlar da kültür turizmi meraklıları için şahane bir hatıra olabilir.

HALI KİLİM
Kapadokya hediyelik eşya denildiğinde ilk olarak akla gelmesi gerekenler halı ve kilim çeşitleri. Çünkü Yörük motifleri ile bölgeye has yapılan halı ve kilimler oldukça emek verilen ve değerli ürünler arasında. Halı ve kilim örneklerinin bulabileceğiniz birçok yer varken eğer yine de bir yardım istiyorsanız Bazaar 54 size bu konuda yardımcı olacaktır. Yerli ve yabancı turistlere Osmanlı tarihinden dünya tarihine kadar örnekleme halılar sunan birçok hediyelik eşya dükkânı ile istediğinizi almadan dönmeniz mümkün değil. Halı ve kilim modellerini sadece evinizde kullanmak için değil aynı zamanda bir süs eşyası ve hediyelik eşya olarak da satın alabilirsiniz. Çünkü görsel anlamda bir doyum sağlayan ve el emeği olduğu için de oldukça değerli olan bu ürünler kaçırılmayacak güzellikteler.

ÇANAK ÇÖMLEK
Hititlerden beri hiç durmaksızın çömleğin yapıldığı tek yer Avanos iken, Kapadokya’dan ayrılmadan önce çanak çömlek almadan gitmek biraz ayıp olur. Hititlere kadar dayanan köklü bir gelenek haline gelen çanak çömlek yapışını bile izleyip öğrenebileceğiniz bir yer olan Kapadokya, zil zenginidir. Özellikle de Kızılırmak sayesinde Avanos etrafına toplanan killeri keşfeden yerli insanlar kili çamur haline getirmeyi başardıklarından beri bu gelenek hala sürüyor. Yapım aşaması kolay görünse de bir hayli ustalık gerektiren bu işlem ustaları tarafından yapıldığında günde 150 - 200 adet çömlek yapılabiliyor. Buraya uğradığınızda hem hediyelik olarak hem de sevdiklerinize alabileceğiniz sınırsız sayıda çömlek var. Ayrıca her ağustos ayında Sanat ve Turizm Festivali düzenlenen Avanos’ta çömlek atölyelerinde tezgâh başına geçip izlemek de size oldukça keyif verecektir.

KABAK ÇEKİRDEĞİ
Eğer siz de kabak çekirdeği düşkünü iseniz Ürgüp çarşısı içerisinde sütte çifte kavrulmuş kabak çekirdeği almaktan geri kalmayın. Hem iri taneli hem etli hem de kabuğu bile lezzetli olan kabak çekirdeğinin fiyatı da bütçenize hiç zarar vermeyecek durumda. Kabak çekirdeği ile meşhur olan Ürgüp çarşısından temin edebileceğiniz kabak çekirdeği size güzel bir mola verecektir.

ŞARAP
Kabak çekirdeğini aldıktan sonra eğer kuru kuru gitmiyor, yanında bir de içecek bir şeyler olsaydı diyorsanız düşüneceğiniz tek şey "şarap" olmalı. Çünkü özellikle de beyaz şaraplar Kapadokya bölgesinde gerçekten güzel yapılıyor. En büyük şarap fabrikalarından birinin merkezi Kapadokya’da. Kocabağ Şarapları ve Turasan Şarap Evi şaraplarını tavsiye ediyoruz. Bölgenin kalkınması için en çok tercih edilen sektörlerden biri bağcılık ve şarapçılık. ‘’Yıllanmış şarap nerede bulunur? ‘’ sorusuna da yine en iyi cevaplardan biridir Kapadokya. Hatta eğer fazla sayıda ürün alacaksanız ürünlerin sizlere kargo edilme ihtimalini de düşünüp işinizi kolaylaştırabilirsiniz.

ONYX TAŞI
Mermerden farklı olan ve kalsedon türü olarak bulunan taşın adıdır onyx. Dışardan mermer gibi görünse de yarı saydam bir şekilde bulunur ve ışığı geçirir. Mermer ise geçirgen değildir ve yeryüzüne yakın katmanlardan çıkarılır. Onyx taşı ise yeryüzünün çok daha derin katmanlarından bulunduğundan oldukça değerli bir taştır. Değeri yüksek olsa da renklerine göre yine değer ve fiyat değişikliği de gösterir. İçlerinde en değersiz olanı ise Siyah renkte olanıdır. Kapadokya süs eşyaları ve Kapadokya hediyelik eşyalar denildiğinde ilk akla gelen Oniks taşlarıdır. Çünkü güzel yerlerin ardından güzel ve değerli hediyeler bırakmak için oldukça iyi bir seçimdir oniks taşları. Hacıbektaş çevresinde oldukça fazla bulunur. Sarı, pembe, beyaz ve kırmızı renklerde de bulunan taşın bir diğer ismi ise damarlı taştır. Üzerine çeşitli motifler işlenebilir ve şekillendirilebilir olan bu taş süs eşyalarının yapımında kullanılır. Takı olarak da kullanabileceğiniz bu taşları Kapadokya’da bulmuşken kaçırmadan alın derim.

TANDIR HALKASI
Daha önce belki de ismini duymadığınız bir yiyecekle karşı karşıyasınız. Ancak tadı son derece lezzetli olan bu halkayı hemen hemen her yerde bulamazsınız. Bu yüzden gördüğünüz anda kaçırmayıp bir tadın derim. Halka şeklinde olan ve tandırın iç duvarlarına yapıştırılarak pişirilen bu lezzet biraz zahmetli olduğu için her yerde yapılmıyor. 

KAPADOKYA HEDİYELİK EŞYA 
Kapadokya’da birçok süs eşyası satılıyor ve hediye alma konusunda hiç bir sıkıntı yaşamadan el emeği göz nuru birçok ürün satın alabilirsiniz. Küçük peri bacaları heykelleri, bibloları alabilir ve gördüğünüz o doğal güzelliklerin anısını bir ömür saklayabilirsiniz. Bölgede Soğanlı köyü kadınlarının yapmış olduğu yöresel kıyafetli bebekleri de yine hediyelik süs eşyalar kategorisi içinde alabilirsiniz. Kapadokya bebekleri, minyatür peri bacaları, taş oyma kapı süsleri, ibrikli leğen setleri, güvercin sulukları, camdan yapılmış abajurlar, denizci fenerleri, akik lapis, tespihler, kehribardan yapılmış takılar, deve çanları Taş baskı kalıplar, havlular, biblolar ile Kapadokya’da çok sayıda süs eşyası sizleri bekliyor. Kapadokya’ya geldiğinizde neyi nereden almanızı bilmeseniz bile kolaylıkla bulabileceğinizden eminim. Ancak yine de zaman kaybı yaratmamak ve fikir sahibi olmak istiyorsanız işte size birkaç hediyelik eşya dükkânları örneği!
    • Sultan Halı
    • Kervan Carpet&Kilim
    • Tribal Collections Yörük Halıları ve Tekstil
    • Cappadocia Dowry Carpet
    • Sultans Ceramic
    • Art by Emre
    • Güray Seramik
    • Hakan Kilim
    • Kapadokya Onyx Taş Mağazası
    • Hattusa Handmade Ceramics
    • Venessa Seramik
    • Alaturka Carpet
    • Rose Carpet Shop
    • Naile Sanat Evi
    • Gallery Cappadocia
    • Sentez Avanos Halı
    • Ömürlü Ceramic
    • Özler Mermer Merkezi
    • Bazaar 54
    • Efendi Şarapevi
    • Turkuaz Halı ve Çanta
    • La Maison du Kilim
    • Otantik Bazaar
    • Ebru Sanat Evi
    • Kapadokya Seramik
    • Galeri Yoruk
    • Orient Bazaar
    • Silk Road

YEMEK ve İÇECEK KONUSU

Benim gibi damak tadına ve özellikle de yöresel lezzetlere düşkün insanlar için bölgenin kendine has bir yemeğinin olmaması üzücüydü. Testi kebabı yörenin yemeği gibi sunulsa da aslında Tokat Yöresine özgü bir yemek. Onun dışında mantı, etli ekmek, kuru fasulye gibi Orta Anadolu yemekleri ya da kebap çeşitleri gibi Güney Anadolu yemekleri yiyebilirsiniz. 
Kapadokya’ya özgü lezzetler İç Anadolu mutfağının geleneksel özelliklerine göre hazırlanır. Yani yöresel lezzet açısından coğrafi konum da son derece yönlendirici bir etken olmuş. Tarımsal ürünlerin de çeşit açısından fazla olmaması sofralara yansımış ve bakliyatlar ile hazırlanan yemekler ön plana çıkmayı başarmıştır. Meşhur Kapadokya yemekleri arasında bakliyat ve tahıl ürünlerinin kırmızı et ile karıştırılarak hazırlanan yemekler yer alır. Özellikle hazırlanması zor ve pişirilmesi uzun olan testi kebabı ve çömlek fasulyesi, bölgenin en meşhur yemekleri olarak bilinir.
Tüm bunların yanı sıra bölgede son derece gelişmiş bir içecek üreticiliği vardır. Yeni tatlar denemek ve yemeğinizin yanında tadı damağınızda kalacak içecekler tüketmek istiyorsanız Kapadokya sizin için ideal bir adres olacaktır. Bölgedeki yer altı mahzenlerinde uzun yıllardır üretilen ve saklanan şaraplar oraya gidildiğinde mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında yer almaktadır. Şarap üretimi bölgeye ekonomik açıdan ciddi katkı sağlamaktadır ve bu sektörün en önemli merkezlerinden bir tanesi de Avanos olarak bilinmektedir. Yemeklere gelirsek,

ÇÖMLEK FASULYESİ
Kuru fasulye ocakta haşlanır ve doğranmış etler ile birlikte çömleğin içine yerleştirilir. Üzerine bir miktar su dökülür ve önce kısa bir süre boyunca közde pişirilir. Sonrasında üzerine salça ve soğan ilave edilerek tekrar pişirilir.

TESTİ KEBABI
Doğranmış kuş başı etler domates, sarımsak, kara biber ve sivri biber ile harmanlanarak testinin içine yerleştirilir. Bu karışımın üzerine tereyağı dökülür ve sonra testini ağzı hamur ile kapatılır. Sonrasında testi ateşin üzerinde 2 saat boyunca bekletilir ve en sonunda kırılarak içindeki leziz yemek yenilir. Daha önce de bahsettiğimiz üzere testi kebabı bölgenin en meşhur yemekleri arasında yer alır ve dünya çapında bir üne sahiptir.

NOHUTLU YAHNİ
Koyun eti soğan ile birlikte kavrulur. Önceden hazırlanan dana eti, soğan, tereyağı, zeytinyağı, tuz, karabiber, pul biber ve kimyon nohut ile birlikte çömleğe yerleştirilir. Sonrasında et suyu ve suyu ile birlikte biber salçası ve domates salçası ilave edilir. Son olarak bütün bu karışım tandırda pişmeye bırakılır.

KAYISI DOLMASI
Pek çok Kapadokya yemeği gibi çömlekte yapılan kayısı dolmasında tatlı kayısı ve parça etler kullanılır. Pişirdikten sonra hemen servis edilen bu yemek en zor Kapadokya yemekleri arasında yer alır.

DÜĞÜ ÇORBASI
Bu çorba düğü adı verilen ince bulgur ile yapılır. Salça ve tereyağı kavrulduktan sonra üzerine su ilave edilir ve son olarak içine düğü atılıp pişirilmeye bırakılır.

SÜTLÜ ÇORBA
Kaynatılan bulgura süt ilave edilerek hazırlanan bu çorba, en fazla tüketilen Kapadokya yemekleri arasındadır ve turistlerin de ilgisini çekerek beğenisini kazanmıştır.

AYVA DOLMASI
Ayvaların içi oyulduktan sonra kıyma ve düğü karışımıyla doldurulur. Bu lezzetli dolma Kapadokya’nın geleneksel tatları arasındadır.

GENDİME
Salça, soğan ve tereyağı kavrulduktan sonra içine yarma eklenir. Bu esnada kurutulmuş kemik çömleğin altına koyulur. Sonrasında üstüne kavrulmuş yarma ve su eklenir. Bu yemek de tandırda pişen yemekler arasındadır.

DOLAZ
Yumurta ve un su ya da süt ile karıştırılarak yağda kavrulur. Servis edilirken de üzerine bal ya da şeker kestirmesi dökülür.

DIVIL
Geleneksel Kapadokya yemeklerinden bir tanesi olan dıvıl, haşlanmış patatesin bulgur ile yoğrularak küçük köfteler haline getirilmesi ile hazırlanır. Bu köfteler yağda kızartılarak servise hazır hale getirilir.

AĞPAKLA
Kapadokya bölgesinde kuru fasulyeye ağpakla denilir. Beyaz fasulye, kemikli et ve yağ karışımı bir çömleğe yerleştirilir. Bu çömlek yufka ekmeğinin piştiği tandıra gömülür ve burada 3 ila 4 saat boyunca pişmeye bırakılır.

SOĞANLAMA
Soğanlar tava ya da yayvan bir tencerede yağ ile kavrulur. Bu sırada üzerine yeşil biber ve domates ilave edilir ve biraz daha kavrulur. Karışıma sıcak su ve tuz ilave edilerek soğanlar yumuşayana kadar pişirilir. Son olarak üzerine yumurta kırılır ve yumurta dağıtılmadan bir süre daha pişirilir.

NEVŞEHİR TAVASI
Acı sivri biberler doğranır ve tavanın altına dizilir. Üzerine kuşbaşı etler, onun da üzerine doğranmış domates ve sarımsak ilave edilir. En üste ise ince doğranmış bir kuyruk yağı ve tuz ilave ederek odun ateşinde pişirilir. Bu yemeğin pişme süresi 1 ila 1,5 saattir.

SIZGIT
Dana eti, koyun eti ve kuyruk yağı ya da böbrek yağı karışımı ile hazırlanan sızgıtı hazırlarken et ve yağ ayrı şekilde kavrulur ve sonrasında karıştırılır. Sızgıt, bölgenin sevilen lezzetleri arasında yer alır.

ŞARAP
Kapadokya ziyaretinizde tatmanız gerekenlerin başında şüphesiz ki şarap gelir. Kapadokya’ya özel mahzenlerde saklanan yıllanmış şaraplar ile bölgenin tarihi atmosferini içinize çekerek unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz. Üstelik pek çok şarap türünü de bölgede aynı anda denemeniz mümkün.

NEREDE NE YENİR

Kapadokya yemekleri hakkında sizlere 6 farklı bölgeden bahsedeceğim. ( Uçhisar, Ürgüp, Göreme, Mustafapaşa, Avanos, Ortahisar )

Bu bölgelerin hepsi, hemen hemen yan yana sayılır ve aracınız varsa, çok kolay bir şekilde bölgelerdeki restoranlara kolayca erişebilirsiniz.
UÇHİSAR

Le Mouton Rouge Restaurant (Uçhisar)
Kapadokya yemekleri konusunda, bir diğer meşhur yemek ise saç tava olacaktır. Özellikle Uçhisar’da buluna Le Mouton Rouge restoranın ambiyansı efsaneydi. Mezeler 20 lira ana yemekler 25 - 30 TL civarındaydı. Aslında sadece yemekleri değil, içerinin güzelliği için gidilebilir. İşletmenin verandasındaki harika sandalyeler ve masalar, özellikle ilkbahar mevsiminde gidenlerin keyif yapacağı bir yer.

Seki Restaurant (Uçhisar)
Argos in Cappadocia gibi ödüllü bir otelin ödüllü lezzeti Seki, Kapadokya’nın en seçkin restaurantlarından. Otel Uçhisar’da yamaçlarda kurulmuş taş binalardan oluşuyor. Bu taş evlerden birinde bulunan Seki Restaurant’ta ise manzara yemek yerken boğazdan sonra görebileceğiniz en güzel yerlere, Güvercinlik Vadisi’ne ve peribacalarına açılıyor. Zaten adı da ‘yamaçlardaki teraslar’ anlamına geliyor. Tüm otların, sebzelerin kendi organik bahçelerinden toplandığı Seki Restaurant’ta en ön plana çıkan lezzet, çömlekte 44 saatte pişirilen peynirli ve konfi şeftalili kuzu kol. Bir yemeğin 44 saatte pişerek kendine kattığı lezzeti denemeniz için biz de öneriyoruz. Bir diğer spesiyali ise yumuşacık, ağızda dağılan kuzu incik. Ortaya gelen peynir tabakalarındaki keçi peyniri, sepet peyniri gibi yöresel peynirler için de ‘bravo’ diyeceksiniz. Peynir denilince yanına yakışan bölge şaraplarını da tatmayı unutmayın. Argos in Cappadocia’nın mağara içinde Türkiye’nin en iyi şaraplarını barındıran 70.000 şişelik bir mahzeni de var. Kalecik Karası, Şiraz ve Misket üzümlerinden yapılan kendi şaraplarını deneyebilirsiniz. Servisi hızlı, çalışanları güler yüzlü ve tekrar hatırlatalım bu restaurant ödüllü!

Adres: Tekelli Mahallesi, Argos In Cappadocia Hotel
Telefon: (384) 219 31 30

Elai Restaurant (Uçhisar)
Elai Restaurant , Kapadokya’nın ilk gurme restoranı ve Türk, Fransız, Orta Doğu mutfağından yeni lezzetler sentezlemiş favori bir mekan. Eski bir köy kahvesi olan mekan restore edilerek kaya mekan, salon ve teras olarak üç bölüme ayrılmış. Şöminesi yanan tavanı yüksek salonda yemek yediğinizde Erciyes, Kızı Vadi ve Güvercinlik Vadisi’nin eşsiz manzarasını izleyebiliyorsunuz. Kaya mekan ise tüflerden oyulmuş, yanan şömine ve özel aydınlatmasıyla otantik bir ortam yaratan 14 kişilik bir mabet gibi. Teras bölümünde bahar ve yaz aylarında akşam yemeği yerken günbatımının bütün renklerine bürünebiliyorsunuz. Elai’nin sunduğu farklı lezzetler arasında en favorileri ise patlıcan beğendili şaşlık kebabı, portakallı ördek, dil balığı buğulama, iç pilavlı kuzu tandır, zeytin ezmeli levrek, Lübnan kibbesi ve el kesmesi makarnalar. Tatlı olarak kabak tatlısı da önerilenlerden…

Adres: Tekelli Mahallesi Göreme Cad. No : 61
Telefon: (0384) 219 31 81

ÜRGÜP

İç Anadolu’nun geleneksel yemek kültürünün etkisinde yer alan Ürgüp’te yöresel yemekler ağırlıklı olarak tahıl, bakliyat ve et ürünlerinden oluşuyor. Çömlekte pişirilen kuru fasulye, arapaşı, kuzunun tandıra asılıp çevrilmesiyle yapılan çebiç, Kayseri ile özdeşleşen el açması mantı, nohutlu yahni, un helvasına benzeyen aside ve peşmani Ürgüp’ün yöresel lezzetlerinden.
Malum bölgenin meşhur bir yemeği var. Testi kebabı. Toprak çanaklar içerisinde yapılan bu meşhur kebap, bir testinin içerisinde olduğu için, kapağının kırılması ile karşınıza süpriz yaparcasına çıkar. Yumuşacıktır. Enfestir. Lakin biraz pahalıdır. Genellikle kişi başı 50, 60 TL civarındadır. Ürgüp ve Kapadokya bölgesinin en ünlü yemeği ise kuşkusuz testi kebabı. Orijinali Yozgat ve çevresine ait olan testi kebabı sunumu ve servis ediliş yöntemi ile Ürgüp ve Kapadokya’yı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin mutlaka tadına baktıkları bir lezzet. Çömlekçilik sanatına ev sahipliği yapan Kapadokya’da kuzu eti, soğan, domates, sarımsak gibi malzemelerle hazırlanan testi kebabının içerisinde patlıcan, mantar, patates gibi sebzeler bulunuyor. Tüm malzemelerin testi içerisinde odun ateşinde hazırlandığı testi kebabı, masada testi kırılarak servis ediliyor. 

Şüküroğulları Restaurant (Ürgüp)
Bölgenin en büyük alkolsüz restoranların birisi Şüküroğulları restorandır. Bölgeye has envai çeşit lezzetli yemekleri, ki bunlar testi kebabı, kiremetti çoban kavurma, çömlek fasulyesi ve sütlaç burada yiyebilirsiniz. Bu saydığım tüm yemekler de oldukça lezzetlidir ve genelde kişi başı ödeyceğiniz ücret 20 - 30 TL civarındadır.

Muti Restaurant (Ürgüp)
Uçhisar’ın birinci sınıf restoranlarından ve seçkin sunumlarından sonra sıra geldi Ürgüp’te ne yenir, nerede yenir önerilerimize. 250 yıllık bir kervansarayın içinde bulunan Muti Restaurant, oldukça sade fakat Kapadokya mimarisinden en güzel nasiplenmiş Ürgüp mekanlarından biri. Hem menüsüyle hem atmosferiyle Kapadokya’da olduğunuzu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Menüsü Osmanlı ve Türk mutfağının kombinasyonundan oluşuyor. Her yemeğinde farklı bir dokunuş hissedeceğiniz Muti’de ana yemeklerde genellikle kırmızı et kullanılıyor. Un yerine tarhana kullanılan peynirli mantısı, karanfil eşliğinde pişmiş dana yanağı, erik soslu kurutulmuş patlıcanı, zeytinyağlı hamsi katılmış lahana dolması, incirli yerelması ve lavantalı pudingi tamamen deneysel ve başkalarıyla karşılaştırılmayacak türden.

Adres: Cumhuriyet Meydanı No:26
Telefon: (384) 341 58 08

Ziggy Cafe - Restaurant (Ürgüp)
Zeytinyağlılar konusunda bir hayli iddialı olan Ziggy Cafe Restaurant, Turasan Şarap Fabrikası ve meşhur Asmalı Konak’a yok yakın bir konumda. Dizi seti olarak kullanılmış bu konağı gezdikten sonra acıktıysanız ve acaba Ürgüp’te ne yenir diyorsanız birkaç dakikada kendinizi Ziggy’de bulabiliyorsunuz. Mekanın yöre mimarisinden esinlenmiş otantik dekoru kadar özellikle mezelerine bayılacaksınız. Pastırmalı börek, zeytinyağlı ekmek salatası, fava, köpoğlu, hiç yemediyseniz zeytinyağlı yerelmas. Ziggy’de patatesle yapılmış mezeler bile sıradan değil, sıcak ve çok keyif alacağınız bir mekan olmasından dolayı tavsiyemiz.

Adres: Yunak Mah. Tevfik Fikret Caddesi No. 24
Telefon: (384) 341 7107

Zeytin Cafe ve Ev Yemekleri (Ürgüp)
Kapadokya’da Ürgüp gezginiyseniz Ürgüp’te ne yenir, nerede yenir alternatiflerinden biri de Zeytin Cafe ve bir de burada tadın diyeceğimiz testi kebabı. Ürgüp ana cadde üzerinde bulmakta zorlanmayacağınız bilindik bir mekan Zeytin Cafe. Küçük olmasına rağmen masalarındaki özeni görünce kendinizi bir aile sofrasında, yediklerinizi de anne elinden çıkmış gibi hissedeceksiniz. Et yemekleri ile kendilerine güvendikleri testi kebabı ve küçücük mantısını deneyin. Mekanın sadeliği kadar fiyatlarının da abartısız olduğunu belirtelim.

Adres: İmran Mah. Kayseri Cad. No:31 Atatürk Bulvarı İş Bankası yanı
Telefon: (384) 341 73 99

Kardeşler Lokantası (Ürgüp)
Testi kebabı ve tandırda et yemek isteyenlere fakat bütçesini de uygun tutanlara salaş gibi görünen ama layığıyla karın doyuran Kardeşler Lokantası’na uğramalarını tavsiye ediyoruz. Duvarlarında dünyanın birçok yerinden Kapadokya’ya gelmiş turistlerin peçetelere yazdığı hatıra yazılarını görecek, tandır ağırlıklı menüsünden özellikle testi kebabını, kuru fasulyesini, köftesini oldukça başarılı bulacaksınız.

Adres: Hayri Ürgüplü Caddesi No: 5
Telefon : (384) 341 23 76

GÖREME

Göreme’de yemek yenecek restoranlar kadar, yemek yerken göreceğiniz manzara da önemlidir. Bu konuda size önereceğim en güzel restoranlara bakalım.

Nostalji Restaurant (Göreme)
Ücretsiz olarak bazı başlangıçlar geliyor. Bununla beraber ;Ücretli başlangıç menüsü de harika. Kabak çiçeği dolması (Kabaklar, sabah gün doğumundan önce toplanıyor. Çünkü o vakitlerde açıyorlar.), soğan dolması çok başarılı. Peki testi kebabı, burada yiyebilirsiniz. Benim favorim, kuzu testi kebabı. Yalnız önemli bir not : Testi kebabını, önceden sipariş etmelisiniz. Her dakika hazır olan bir yemek değil. Öncesinde, saatlerce pişirilen ve çok emek verilen bir yemek bu. O yüzden, restoranı arayıp, önden sipariş vermenizi öneririm. Fiyatlara gelince : Testi kebabı 45 - 50 TL, ayran 5 TL, tatlılar 15 TL civarında. Özellikle, yemekten sonra gelen efsane aside tatlısını deneyin. Un ve pekmez karışımından yapılan, çok hafif bir tatlı bu.

Topdeck Cave Restaurant (Göreme)
Dapdaracık Göreme sokakları arasında gizlenmiş olsa da, gelenin bir daha geldiği ve bilinen bir yer Topdeck Cave Rastaurant. Çok eskiden ahır olarak kullanılmış ve restore edilerek restauranta dönüştürülmüş. Menülerini o gün ellerinde taze olan ne varsa ona göre düzenliyorlar. Özellikle tatlılarından ayva tatlısı ve sütlacı denemeden masasından kalkmayın. Lokantanın öğlen servisi yok saat 18.00 den sonra akşam yemeği veriyor. Mekan, çoğunlukla yabancılara hizmet veriyor ama yine de hem fiyat hem hizmet olarak harika. Çalışanları da inanılmaz kibarlar. Genelde 2 menüleri oluyor. Mesela tavuk menüleri 36 TL. Ayrıca günün çorbası da çok lezzetli. Onun da fiyatı 10 TL.

Adres: Hafız Abdullah Efendi Sokak No.15
Telefon: (0384) 271 24 74

Görkündere Cafe (Göreme)
Burası peri bacaları manzarası ve bitmek bilmeyen kahvaltısı ile Kapadokya kahvaltı mekanlarından. Kişi başı kahvaltı ücreti olarak 50 TL ödüyorsunuz ama gelen kahvaltılıklar ile gün içerisinde başka bir şey yemenize gerek kalmıyor doğrusu.

Köy Evi Restaurant (Göreme)
‘Göreme’de ne yenir, yerel lezzetler nerededir’ sorunuza Elai ve Seki kadar ücret ödemeyeceğiniz aile lokantası havasında bir restaurant önereceğiz size. Yöresel testi kebabı yemek istiyorsanız Göreme’de bu şirin lokantayı tercih edebilirsiniz. Zaten sahipleri de en meşhur yemeklerinin testi kebabı olduğunu söylüyorlar. Masaya ikram olarak gelen turşuları ve salatalı da ayrıca lezzetli ve özenli.

Adres: Gaferli Mah. Aydınkırağı Sokak. No:40
Telefon: (384) 271 20 08

MUSTAFAPAŞA

Old Greek Restaurant (Ürgüp)
Asmalı Konak’ın hem otel hem de restaurant olarak hizmet verdiğini biliyor muydunuz? Restorandı tam bir aile işletmesi. Öyle ki sahibi bizzat kendisi mutfağa giriyor. Bu eski Rum konağında avluda kurulmuş masalarda içinizi ısıtacak bir çorbayı takiben yaprak sarması ve ardından meşhur ev baklavası deneyin. Hem diziyi, Seymen Ağa’yı bir kez daha yad edecek, hem de yediklerinizin lezzetine doyamayacaksınız. Yalnız şunu da hatırlatalım. Önerdiğimiz tüm restoranlarda olduğu gibi buraya da gelmeden boş masa bulabilmek için rezervasyon yaptırın. Çünkü mekan özellikle tatil sezonlarında oldukça kalabalık.Mezelerden de barbunya pilakiyi çok iyi. Önceden sipariş verirseniz : Tandırda fasulye ve testi kebabı da hazırlıyor. Ortalama fiyatlar, 40 - 50 TL civarında.

Adres: Davutlu Mahallesi Şahin Caddesi No:16 Mustafapaşa
Telefon: (0384) 353 53 06

Kapadokya Lezzet Sofrası Avanos
Bir esnaf lokantası gibi. Yemekler çok lezzetli ve gayet güzel bir restoran. Fiyatlar da çok çok uygun. Mantı 22 TL pide 11 TL ama başlangıç mezeleriyle doyuyorsunuz resmen. Çalışanlar da çok kibar ayrıca. 

AVANOS

Uranos Sarıkaya Restaurant (Avanos)
Avanos’ta ne yenir diyorsanız Avanos’a gelmişken testi kebabı yemeden olur mu? Tabii ki olmaz. Öyleyse size Avanos’ta testi kebabını en güzel yapan yerlerden birini hemen tanıtalım. Uranos Sarıkaya Restaurant tam da Kapadokya’nın dokusuna uygun bir şekilde yerin altında bir mağara. Yemekler taş masalarda yeniyor, müzik eşliğinde Türk mutfağını tanıtan şovlar yapılıyor. Testi kebabının yanında pastırmalı kuru fasulye ve baklavanın da tadına bakabilirsiniz.

Adres: Akbel mevkii ikinci taş köprü karşısı Gülşehir yolu
Telefon: (384) 511 35 60

Bizim Ev (Avanos)
‘Çanak çömlek nasıl yapılır’ dan sonra Avanos’ta ne yenir sorusuna pastırmalı kuru fasulye, Avanos mantısı, ciğer ve içli köfte gibi Türk lezzetlerini sunan Bizim Ev’e uğrayın cevabını verebiliriz. Fiyatları uygun, sundukları lezzetli.

Adres: Orta Mah. Baklacı Sok. No:1
Telefon: (384) 511 55 25

Kadın Girişimciler Kooperatifi (Avanos)
Bütçenize uygun ama damağınıza layık yöresel yemek istiyorsanız, Kadın Girişimciler Kooperatifi’nde sebze yemeklerini özellikle de minicik taneli bamyayı, yaprak sarmayı ve Kapadokya’nın hep önerilen kuru fasulyesini burada usta ellerden çıkmış lezzette yiyebilirsiniz.

Adres: Yukarı Mahallesi, Vatan Cad.
Telefon: (384) 511 62 04

ORTAHİSAR

TANDIR CAFE RESTAURANT
Tandır Cafe Restaurant, arka manzarada Erciyes Dağı ile Ortahisar kalesinin bir arada olduğu fotoğrafları çekebileceğiniz bir cafe restoran. Google Haritalar kullanarak gidebilirsiniz, Ortahisar gezilecek yerler listenize eklemenizi tavsiye ediyorum. Önde yer alan terasının vadi manzarası görülmeye değer. Ortahisar ve kalesinin güzel manzarası eşliğinde bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Kışın içeride soba yanıyor. Testi kebabı, güveçte kuru fasulyesi ve incik kebabının iyi olduğu söylendi. Yemek kalitesi orta seviyede, fiyatlar uygun. Fasil ekibi veya bağlama ile canlı müzik sunumları da yapılıyor.

KAHVALTI MEKANLARI
Kapadokya’da güne başlamak demek vadiden havalanan güvercinlere, gökyüzüne yayılan balonlara, mis gibi kokan doğasına günaydın derken mutluluk demek. Ve ‘Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’ demiş Cemal Süreya. Kapadokya kahvaltısı da işte bu mutluluğun katma değeri demek.
Kapadokya kahvaltısı denilince akla ilk gelenler, vadilerde gezerken dalından koparılıp yenen meyvelerle yapılan çeşit çeşit reçeller, bahçelerden taze taze gelen kokulu kıraç domatesler, biberler ve yöre kadınlarının elde açtıkları gözlemeler oluyor ilk önce. Elleriyle yaptıkları tere yağlar, peynirler de Kapadokya’da kahvaltının olmazsa olmazı. İyi bir kahvaltı özellikle Kapadokya’da yeniyorsa mükellef olduğu kadar organik bir sabah sofrası demek. Doğal, rafine ve taze lezzetlerin sunulduğu Kapadokya kahvaltı sofralarında ise bakın neler var.
İster Kapadokya serpme kahvaltısı, ister açık büfe sunum olsun, en dikkatinizi çeken sofradaki çeşit çeşit reçeller olacak. Her meyvenin, hatta sebzenin değişik reçel sunumları ‘Kapadokya’da yemiştim’ diye aklınızda kalacak. Reçeller ve pekmezler bağlardan, bahçelerden toplanan Kapadokya’nın kendi mahsulünden yapılıyor çoğunlukla. Peynir çeşitleri ise tulum peyniri, çökelek, kaşar ve beyaz peynir; sunumu iddialı yerlerde ise farklı peynir tabağı sunumlarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Yeşil, siyah ve kırma zeytin kahvaltılarda fiks sunulan zeytin türleri. Et ürünlerinde sucuğunu hazır almayıp kendi yapan müesseseler de var. Ama yeşillikleri hiç kimse marketten almıyor, hepsi tarladan, ya da kendi bahçelerinden gelen ürünler.
Hamur işleri Kapadokya mutfağında önemli bir yer teşkil ediyor. Tava börekleri, şehirde yiyemeyeceğiniz otlu gözlemeler ve mayalı hamurlar, tandırda pişmiş ekmekler de Kapadokya kahvaltı masalarında bulunan lezzetlerden. Tabii iştah açıcı acıka, çeşnili sos ve ezmeleri de saymadan geçmeyelim. Patates kızartmasını sabah kahvaltısına yakıştırmayanlara da özellikle Kapadokya’da bir de sabah denemelerini önerelim. Çünkü buranın patates kızartmaları kıraç patates denilen lezzeti daha doygun patateslerden yapılıyor.

Kapadokya’da sunum tercihinize, beklentinize ve bütçenize göre bir çok kahvaltı mekanı var. Fiyatları ise 40-50 TL’den başlayıp 80-90 TL’ye kadar çıkabiliyor. Kapadokya kahvaltısı denilince en beğenilen, en çok tercih edilen farklı fiyat yelpazesindeki seçeneklerini ise sizler için derledik. Kapadokya kahvaltıları nerede, kahvaltı fiyatı nedir diye sorup merak edenlere. 

Kapadokya’da Kahvaltı Yapılacak Yerler

KARŞI BUCAK CAFE
Vadiye Karşı Açık Hava Kahvaltısı. Göreme’de bulunan Karşı Bucak Cafe göreme merkeze yakın ama biraz yukarı doğru yürüyeceğiniz için arabayla gitmenizi tavsiye ederim. Karşı Bucak Cafe vadi manzaralı açık havada bulunan masalarda kahvaltı sunuyor. Yaklaşık 20 Çeşit kahvaltı ürününü masanızda bulacaksınız. Sahanda yumurta, sucuk peynir çeşitleri ve meyveleri de kapsayan kahvaltının kişi başı ücreti 50, 60 TL ‘dir.
Rezervasyon yapmak için : 0538 516 92 69

MONTE CAPPA CAVE HOUSE
Kapadokya’da mis gibi dağ havasını soluyacağınız ve oksijenin en masumuyla tanışacağınız Monte Cappa Cave House yörenin tarihi dokusunda yapılmış yarım asırlık bir taş bina. Restorasyonu özüne bağlı olarak yapılmış ve günümüzde 5 odasıyla hem konaklamak için hem de enfes bir kahvaltı için Kapadokya’nın en ideal yerlerinden.

Yer altında bulunan tandır fırınının ekmeğini ve üzerine sürüp yemeye doyamayacağınız meyve reçellerini, ekolojik çiftliklerinde tamamen kendileri organik olarak üretiyorlar. Terasında taze toplanmış yumurtayla yapılan omleti yerken ve çayınızı yudumlarken dağların manzarası ve kuş sesleriyle güne mutlu başlamak garanti…

Adres: Karlık Köyü No: 174 Ürgüp / Nevşehir
Tel: (0384) 355 63 93

MELEKLER EVİ CAVE HOTEL
2003 yılında kayadan oyma eski bir taş evi restore ederek hizmete açan bir mimar çiftin tasarımı Melekler Evi, samimi havasıyla ve Erciyes’i, peribacalarını, Roma mezarlarını seyrederken alacağınız hazla, tabii bir de Kapadokya kahvaltısıyla öne çıkan Kapadokya mekanlarından. 7 odasıyla konaklamak için de tercih edebilir, açık büfe kahvaltısından yöresel lezzetler tatmak için de gidebilirsiniz. Kahvaltıya açık büfe ve sahanda yumurta dahil. Farklı bir sipariş verdiğinizde ekstra ücret ödüyorsunuz.

Adres: Dereler Mah. Dere Sk. No: 59 Ürgüp / Nevşehir
Tel: (0384) 341 71 31 

SERİNN HOUSE
Kapadokya’da tasarımıyla ön plana çıkan ve New York Times’dan tasarım otel kulvarında tam puanla ödüllendirilmiş Serinn House otel, Kapadokya yöresel yapısından ayrılıyor. Tarihi taş evleri ünlü tasarımcıların mobilyaları ve dekor objeleriyle donatılan otel, minimalist özellik arayan gezginler için konaklamada ideal. Ama bir de kahvaltısı var ki, içine özen ve sevgi katıldığını hemen anlayabiliyorsunuz. Foccacio, kurabiye, tart gibi mutfaktan yükselen ‘biz farklıyız’ seslerine organik domatesler ve taze sıkılmış portakal suları gibi lezzetler eşlik ediyor. Hem yöresel, hem de dünyadan birçok sunum içeren bu kahvaltıyı, hele bir de uçsuz bucaksız bir Kapadokya manzarasına açılan terasta yapınca sabah hiç bitmesin istiyorsunuz.

Adres: Esbelli Sokak No.36, Ürgüp / Nevşehir
Tel: (0384) 341 60 76 

ÇINARLI CAFE
Aslında bir at binme çifliği olan Çınarlı Café, Kapadokya’da kahvaltının hakkını veren mekanlardan biri. Kahvaltı masanızda Van’dan gelen peynir ve tereyağının yanında taze yeşillikler, acıka, ev yapımı reçeller ve dahasını bulacaksınız. Günün her saati kahvaltı yapabiliyorsunuz. Manzarasını ve doğasını da beğenecek, çocuklarınız varsa çekinmeden oynayacakları, ata binecekleri bir yere gelmenin rahatlığını duyacaksınız.

Adres : Ulaşlı yolu, Memiş Aksoy Caddesi, 370 Evler Mah, No.83, Ürgüp / Nevşehir
Tel: (0530) 143 03 26

GÖREME PANORAMA CAFE
Göreme’nin girişinde, Güvercinlik Vadisi’nin bitişinde olması ve tabii muhteşem manzarasıyla bir Kapadokya sabahına merhaba diyebileceğiniz en güzel noktalardan biri Göreme Panorama Cafe. Personel samimi ve sıcak, kahvaltısı ise zengin bir sunum içeriyor.

Adres : Uzundere Caddesi/No.3 Göreme / Nevşehir
Tel : (0384) 271 24 94 

SAKLI KONAK
Kahvaltıdan beklentiniz hangisini yiyeceğinize bir türlü karar veremediğiniz reçeller, hepsinden tatmak istediğiniz zeytinler peynirler ve taptaze yeşilliklerse Saklı Konak’ta hem çabuk acıkacak, hem de gözünüzü sofradan alamayacaksınız. Kahvaltılıkların çoğu organik. Aklınıza gelen her türlü reçeli burada tadabiliyorsunuz. Hatta domates reçeli bile masaya gelen reçellerden. Kaymak ve süt komşu bahçenin ineklerinden. Her güne özel bir farklılıkta katılıyor kahvaltı menüsüne. Bir gün gözleme varken ertesi gün mis gibi yumurtalı ekmek de gelebiliyor mesela.

Adres : Tekelli, Uçhisar /Nevşehir
Tel : (0530) 568 14 98 

NAZAR BÖREK CAFE
Annenizin böreği dışında her böreği beğenmeyenlerdenseniz, böreklerini ve gözleme çeşitlerini çok beğeneceğiniz küçük bir işletme Nazar Börek. Menemenleri de oldukça tutulmuş ve kahvaltı için tercih edilen Kapadokya mekanlarından.

Adres : Müze Cad. No:30, Göreme / Nevşehir
Tel : (0384) 271 24 41

ZEYTİN CAFE EV YEMEKLERİ
Ürgüp’te mantısı ve diğer ev yemekleriyle nam salmış şirin, küçük bir mekanken kahvaltısıyla da müşterisini memnun ediyor Zeytin Cafe. 2 çeşit zeytin, 2 çeşit peynir ve reçel çeşitleri, bol yeşillikle sunduğu serpme kahvaltısı bulunmaktadır.

Adres : İmran Mah. Kayseri Cad. No: 31, Atatürk Bulvarı | İş Bankası Yanı, Ürgüp / Nevşehir
Tel : (0384) 341 73 99

VADİ CAFE RESTAURANT
Çavuşin’in muhteşem manzarasıyla Vadi Cafe’nin kurduğu serpme kahvaltı sofrasında 28 çeşit bulunuyor. Sucuklarını, reçellerini hazır kullanmıyor kendileri yapıyorlar. Kahvaltıda ikram ettikleri börekler de kendi el emekleri. Çavuşin’e geldiğinizde uğrayın diyoruz.

Adres : Çavuşin Köyü, Vadiler Sokak, No: 152, Çavuşin / Nevşehir
Tel : (0535) 652 08 39 

AKHAL TEKE BİNİCİLİK MERKEZİ
Sadece 30 tane atı olan ve binicilik eğitimi veren bir yer değil, Avanos’ta doğa ile iç içe kallavi kahvaltı sunan bir yer aradığınızda da ismi anılan mekanlardan biri. Kapadokya serpme kahvaltısının sunumunda 13 çeşit reçel bulunuyor. Peynir, yoğurt gibi ürünleri ise kendileri yapıyorlar. Çocuklar için oyun alanı da bulabileceğiniz Akhal-Teke’de serpme kahvaltı fiyatına sadece sıkma portakal suyu dahil değil. Fiyatı fazla bulanlara bu Kapadokya kahvaltısının 3 kişinin bile doyabileceği kadar zengin bir sunumu olduğunu da hatırlatalım.

Adres : Camikebir Mah | Kadi Sok. No:1, Avanos / Nevşehir
Tel : (0384) 511 5171  

GAMİRASU CAVE OTEL
Gamirasu Cave Otel, Forbes Dergisi tarafından Ortadoğu’da bulunan en iyi oteller arasında 6. sıraya yerleşmiş. Otel kahvaltısında da oldukça iddialı, bu yüzden ABD’den, Güney Amerika’dan ve Kanada’dan Kapadokya’ya gelen gezginler bu kahvaltıdan nasiplenmeden gitmiyor. Kahvaltıdaki sunumların tamamı köydeki tarlalardan ve kendi bahçesinde yetişen organik ürünlerden oluşuyor. Ev yapımı reçeller, köyde yapılan hakiki petek balı, köy ekmeği, peynir, kaymak ve meyve çeşitleriyle donatılmış açık büfeden masanız şenleniyor. Otel alanında bulunan 11. Yüzyıl kalıntısı bir manastır da mekanın atmosferini oldukça etkiliyor. Gamirasu Cave Otel Ürgüp’ün Ayvalı Köyü’nde bulunuyor. En iyi Kapadokya kahvaltıları arasında listemize yerleşen bu butik otele uğramadan kahvaltı yapmayın diyoruz. Kiremitte menemen, sucuklu ve pastırmalı yumurta siparişleriniz de dahil.

Adres : No :101, Ayvalı Köyü Yolu, 50400 Ürgüp / Nevşehir
Tel : (0384) 354 58 15 

ŞARAP KONUSU
Kapadokya bölgesinin lezzetli şarapları sadece yerlilerin değil, yabancı turistlerin de gözdesi oluyor. Kapadokya’ya gelen ziyaretçiler şarap tadım aktivitelerine katılarak lezzetli şarapları tatma şansı buluyorlar. Eğer siz de iyi şarap içmek istiyorsanız Ürgüp bölgesinde yetişen üzümlerden yapılan şarapları mutlaka denemelisiniz. Günümüzde Kapadokya’da şarap denildiğinde akla gelen kendini kanıtlamış iki önemli marka var. Bu markalar Turasan ve Kocabağ şarapları. Eğer şarap sever bir Kapadokya gezginiyseniz, bölgenin üzümünü bu işe gönül vererek işleyen ve dünyaca bilinen bir marka olması için çalışan bu iki firmanın da şarabını denemenizi öneririz.

Kapadokya’da şarabın ne zaman üretilmeye başladığı hakkında kesin bilgi olmasa da ilk bulgular tarih öncesi Anadolu’da, 6.000 yıl öncesine kadar iniyor. Fakat M. Ö. 3000’lerde şarabın doğduğu yerlerden biri olan Mezopotamya’nın, Fırat Nehri’yle Kapadokya sınırlarına komşu olduğu düşünülürse ‘mutlaka etkilemiş olmalı’ diye de düşündürüyor. Öyle ki; Kapadokya’nın kuzeyinde Çorum’da, M.Ö. 3000’lerin Eski Bronz Çağı’ndan buluntu veren Alacahöyük yerleşiminde kral mezarları bulunmuş. Hititlerden bin yıl öncesine, M.Ö. 730 yıllarına tarihlenen bu mezarlardan da içine şarap konulan altın kaplar çıkmış. Bu kaplar günümüzde Ankara Anadolu Uygarlıkları Müzesi’nde sergileniyor. Anadolu’nun şarabın dünyaya yayılmasına büyük etkisi olduğu da oldukça güçlü tezlerden.
Anadolu’ya M.Ö. 2000 yıllarında Asur Ticaret Kolonileri ile birlikte yazının gelmesiyle kanıt belgeler de ortaya çıkmaya başlamış. Örneğin Hititler döneminde şaraba ‘wiyana’ denildiğini ve Anadolu’nun da şarap ülkesi anlamında ‘wiyanawanda’ olarak adlandırıldığı bu belgelerden öğrenilmiş. Asırlar önce Hititler döneminde üzüm ve şarap, tanrılara sunulacak kadar kutsal bir yere sahipmiş. Hem kutlamalarında tükettikleri hem de şaraba dönüştürüp satarak gelir elde ettikleri üzüm Kapadokya’nın güneyinde kalan ve eski Kapadokya dahilinde anılan M.Ö. 7. Yüzyılda yapılmış İvriz Kaya Kabartması’nda Hitit Kralı’na sunulurken tasvir edilmiş. M.Ö. 6. Yüzyılda Perslerin Anadolu’ya gelişi de Kapadokya’nın şarap hikayesini olduğundan daha iyi bir konuma taşımış.
Kapadokya’da bağcılığın evvelden beri süre gelen bereketi ise bölgeden geçen Kızılırmak ve yöreye has tüflü volkanik topraktan kaynaklanıyor. Erciyes, Hasan ve Melendiz Dağı’nın çok uzun zaman önce püskürttüğü lavların gel zaman git zaman ufalanmasıyla oluşan bu tüflü toprak asmaların kaliteli üzüm vermesini sağlıyor ve asmaların bir numaralı düşmanı olan asma bitlerinin yaşamasına olanak vermiyor. Kapadokya volkanik yapısının üzüm yetiştiricileri için bir başka nimeti de kayaların oyulabilecek sertlikte olması ve oyulan mağaraların mahzen olarak kullanılabilmesi. Mağaralar Kapadokya’da adeta bir doğal bir klima işlevinde. Isıyı sabit tutan ve yaz kış serin olan bu mağaralar fermantasyon esnasında şarabın doğal aromasını da koruyor.
Kapadokya’da yetişen üzüm türü az, fakat ekim alanları oldukça geniş. Bağlardan elde edilen üzümler besin maddesi olarak da değerlendirilip, pekmez, pestil gibi yerel ürünlere dönüştürülüyor. Şarabın oluşum aşamalarında oldukça avantaj sağlayan bu coğrafi bölge, maalesef birinci kalitede siyah üzüm yetişmemesi açısından da biraz şanssız. Bölgede en çok üretilen siyah üzüm Dimrit denilen üzüm çeşidi ve bu üzümün şarapları da kalite açısından mükemmel değil. Şarap üreticileri bu yüzden siyah üzümleri başka illerden getirip işliyorlar. Mesela Kalecik Karası’nı Kalecik’ten, Öküzgüzü’nü Elazığ’dan, Boğazkere’yi Diyarbakır’dan, Narince’yi ise Tokat bölgesinden getirtiyorlar. Bölgede yetişen beyaz üzümlerden yapılan Emir şarapları ise üst kalitede ve dünya çapında da tanınıyor.
Kapadokya’ya yoğun bir gündüzün ardından yöresel şaraplar tadıp gecenin keyfini çıkarmak istiyorsanız gezginlerin oldukça sevdiği şarap evlerinden birine uğramanızı öneririz. Kapadokya’da şarap modern fabrikalarda üretilirken ata yadigarı geleneksel yöntemler de kullanılmaya devam ediyor. Kimi zaman otantik testilerinden kimi zaman da kıpkırmızı ya da buğulu beyaz kadehlerde tadacağınız Kapadokya şaraplarının aromasını çok beğeneceksiniz. Gelelim şarap üreticilerine ve tadım noktalarına....

TURASAN ŞARAPLARI
Bölgenin en eski şarap üreticisi olan Turasan’ın hikayesi 1943’de başlamış. Hasan Turasan tarafından kurulan şirketin üretimi o zamanlar sadece 3000 litreyle sınırlıymış. 1972 senesinde ise kapasiteyi iki milyon litreye çıkararak dev bir atak gerçekleştirmiş. Turasan, günümüzde Kapadokya şaraplarını yurtdışına ihraç eden tek işletme ve 1980 – 1990’larda dünya çapında birçok ödül almış.
Gelişimini işe duyulan aşk, teknoloji, bilgi ve özen olarak açıklayan Turasan Şarapçılık; üzümün dalından başlayan ve şarabın şişelenip mantarlanmasıyla son bulan süreci kalite standartlarına son derece titiz uyarak yönetmiş. Şarapların bağın karakterini yansıtması için ‘terroir’ tekniğini uygulayan Turasan’ın bin metreyi geçen rakımıyla dünyanın en yüksek bağı olan 200 dönümlük Turasan Zeynep bağlarında en kaliteli üzümler yetişiyor. Bu üzümler arasında Sauvignon Blanc, Merlot, Emir, Cabarnet Sauvignon, Tannat ve Chardonnay bulunuyor. Turasan kendi bağlarının üzümlerinin yanında başka bağlardan da üzüm alıyor. Elazığ’dan Öküzgözü, Tokat’tan Narince, Diyarbakır’dan Boğazkere, Misket, Şiraz ve Kalecik’ten Kalecik Karası üzümlerini de alıp şarap yapımında kullanıyor. 2007 yılından bu yana Fransız şarap uzmanları ile çalışan Turasan hem Kapadokya’nın hem de dünyanın hatırı sayılan şarap üreticilerinden biri.
Turasan fiyatları da kalitesine göre oldukça uygun. Turasan’ın en pahalı şarabı olan Seneler serisi, Öküzgözü, Boğazkere ve Merlot üzümlerinin karışımıyla sunuluyor. Bu şarapların adet fiyatları 55 tl. En uygun fiyatlı şarapları ise 22 tl’ye satılan ev içimlik olan Peribacası şarapları. Turasan şaraplarının fiyatları, lezzetleriyle karşılaştırıldığında oldukça hesaplı görünüyor. Kapadokya bölgesinde yöresel şarapların fiyatları 25 - 30 TL’den başlıyor.
Kapadokya’nın en bilindik şaraplarından biri ise kuşkusuz Seneler şarabı. Ürgüp’teki bağlardan elde edilen üzümle yapılan Seneler şarabının bir şişesi için ortalama 55 TL ödemeniz gerekiyor. Kapadokya tatilinizden arkadaşlarınıza hediye götürmek isterseniz Seneler şarabı harika bir seçenek olabilir. Birçok şarap yarışmasından ödülle dönen Seneler Şarabı, arkadaşlarınızla keyifli bir gece geçirmenize yardımcı olacak. Turasan Şarap Fabrikası’ndan çıkan bir diğer meşhur şarap da Emir şarabı. Bu yörenin en lezzetli beyaz şarabı olarak bilinen Emir şarabı özellikle beyaz etin yanına çok yakışıyor. Kırmızı şaraba biraz ara vermek ve beyaz şarabın nahoş tadının keyfine varmak için Emir şarabını tercih edebilirsiniz.

Adres : Yunak Mahallesi Tevfik Fikret Caddesi No: 6A-B Ürgüp / NEVŞEHİR 
Tel : 0 384 341 49 61

KOCABAĞ ŞARAPLARI
Adını Nevşehir’deki bir bağdan alan Kocabağ Şarapları’nı 1972 yılında Mehmet Erdoğan kurmuş. İlk önce kayaları oyup havuzlar yaparak başlattığı Kapadokya şarapları üretimi 1986 yılında oğlu Hasan Erdoğan’ın ülkenin en gözde üzümlerinden olan Kalecik Karası, Narince, Boğazkere, Öküzgözü üzümlerini kendi bağlarında yetiştirmeye yönelmesiyle devam etmiş. Uçhisar’da satış yeri olarak da hizmet veren şarap tadım salonunun altında kayadan oyulmuş 200 tonluk mahzeni bulunan Kocabağ markasının, Yeşilyurt’ta Sığırlı köyünde oldukça büyük bir alan kaplayan 300 tonluk bir mahzeni daha var. Dilerseniz tadım yaptıktan sonra alt kattaki mahzeni de gezebiliyorsunuz.
Kocabağ şaraplarının fiyatları da kalitesiyle doğru orantılı olacak şekilde artıyor. En alt segment şaraplarından olan Avanos Vadisi 31.50 tl iken en üst segment olan Özel Kocabağ Leos şarabı 92 tl.

Adres : Adnan Menderes Cad. No:40 Güvercinlik Vadisi Uçhisar / Nevşehir
Tel : 0 384 219 29 79

ASIMIN YERİ
Akşam saat 18.00’de açılıp saat 20.00’de servise başlayan Asımın Yeri yöresel şarapların tadına bakarken canlı müzikle eğlenebileceğiniz Ürgüp’teki şarap evlerinden.

Adres : Esbelli Mahallesi, Dolay-1 Sk. No:24, Ürgüp / Nevşehir
Tel : 0384 341 28 67

MAHZEN ŞARAP EVİ
Ürgüp Kapadokya şaraplarının en kaliteli çeşitlerini bulabileceğiniz gibi doğal ev şaraplarını da Mahzen Şarap Evinde tadabiliyorsunuz.

Adres : İstiklal caddesi Hamam Yanı No 20 Ürgüp / Nevşehir
Tel : 0384 341 89 91

EVENEZ ŞARAPLARI
Evenez’in yüzde yüz doğal, altı çeşit şarap üretilen bir fabrikası ve fabrika satış mağazası var. Tüm şarapların üzümü Kapadokya’dan. Eğer içtiğiniz şarabın nasıl yapıldığını görmek istiyorsanız fabrikasını da gezebiliyorsunuz.

Satış Mağazası Adres : Atatürk Caddesi, Evranos Restaurant yanı, Avanos / Nevşehir
Fabrika Adres : Avanos  Özkonak Yolu 3.km / Soma Anıtı Karşısı Avanos / Nevşehir 
Tel: 0533 651 50 67

SEKİ RESTAURANT
Argos in Cappodocia’nın mekanı olan Seki Restaurant dünyanın en klas şarap restoranlarının yarıştığı Wine Spectator’da ödül almış bir restoran. Kavında tam 380 şarap çeşidi bulunan restoranın kendi bağlarından ürettirdiği şarapların tadına mutlaka bakın.

Adres : Tekelli Mahallesi, Argos In Cappadocia Hotel, Uçhisar / Nevşehir
Tel : (0384) 219 31 30

ŞARAP TADIM TÜYOSU
Kapadokya’da hem Turasan hem de Kocabağ şarapları gibi en markalaşmış firmalarda tadım yapabileceğiniz gibi, butik şarapçılardan da tadım yapabiliyorsunuz. İyi şarap nasıldır sorusuna ise ‘damağınızın hoşlandığı şarap iyidir’ desek de profesyoneller bir takım yollar öneriyorlar. Neler mi?
  • Şarabı duyularınızın en güçlü olduğu aç karnına tatmanız gerekiyor ki koku ve tat gibi uyaranları daha keskin hissedin.
  • Tadım yaparken üzüm türlerine göre bir sıralama yapın. Mesela ilk önce Narince üzümlerinden birkaç lezzet tadın, sonra dilerseniz başka üzümlere geçin. Öküzgözü diğerlerine göre daha sert olduğundan onu isterseniz en sona bırakın.
  • Şarapları tadarken önce ağzınızda gezdirin sonra alkolden etkilenmemek için tükürün.
  • İyi bir şarabı içmeden bakarak almak istiyorsanız öncelikle rengine dikkat edin. Beyaz bir zemine tuttuğunuzda iyi şarabın rengi berrak olmalı. Ama yaşlıysa renk değişimlerinin olması normal kabul ediliyor.
  • Şarap üretildiği üzümün kokusunu taşımalı. Örnek vermek gerekirse; Öküzgözü Anadolu’da yetişen bir iri yuvarlak siyah üzüm cinsi ve aroması da kiraz ve çileği andırıyor.
  • Eğer burnunuz hoş bir koku almıyorsa, örneğin sirke, pişmiş lahana, kükürt gibi kokuyorsa o şarabı almayın.
  • Şarap tadımı yaparken iki kadehten sonra damağınızın lezzet algısında değişiklik oluyor ve hepsini aynıymış gibi algılıyorsunuz. Bu yüzden tadımlara en merak ettiğiniz iki ürünü deneyerek başlamanızı öneriyoruz.
  • Mutlaka bölgede yetişen Emir üzümünden yapılan şarapların tadına bakın. Turasan ve Kocabağ emir üzümlerinden yaptıkları şaraplarda oldukça başarılılar.
  • Kalecik Karası’ndan yapılan Kocabağ 2013 Velvet Rose, bölgenin referansı kuvvetli şaraplarından biri. Bunu şarap severler söylüyor. Aroması ve bakıra çalan rengiyle bir öneri arayanlara ‘bulursanız değerlendirin’ diyoruz.
  • Turasan’ın ürettiği fakat bağ sahibi Argos Hotel olan Argos Syrah madalyaya doymamış bol ödüllü şaraplardan. Sadece Argos Hotel’de bulabiliyorsunuz.
KONAKLAMA

Kapadokya, konaklama açısından sizi kendine büyüleyecek. Çünkü o harika peri bacalarının bazılarının içerisi Kapadokya otelleri olarak hizmet veriyor. Otelin kapısı açılır açılmaz karşılaştığınız görüntü büyüleyici balonlar olacak. Mutlaka ama mutlaka, maddi imkanınız el verirse peri bacalarından yapılan bir otelde konaklayın. Fiyatlardan bahsedersek. Tabi ki konaklayacağınız otele ve odaya göre değişse de, oteller genelde 2 kişi 200 - 400 TL arasında değişiyor ve çoğu butik otel tarzında. Butik oteller oda kahvaltı şeklinde çalışıyorlar ve bana sorarsanız bir oteldeki en güzel sistem. Daha samimi. Daha sakin. Hostellar da kalacak olursanız, genellikle 1 kişi gecelik 60 - 70 TL. Bölgede ciddi manada yabancı turist akını olduğu için, özellikle genç sırt çantalı yabancı gezginler hostellar da oldukça görünüyor. Sosyalleşmek için güzel bir tercih olabilir. Tavsiye olarak size 3 bölgeden bahsedicem. 

Kapadokya seyahatinizde konaklama için bir kaç otel tavsiyesi
UÇHİSAR BÖLGESİ

Bölgenin en yüksek noktalarından birisi. Tüm Kapadokya manzarası ayaklarınızın altında olacak. Göreme ve Ürgüp’e göre çok daha sakin. Tek gürültünüz hafifçe esen rüzgar. Bunları konakladığım  Uçhisar’daki otelin adı Aden Hotel Kapadokya. Aden Otel’den Gündoğumu Keyfini Konaklayabiliyorsanız mutlaka peri bacasının içerisinde kurulu olan odada konaklamaya çalışın derim. Diğer önerim ise, Uçhisar bölgesinde bulunan, Güvercinlik Vadisi’nin sakin, sessiz havasını koklayacağınız, Taşkonaklar oteli. Taşkonaklar Otelinden Harika Bir Manzara. Gayet kaliteli bir otel olan Taşkonaklar, 15 odası ile romantizm arayanları da düşünerek hizmet veriyor. Deluxe Suit odalarından birisinde kalıp, akşam üzeri batan güneşin kızıllığına bakarak jakuzi keyfi yapıp, kendinizi şımartabileceğiniz güzel yerlerden.

GÖREME BÖLGESİ
Burası bölgenin kalbi. Biraz daha kalabalık. Daracık sokaklar ve yoğun peri bacaları manzaraları sokakların güzelliğine güzellik katsa da, siz de benim gibi sakinlik arayanlardansanız sanırım Uçhisar’a göre bir tık uzak olacakır. Burası biraz daha merkezde, seçim size kalmış olsun. Göreme’de önereceğim çok uygun bir otel olan Ambercavesuites, hem konum olarak hem de peri bacaları içerisinde sevimli odalarda kalma deneyimi açısından önereceğim otellerden bir tanesi.

ÜRGÜP BÖLGESİ
Hani meşhur Asmalı Konak dizisi vardı bilir misiniz ? İşte onun olduğu yer. Burası Asmalı Konak ile özdeşleşti. Bana sorarsanız Göreme’den bir tık daha geride kalır. Atmosfer açısından. Sanki biraz daha şehirleşmiş gibi. Ürgüp bölgesini. Nedense konaklama olarak pek tercih edemediğim bir bölge burası ama seçim sizin tabiki.

AVANOS BÖLGESİ

Hiç gerek yok. Bu bölgede konaklamayın. Diğer bölgelerin yanında, Kapadokya’da konaklama açısından biraz sönük.

YAPILACAK AKTİVİTELER
Kapadokya’ya ilk defa ziyaret edecekseniz gitmeden önce yaptığınız küçük bir araştırmayla gezinizi daha verimli hale getirebilirsiniz. Kapadokya gibi büyük bir alan aynı zamanda turizm açısından da gelişmiş durumda. Bu nedenle tur şirketleri buna bir formül bularak kırmızı tur, yeşil tur ve mavi tur olarak Kapadokya’yı 3 bölgeye ayırmışlar. Bu sayede zaman veya bütçe sorunu varsa kendinize göre bir seçim yapabiliyorsunuz. Ayrıca Kapadokya’ya daha önce geldiyseniz zaten görmüş olduğunuz yerleri tekrar gezmemek ve vakit kaybetmemek açısından bu tur paketlerinden faydalanmak çok mantıklı oluyor.

Renklerle ayrılmış turların her biri gezilecek bölgelere, uzaklığa ve giriş ücretine göre ayarlanıyor. Ayrıca bir tur doğal ve tarihi yapıları gezdirirken diğeri doğal alanlarla iç içe bir gezi planı sunuyor. Kırmızı, mavi ve yeşil tur olarak sunulan alternatifleri Kapadokya genelindeki hemen her turda duyacaksınız. Hatta tur hizmeti veren taksiler de var ve onlarla anlaşarak kendi aileniz, arkadaşlarınızla beraber 4 kişiyle rahatlıkla seyahat edebiliyorsunuz.  Fiyat ve süreleri farklılık gösterebilen acentelerin gezilecek yerler rotası da birkaç destinasyonla birbirinden ayrılabiliyor. Kırmızı, mavi ve yeşil tur seçeneklerinin her biri deneyimli ve lisanslı rehberler eşliğinde yapılıyor. Ayrıca tüm tur fiyatlarına gezilecek yerlere giriş ücretleri dahil oluyor. Tur firmalarına göre yemek fiyata dahil veya hariç olabiliyor.
  • Kırmızı tur bölgeleri: Uçhisar Kalesi, Aşk Vadisi, Açık Hava Müzesi, Çavuşin Rum Köyü, Paşabağ Vadisi, Devrent Vadisi, Çömlek Atölyesi.
  • Yeşil tur bölgeleri: Göreme Panaroma, Yeraltı Şehri, Güvercinlik Vadisi, Ortahisar Rum Köyü, Kızıl Vadi, Kaledibi Manastırı, Oniks Atölyesi
  • Mavi tur bölgeleri: Soğanlı Vadisi, Mustafapaşa Eski Rum Köyü, Yeraltı Şehri, Şahinefendi Antik Kenti, Keşlik Manastırı, Ürgüp Peri Bacaları
Kapadokya bölge turlarının ortalama fiyatı 300 TL civarındadır. Farklı turlar arasında ufak fiyat farklılıkları olabiliyor. Bu fiyat farklılığına neden olan destinasyonların birbirlerine uzaklığı ve giriş ücretlerinden kaynaklanıyor. Genellikle gezilecek yerleri uzakta bulunan Mavi Tur en pahalı seçenek oluyor. Kırmızı tur fiyatı 300 TL , Yeşil tur fiyatı 300 TL ve Mavi tur fiyatı 300 350 TL arasında değişebiliyor.

Doğa sever birisi hangi turu tercih etmeli ?
Kapadokya’da doğa sever birinin gezmesi demek zaten attığı her adımda doğanın mucizelerine şaşırıp kat be kat hayranlık duyacağı anlamına geliyor. Fakat doğayla iç içe olmak ve Kapadokya’nın temiz havasını solumak adına seçiminizi çoğunlukla açık havada gerçekleşen, kilometreler boyunca yürüme imkanı sunan Yeşil Tur’dan yana kullanabilirsiniz. 

Bir günümüz var hangi tura katılmalıyız ?
Kapadokya konumu nedeniyle uzun süreli misafirlerin yanı sıra çok sayıda günübirlik ziyaretçiler de ağırlıyor. Bu nedenle turlar hakkında en çok gelen sorulardan bir tanesi de Kapadokya’da geçirilecek tek bir gün hangi tura katılarak en verimli hale getirilebilir oluyor. Bu elbette kişinin beğenisine, daha önce görüp görmediği yerler gibi daha birçok koşula göre şekillense de en kapsamlı ve Kapadokya’nın öne çıkan özelliklerini yakından deneyimleyebileceğiniz tur seçeneği Red Tour olacaktır. Red Tour’a katılarak hem Kapadokya’da geçmişte yaşanan hayata yakından tanıklık etmek üzere yeraltı şehirlerinden birini görebiliyorsunuz, hem de bölgenin simgesi olan Üç Güzeller ismiyle tanına peri bacalarını. Elbette bunun dışında daha birçok dini ve tarihi yapı da görüyorsunuz.

Çocuğumuz var, hangi tur bize daha uygun olur ?
Kapadokya’da çocuklu gezerken çok zorlanmayacağını söyleyebiliriz. Ancak işin içine bebek arabası gibi araçlar girdiğinde o zaman geziniz biraz zorlu geçebilir. Yine de çocuğunuzla yürüyüş yapmak, tepelere tırmanmak konusunda sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyor, kendinizin ve çocuğunuzun da kondisyonuna güveniyorsanız yine Kırmızı Tur’u tercih edebilirsiniz. Fakat bu gerçekten de daha çok size göre şekillenecek bir soru. Ama Kapadokya’da meşhur olan çömlek yapımcılığını görmek ve kendi ellerinizle bir ürün hazırlamak isterseniz kesinlikle çocuğunuz ve sizin için eğlenceli bir aktivite olacaktır.

Hangi tur çift olarak gelen sevgilelere daha uygun ?
Sevgililer için en uygun olabilecek tur yeşil turdur. Yeşil tur içerisinde gün batımını doğa yürüyüşü ile deneyimlerken eşsiz anları sevgilinizle yaşayabilirsiniz. Diğer seçeneklere bakacak olursak eğer daha doğayla iç içe olmak isterseniz Ihlara Turu’nu da seçeneklere ekleyebilirsiniz. Burada da manzaraya karşı keyif yapabilir, kilometreler boyunca el ele yürümenin keyfini sürebilirsiniz.

Hangi mevsim hangi tur daha uygun olur ?
Kapadokya’da turistik faaliyetlerin hemen hepsi yıl boyunca devam ediyor. Bu nedenle mevsimlere göre farklılaşan tur seçenekleri yok. Yalnızca hava koşullarının elverişsiz olduğu zamanlarda genellikle önce balon turları, paragliding gibi etkinlikler iptal oluyor. Fakat Kapadokya’nın çeşitli bölgelerini gezen kırmızı, mavi ve yeşil tur gibi seçeneklerde herhangi bir sorun olmuyor. Ancak Kapadokya soğuğu ile insanın içine işleyen bir yer olduğu için tepede güneş varken bile titrediğinizi hissediyorsunuz. Dolayısıyla kışın Kapadokya’yı ziyaret edecekseniz diğerlerine kıyasla daha fazla kapalı alanda gezebileceğiniz Kırmızı Turu tercih edebilirsiniz. Aslında hangi turu seçerseniz seçin neredeyse aynı oranda açık ve kapalı alanlarda olacaksınız. Ancak örneğin Ihlara Vadisi’ne kışın gittiğinizde açık havada geçireceğiniz ortalama süre 1 saatten uzun bile sürebiliyor. Dolayısıyla soğuğa dayanıklılığınızı göz önünde bulundurarak karar vermelisiniz çünkü Nisan, Mayıs ayında bile hava çok soğuk olabiliyor.

KAPADOKYA KIRMIZI TUR
Kapadokya’yı tanımak için az vaktiniz varsa ve bu vakti hakkını vererek harcamak istiyorsanız, kuzey Kapadokya’yı kapsayan bir günlük gezi olan Kapadokya Kırmızı Tur’a katılmalısınız. Bölgenin peribacaları, kiliseleri, şapelleri, manastırları, vadileri ve daha nicesiyle bir rehber eşliğinde bu turda tanışıyorsunuz.

Kapadokya Kırmızı Tur (Bölge Turu) ücreti kişi başı olarak yaklaşık 400 TL’dir. Eğer müze kartınız var ise 50 TL indirim yapılmaktadır. Günlük turlar 6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. 4 - 7 kişilik talepler için aynı fiyat ile turunuz özel tur olarak özel VIP araç ve rehber ile gerçekleştirilecektir.

Tura Dahil Olan Hizmetler
  • Ulaşım
  • Profesyonel Rehberlik
  • Müze Girişleri
  • Öğlen Yemeği (içecekler hariç)
  • Avanos Çömlek Workshop
  • Transferler
Tur Güzergahı
  • Uçhisar Kalesi
  • Göreme Açık Hava Müzesi
  • Aşk Vadisi
  • Çavuşin Köyü Harabeleri
  • Öğle Yemeği ( içecekler hariç )
  • Avanos Çömlek Yapımı
  • Paşabağı Peri Bacaları
  • Devrent Vadisi
  • Ürgüp Peri Bacaları (Üç Güzeller
  • Şarap Deneyimi

Kapadokya Kırmızı Tur yaklaşık 30 kilometrelik bir yolculuk içeriyor ve 09.00 - 09.30 saatleri arasında başlayıp 16.30 - 17.00 saatleri arasında bitiyor.
Kuzey Kapadokya’yla tanışma turu olan Kırmızı Tur, sabah saat 9.00 – 9.30 arası tur şirketinin sizi otelden almasıyla başlıyor. İlk durak Uçhisar Kalesi. Kapadokya’nın çatısı da denilen bölgenin en yüksek noktasından çeşm-i cihan bir diyarda 360 derece keşfe çıkacaksınız. Romalılardan bu yana şehre hakim bu nokta bir müddet fotoğraf, bir müddet göze seyir içeriyor. Kapadokya Kırmızı Tur ile nerelere gideceğinizin rotasını önünüze serilen manzaradan çizmeniz de mümkün. Rehberiniz kaleyi gezdirirken bölgenin tarih boyunca geçirdiği evreler ve oluşumu ile ilgili bilgi aktarımında da bulunacak.

Kapadokya Kırmızı Tur’daki ikinci durağınız Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya’ya gelip de görmeden olmaz denilecek önemli bir durak. 1985 senesinden bu yana UNESCO Dünya Mirasları arasında bulunan, ilk Hristiyanların üssü sayılan Göreme Açık Müzesi; kaya kiliseleri, şapelleri ve manastırlarıyla Fizan’dan bile kalkıp gelmeye değecek sanat ve tarih abidelerinden biri. Tarihinin başladığı ilk dönemlerde rahiplerin, keşişlerin, misyonerlerin ocağı olan bölge, ‘bir daha gezmeliyim’ diye ayrılacağınız yerlerden. 

Aşk Vadisi, eski adıyla Bağlıdere Vadisi Kapadokya Kırmızı Tur’daki üçüncü durağınız. Egzotik bir ortama ve aşk dolu bir atmosfere girmeye hazır olun. Bir yandan romantizm kokan havasını solurken bir yandan da bol bol fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin. Kapadokya Kırmızı Tur Çavuşin Köyü durağında Antik Yunan izlerine rastlayacaksınız. Bölgenin en eski kilisesini görecek, yamaçtan inen evlerin muhteşem panoramasına bayılacaksınız. Çavuşin göreceğiniz en güzel köylerden biri olacak. Keşişler Vadisi diye de bilinen Paşabağ, Kapadokya’da üç başlı peribacalarının en sık rastlandığı bölge. Kapadokya’nın Hasan Dağ ve Güllü Dağ’dan fışkıran lavlarla ve yüzyılların coğrafyasına yaptığı katkılarla oluşum hikayesini en iyi bu peribacaları eşliğinde dinleyeceksiniz. Yüzyıllardır keşişlerin yakarışlarına ve dualarına şahitlik eden vadinin havasına sinen maneviyatı hissetmeye çalışın.

Ve sırada yerel bir restoranda öğle yemeği molası. Biraz dinlenmeniz için…
Avanos, Kapadokya Kırmızı Tur duraklarından en renkli ve en canlı olanı. M.Ö. 2000’li yıllarda Hititlerle başlayan çanak çömlekçiliğin merkezlerinden olan Avanos’ta hangi tezgaha bakacağınızı ve hangi hediyelik eşyayı alacağınızı şaşıracaksınız. Çünkü bölgede albenisi olan onlarca mağaza ve renkli tezgahla karşılaşacaksınız. Hatta ilçenin merkezindeki işliklerde önce ustasından izleyeceğiniz çark başında çömlek yapmayı deneyecek, içinizdeki sanatçıyı ortaya çıkarmak için bir fırsat yakalamış olacaksınız. Avanos’un tam ortasından geçen Kızılırmak ise asırlardır yorulmadan akan coşkulu haliyle sizi seyrine çekecek. Avanos’u seveceksiniz.

Bir sonraki durak Devrent. Bu vadiye ‘hayal vadisi’ de deniliyor, bu yüzden gezerken hayal kurmakta sınır tanımayın diyoruz. En çok Napolyon’a, tavşana, deveye benzetilen garip şekilli kayalarıyla tanınan vadide belki size de tanıdık gelecek onlarca kaya bulacaksınız.
Kapadokya Kırmızı Tur’un son durağı Ürgüp. Kapadokya’nın en hareketli, en kalabalık ve en merkezi noktası olan Ürgüp tıpkı bir çekirdek aile gibi dizilmiş meşhur ‘Üç Güzeller’ peribacası ailesinin de olduğu yer. Burası Kapadokya’nın tüm dünyaya yayılan namını perçinleyen bir nokta ve gelen bir fotoğraf çektirmeden gitmiyor. Kapadokya’nın peribacalarından sonra en meşhur özelliklerinden biri de üzüm bağları ve bu bağlardan kendi üretimi olan şarabı. İrili ufaklı bir çok şarap imalathanesinin bulunduğu yörede bir şarap fabrikasını geziyorsunuz. Gezerken hem tadım hem de alışveriş yapabilirsiniz.

KAPADOKYA YEŞİL TUR
Genellikle küçük kasaba ve köylerden oluşan Kapadokya’nın güney bölgesiyle tanışmak için en güzel yol Kapadokya Yeşil Tur’a katılmak. Bölgenin dünyaca bilinen en önemli noktalarından Ihlara Vadisi’yle özdeşleşen Kapadokya Yeşil Tur, ‘yeraltı şehirleri ve vadi turu’ olarak da tanımlanıyor.

Ihlara Vadisi Yeşil Tur ücreti kişi başı olarak yaklaşık 400 TL’dir. Eğer müze kartınız var ise 50 TL indirim yapılmaktadır. Günlük turlaramız 6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. 4 - 7 kişilik talepler için aynı fiyat ile turunuz özel tur olarak özel VIP araç ve rehber ile gerçekleştirilecektir.

Tura Dahil Olan Hizmetler
  • Ulaşım
  • Profesyonel Rehberlik
  • Müze Girişleri
  • Öğlen Yemeği (içecekler hariç)
  • Onyx Workshop
  • Transferler
Tur Güzergahı
  • Göreme Panorama
  • Derinkuyu Yeraltı Şehri
  • Ihlara Vadisi ( 4 km Yürüyüş)
  • Belisırma Köyü
  • Öğle Yemeği
  • Selime Manastırı
  • Güvercinlik Vadisi
  • Onyx Atölyeleri
  • Yaprakhisar Panorama
  • Uçhisar Güvercinlik Vadisi

Kapadokya keşifleri için turistler tarafından en çok tercih edilen tur olan Yeşil Tur, yürüyüşü bol ve yeraltı şehir inişi olduğu için rahat ayakkabı ve yedek kıyafetle gitmenizi önerdiğimiz turlardan. Kapadokya’nın gizemini ve efsanelerini merak edenlere önerilir.

Kapadokya Yeşil Tur 09.30 - 09.45 saatleri arasında otelinizden alınmanızla başlıyor.
Kapadokya Yeşil Tur’da ilk durak Göreme Panorama, yani Kapadokya’yı görme ve anlama noktası! Önünüzdeki upuzun vadileri boş banklardan birinde seyre dalacak ve fotoğraf makinenizin deklanşörüne Göreme Vadisi’nin muhteşem manzarası için basacaksınız bu kez. Göreme’yi en net göreceğiniz nokta burası ve Kapadokya’ya gelen herkesin tam da burada çekilmiş bir fotoğrafı mutlaka var. Profesyonel rehberler bölgenin oluşumu ile ilgili bilgi verdikten sonra yeni bir heyecan için tekrar hareket vakti.

İkinci durak Derinkuyu Yeralt Şehri. Dar yerde kalmakla ilgili sorunlar yaşayacağınızdan çekiniyorsanız, bu yeraltı şehrinin yaklaşık 55 metre derinlikte ve 8 katlı olduğunu şimdiden hatırlatalım. Derinlere indikçe yüzyıllar önce böylesine bir mühendislik zekasının nasıl işlediğini merak edecek, hatta uzaylılardan bile şüpheleneceksiniz. Kılcal havalandırmaları, sürgü değirmen taşları, su kuyuları, okul, kilise, ahır gibi bölümleriyle yerin altındaki plazalar gibi düşünebileceğiniz bu ilginç yeraltı şehri Kapadokya Yeşil Tur’un en adrenalinli bölümlerinden. Asırlar önce binlerce kişinin aynı anda yaşayabildiği mekanlarda zaman yolculuğuna çıkacak, girdiğiniz her bölme, indiğiniz her katta daha da şaşıracaksınız.

Ihlara Vadisi dünyanın en güzel vadilerinden biri ve tıpkı bir açık hava müzesi gibi. Bunu sadece biz değil dünya da kabul ediyor. Bu derin vadiye sayamayacağınız kadar çok basamakla inecek, içlerinde sanatsal bir şölen göreceğiniz 10. ve 13. Yüzyıldan kalma kiliselerden Ağaçaltı Kilisesi’ne uğrayarak Melendiz Nehri kıyısından Belisırma Köyü’ne yürüyeceksiniz. Yaklaşık 3.5 km. ve bir saat sürecek bu yürüyüş boyunca eğer mevsimine denk gelmişseniz meyveleri sarkan ağaçlar görecek, nehrin sesiyle ruhunuzu dinlendireceksiniz. Merdivenleri tekrar nasıl çıkacağınızı düşünmeyin. Çünkü Belisırma Köyü Ihlara Vadisi’nin çıkış noktası. Uzun yürüyüş sonrası nehir kıysında bir yemek molası. Mevsimlerden yaz veya baharsa Belisırma Köyü daha da renkli. Nehir üstündeki barakalarda öğle yemeği yerken ayaklarınızı da suya salıveriyorsunuz.

Kapadokya’nın en eski manastırı, aynı zamanda ilk Hıristiyanlık üslerinden olan Selime Manastırı, Kapadokya Yeşil Tur’da yemekten sonraki ilk durak. Manastır katedral olarak da anılıyor. İçinde misyonerler okulu ve kilise gibi yaşam alanları göreceğiniz Selime Manastırı Kapadokya’nın en fotojenik noktalarından. Sarp kayalıkların üzerinde bir kartal yuvası gibi duruyor. Hatta Star Wars’ın burada çekildiğini söyleyenler bile var. Selime Manastırı’ndan sonraki Kapadokya Yeşil Tur durağı Yaprak hisar Köyü. Asırlara inat hala dimdik duran peribacalarını izleyecek ve bol bol fotoğraf çekeceksiniz.

Uçhisar yakınlarındaki Güvercinlik Vadisi Kapadokya’nın en meşhur vadilerinden. Bir zamanlar güvercinlerin tünediği güvercinliklerden ismini alan vadinin kaya oluşumları arasında yürümek demek aslında Kapadokya’yı tam anlamıyla hissetmekle eşdeğer. Kapadokya bölgesinde değerli ve yarı değerli taşların işlendiği onyx atölyeleri Yeşil Tur’un en keyif veren duraklarından. Rehberiniz bu taşların oluşumuyla ve işlenmesiyle ilgili tüm merak ettiklerinizi açıklıyor. Kapadokya Yeşil Tur 18.00 – 18.30 saatleri arasında otelinize bırakılmanızla sona eriyor.

KAPADOKYA MAVİ TUR
Dev balonları, peri bacaları ve yeraltı şehirleri ile meşhur Kapadokya’da günlük tur seçenekleri arasındaki Kapadokya mavi tur rotası merkezden daha uzak noktaları hedef alan bir turdur. Kapadokya kırmızı tur ve yeşil tur (Ihlara Vadisi Turu ) kadar popüler olmasa da bu özel bölgeyi eksiksiz keşfetmenizi sağlayacaktır. Mavi tur eski bir Rum kasabası olan Mustafapaşa ile başlayıp, Soğanlı Vadisi, Kaymaklı Yeraltı Şehri şeklinde devam eden yaklaşık 110 km’lik bir rotaya sahiptir.

Kapadokya’da çok sayıda tur şirketi olduğu için farklı fiyatlarla hizmet sunulabilmektedir. Kapadokya Mavi Tur ücreti kişi başı olarak 350 TL civarlarında. Eğer müze kartınız var ise 50 TL indirim yapılmaktadır. Müze kartınız yok ise tur günü de müze kartını alabilirsiniz. 
6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. 4 - 7 kişilik talepler için aynı fiyat ile turunuz özel tur olarak özel VIP araç ve rehber ile gerçekleştiriliyor. 

Tura Dahil Olan Hizmetler
  • Ulaşım
  • Profesyonel Rehberlik
  • Müze Girişleri
  • Öğlen Yemeği (içecekler hariç)
  • Transferler
Tur Güzergahı
  • Mustafapaşa
  • Keşlik Manastırı
  • Soğanlı Vadisi
  • Öğle yemeği
  • Şahinefendi
  • Kaymaklı Yeraltı Şehri

Kapadokya mavi tur sabah saat 09:00 - 09:30 saatleri arasında misafirlerin tur şirketi tarafından otellerinden alınmasıyla başlar. Mavi turun ilk durağı olan Mustafapaşa Köyü eski bir Rum kasabasıdır. Ortodoks Hristiyanların geçmişlerine tanıklık eden bu köyde medreseler, kiliseler, Yunan konakları ve yüzyıllar öncesine ait daha birçok yapı göreceksiniz.

Kapadokya mavi tur ikinci durağı olan Keşlik Manastırı da içindeki fresklerle büyüleyici bir etki bırakacak. Eşine nadir rastlanan bu duvar resimlerini rehberiniz eşliğinde inceledikten sonra bir sonraki durak olan Şahinefendi Sobesos kazı alanı. Şahinefendi Sabesos kazı alanı yaklaşık on yıldır arkeologlar tarafından düzenli kazı çalışmalarının yapıldığı ve böylece bölgenin tarihine ve uygarlıklara dair yeni izler bulmanın amaçlandığı bir yer. Bugüne kadar kazıdan çıkarılmış olanlar arasındaki mezarlar, bazilika ve mozaik taşları ile Roman hamamlarını göreceksiniz.

Kapadokya mavi tur dördüncü durağında sıra meşhur Soğanlı Vadisi’ne geliyor. Soğanlı Vadisi hem günümüzde hem de geçmişte önemli bir yere sahip çünkü Kapadokya’nın en büyük üçüncü keşiş merkezi olarak bilinmektedir. Tıpkı Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi burada da keyifli bir yürüyüş rotası yer almaktadır. Ayrıca vadide gezerken çok sayıda kilise de göreceksiniz. Fakat burada yürüyüşe başlamadan önce enerji toplamak adına yöresel restoranda nefis bir öğle yemeği yemekte fayda var. Yemekten sonra vadide yürüyüşe geçerken Soğanlı Köyü’nün kadınları tarafından yapılan ünlü oyuncak bebekleri görebilir, hediyelik olarak satın alabilirsiniz.

Soğanlı Vadisi yürüyüşü ardından bir sonraki durak Kaymaklı Yeraltı Şehri Kapadokya’nın en yoğun ziyaretçisi olan yeraltı şehirlerinden bir diğeridir. Yerin metrelerce altına dar tünellerden ve merdivenlerden geçerek geçmişte nasıl yaşadıklarına ve oluşturdukları şehirlere şaşkınlıkla tanık olacaksınız. Rehberin anlattıklarıyla daha da heyecanlı ve şaşırtıcı Kaymaklı Yeraltı Şehri gezisi Kapadokya mavi tur için son durak.

AT TURU
Adı Pers dilinde ‘Güzel Atlar Ülkesi’ anlamına gelen Kapadokya’nın belki de adıyla en özdeşleşen aktivitesi Kapadokya at turu veya farklı bir deyiş ile Atlı Safari Turu. Nakış misali peribacalarıyla işlenmiş vadilerinde koştururken arkada tozdan bulutlar, yerde nal izleri bırakmak, miladı çok eskilere dayanan coğrafyada anın özgürlüğünü solumak. UNESCO Dünya Mirasları listesinde bulunan Kapadokya’yı keşfederken bölgenin özüne karışmanın en güzel yollarından biri de işte bu güzel atların sırtında yol almak. Kapadokya at turu bölgenin en keyif veren aktivitelerinden.
Kapadokya’da 1980’lerden sonra başlayan turizm hareketliliğine en çok etkisi dokunan aktivite atlı safari turu. Başta Uzakdoğu ve Avrupa olmak üzere hem yabancı hem de yerli turistlerin en rağbet ettiği etkinliklerden biri olan atla Kapadokya keşif turlarına katılabilmek için binicilik konusunda tecrübeli olmanız da gerekmiyor. Ata ilk binişiniz olsa bile, profesyonel hizmet veren ve güvenlik önlemleri denetlenen at çiftliklerinde küçük bir brifing sonrasında keşfe çıkmaya hazır hale gelebiliyorsunuz. Hatta çocuklarınızı da bindirebiliyor, ailecek bu keşfin keyfini çıkarabiliyorsunuz.
Kapadokya at turunu düzenleyen şirketler hemen hemen aynı güzergah ve rota üzerinde ilerleseler de küçük değişiklikler yapabiliyor ve paketlere göre farklı hizmetler sunabiliyorlar. Konakladığınız yerden alınma ve tur sonrasında tekrar bırakılma anlamına gelen transfer hizmetleri, tura hazırlayan ve brifing veren profesyonel eğitmen hizmetleri, güvenliğiniz için yapılması gereken sigortalar, ata binmek için gerekli olan ekipmanlar ve rehberlik hizmetleri bu paketlerde verilen, fiyata dahil tutulan fiks hizmetler.
Tura çıkacağınız at çiftliği yani binicilik merkezi gezi rotanızın başlangıcı oluyor. Önce atınızı seçerek başlıyorsunuz işe. Anadolu, İngiliz veya Arap atlarından hangisine yakınlık duyduğunuza ve uysallık referanslarına göre yol arkadaşı ediniyorsunuz. Atlar bu gezintiler için eğitilmiş oldukları ve alıştıkları için ani hareketlerde bulunmuyor, zorluk çıkarmıyorlar. ‘Yerli Kovboy’ tabir edilen tur rehberi eşliğinde rotada belirtilen vadilerde kendinizi zaman zaman bir western filminde zaman zaman da bir tarih belgeselinde hissedebiliyorsunuz. Araçların giremediği dar patikalar, peri bacalarının etekleri ve yemyeşil bağların olduğu köyler ise at sırtındayken bir film platosuna dönüşüveriyor. Yaz ya da kış mevsimi fark etmez, Kapadokya’da ata her mevsim binebiliyorsunuz.
Kapadokya’nın vadileri atla gezmek için çok uygun parkurlar olduğundan her tur şirketi en güzellerini rotalarına mutlaka dahil ediyor. Kılıçlar Vadisi, Aşk Vadisi, Meskendir Vadisi, Kızılçukur, Zemi ve Güvercinlik Vadisi, Paşabağı, Çavuşin Köyü hem doğal güzelliklere hem de peri bacalarına doyacağınız Kapadokya rotalarından. At turu paketleri ise 1 saatten başlayıp 2, 3, 4 saatlik turlardan tam gün haftalık paketlere kadar bol seçenekli sunuluyor. Tur süresi ne kadar uzun oluşa gördüğünüz yerlerin sayısı da ona göre artıyor.
Kapadokya’da at turu düzenleyen çiftliklerin 1 saatlik fiyatı 150 TL’den başlıyor. Bazen karşınıza Euro cinsinden fiyatlarda çıkıyor. Tura kalabalık bir grup olarak katılacaksanız şirketler katılımcı sayısına göre indirimler de yapabiliyor. Sadece tam günlük paketlerde verilen fiyatlara öğle yemeği ve içecekler dahil ediliyor. Transferler, ekipmanlar, rehberlik, eğitmenler ve sigortalar ise verilen fiyata her zaman dahil.
  • Kapadokya At Turu fiyatları, 
  • 1 Saat : 150 TL
  • 2 Saat (Gün Batımı Turu): 250 TL ‘dir.
  • Fotoğraf Turu : 300 TL ‘dir.
  • Tur şirketleri isteğe başlı gerçekleştirilecek vadilerde piknik için ayrıca fiyat verebiliyorlar.
  • 95 kilo üzerindeki misafirlerimiz at turuna katılamamaktadırlar
 Düz tabanlı bir ayakkabı seçmeniz ve mevsim şartlarıyla güzergaha göre değişen koşullara bir ceket veya bir mont giyerek önlem almanız sürüş esnasında rahatlığınızı sağlayacak önlemlerden. Ata binme hazırlık sürecinde ise bir kask takmanız güvenliğiniz açısından önem taşıyor. Kask dahil tüm ekipmanları hizmet aldığınız çiftliklerden fiyata dahil olarak edinebiliyorsunuz. Turlara her mevsim ve her gün katılabiliyor olsanız da tur şirketlerinin önerdiği en ideal saatler öğle vakitleri. At sırtında unutamayacağınız anların en özeli ise günün battığı saatlerde yapacağınız vadi keyifleri.

BALON TURU
Siz hiç metrelerce yüksekte uçarken pencere olmadan aşağıya veya gökyüzüne baktınız mı?Zaten özgür olan kişilikleri, gökyüzünden de dünyanın güzelliklerini görmek ister. İlk olarak 1991’de Lars-Eric Möre ve Kaili Kidner tarafından başlatılan balon turu, bugün Kapadokya’nın dünya çapında tanınmasına en çok katkı sağlayan aktivitesine dönüşmüş durumda. Balonlu turu, Kapadokya gezisinin en önemli parçası. Türkiye’nin en büyülü yerlerinden Kapadokya için en az 4 günlük bir tatil planlayın. Sabaha karşı yapılan balon turlarına mutlaka katılın.Balon turu hakkında gelin biraz konuşalım.


Sıcak Hava Balonu Nasıl Çalışır
İlk işimiz güvenlik. Esasen basit bir fizik kuralı geçerli. Isınan hava yükselir! Yani balon aslında iki kısımdan oluşuyor. Isınmaya ve yanmaya karşı dayanıklı kumaşlardan imal edilen “Kubbe” ile yolcuların ve pilotun yer aldığı “Sepet” kısmı. Pilot, sepet kısmının ortasında bulunan özel bölümde duruyor ve balonun yükselmesi, alçalması için ısı ayarı ile yönlendirme işlevini gerçekleştiriyor. Sıcak hava balonlarında herhangi bir motor donanımı bulunmuyor. Bu sebeple yatay yönlenme rüzgar ile gerçekleşir. Artık rüzgar nereden eserse, oraya gidiyorsun. Hatta balonlar, bazen garip yerlere dahi iniş yapabiliyor.

Sıcak Hava Balonu Neden Kaza Yapar
Kapadokya’daki balonların nasıl çalıştığını anladığımıza göre, hadi şimdi bu balonların ara sıra neden kaza yaptıklarına değinelim.Son dönemde insanların aklını kurcalayan bir soru bu. İnsanlar binmek istedikleri halde haberler sebebiyle binmekten vazgeçer oldular. Senede 1 veya 2 kez de olsa “Kapadokya Balon Kazası” haberlerini bir şekilde duyuyoruz.Öncelikle şunu belirteyim ki dünya genelinde sayı ve kaza oranı düşünüldüğünde matematiksel olarak en güvenli hava taşıtlarından birisi Sıcak Hava Balonları.
Hemen size balonların neden kaza yaptığını veya sert inişlerde yolcuların neden yaralandığını belirteyim : Öncelikli ana sebep hava koşulları olmakla birlikte, bazen balona binen yolcuların pilotun direktiflerini yerine getirmemeleri dahi kazalara neden olabiliyor. Kazalara neden olmasa da, yaralanmalara neden olabiliyor. Örneğin iniş poziyonu almazsanız yaralanma riskiniz ortaya çıkabiliyor. Hava koşulları ise kimsenin önüne geçemeyeceği bir durum. Sıcak hava balonları uçak veya helikopterler gibi ani manevra ve yönlendirilme kabiliyetine sahip olmadıkları için, doğal sebepler nadiren de olsa sıkıntı yaratıyor. Zaten havanın uygun olmadığı dönemlerde Sivil Havacılık balon uçuşlarını erteliyor veya iptal ediyor. Bu sebeple gönlünüz rahat olsun.

Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Asla fiyatlara kanarak Kapadokya’da balon turu yapan firma ile anlaşmayın. Öncelikle tercih ettiğiniz firmanın deneyimini öğrenmeye çalışın. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de sıkıntı yaşayabileceğiniz durumlarla karşılaşabilirsiniz. Örneğin sizlere 1 saat uçuş süresi söylenip 30 dakika uçuş gerçekleştirilebilir. En kötüsü, deneyimi olmayan bir pilot, sanki yıllardır bu işi yapıyormuş gibi tanıtılabilir. Uçuş süresinin kısalığı konusunda, Daha önce buna benzer olaylar yaşayan arkadaşlarım oldu. Bu sebeple 1 saatten az olan uçuşları tercih etmemenizi özellikle belirtmek istiyorum. (Hava koşulları sebebiyle erken inmenize bir şey diyemem.) Diğer bir mevzû ise yolculara uçuş sigortası yapılıp yapılmadığı. Bazı firmalar fiyattan tasarruf edebilmek için bu detayı pas geçip herhangi bir sigorta yaptırmayabiliyorKapadokya balon firmaları ve uçuş süresi hatta sigorta yapıp yapmadıklarını mutlaka araştırın.

Kapadokya Sıcak Hava Balonu Turu
İnternette Kapadokya balon firmaları diye arattığınızda, kafanızı karıştıracak şekilde birçok firma olduğunu göreceksiniz. Bazıları çok uygun iken bazıları ise gerçekten pahalı! Peki neye göre firma belirlemeniz gerekiyor ? Biraz da güvenerek ilerlemek lazım. Benim size tavsiyem olacak. Kapadokya’nın en iyi üç balon firmasından biri olan SkyWay Balloons firması. SkyWay haricinde en çok uçuş yapan ve şimdiye dek kazası olmayan diğer iki firma ise Voyager ve Royal Baloon. Bunlar dışında 20’den fazla balon firması Kapadokya’da hizmet veriyor ama ben bu 3 firmadan bahsetmek istedim. Sizlere tavsiyem, Kapadokya balon turları için kalacağınız otelden yardım istemeniz. Çünkü otelden satın aldığınızda, sorumluluk onlarda oluyor. Eğer otelden almayı tercih etmezseniz, acentalar vasıtasıyla da balon turu satın alabilirsiniz. Otel ve Balon Turunu bir arada düşünürseniz Balondokya internet sitesine de göz atabilirsiniz.

Kapadokya Balon Fiyatları
Gelelim en çok sorulan sorunun cevabına. Öncelikle, her şeyde olduğu gibi, balon uçuşlarında da standart, konforlu ve özel gibi seçenekler olduğunu belirtmek istiyorum. Haliyle bu kategoriler fiyatı da arttırıyor. Örneğin, Kapadokya’da balonda evlilik teklifi için özel uçuş; rahatınıza düşkünseniz daha az kişinin (10 - 14 kişi) katıldığı konforlu uçuş veya ekonomik olsun diyorsanız da standart uçuş tercih edebilirsiniz. Balon turu fiyatları aslında epey değişiyor. En ucuz fiyatlar 400 TL’den başlarken, 1500 TL’nin üzerine dahi çıkabiliyor. Tercih edeceğiniz uçuş türüne, turizm sezonunun dönemine hatta uçuş yapacağınız güne göre bile fiyatlar farklılık gösterecektir.

Bölgeler Uçuş Rota
Kapadokya’da gerçekleştirilen uçuşların rotası ve uçuşun gerçekleşeceği bölgeler, o güne bağlı hava durumuna göre değişiklik gösteriyor. Fakat genelleme yapacak olursak: Sıcak Hava Balonlarının Kapadokya’daki en güzel bölgelerden olan Avanos ve Göreme arasından kalkış yaptığını söyleyebiliriz. Daha önce de belirttiğim gibi balonların yönlendirmesi dikey olduğu için yatay yönlendirme rüzgar ve pilot hüneriyle gerçekleşiyor.

Balon uçuşları hangi saatlerde yapılıyor
Yoğun sezonda 3 değişik zamanda uçuş gerçekleştiriliyor. Bunların ilki gün doğumunda, ikincisi gün doğumu sonrasında, üçüncüsü ise gün batımında oluyor. Yoğun olmayan sezonda ise gün doğumu ve gün doğumu sonrasında olmak üzere 2 değişik zamanda uçuş yapılıyor.  Saat 03:30 gibi uyanmanız gerekse de, bu zahmete değeceğinden emin olabilirsiniz. Eğer gün doğumu balon turunu seçerseniz transfer aracı otelinizin yerine göre sizi 04:00 - 04:30 arasındaki bir zamanda sizi alıyor. Tabii Kapadokya’nın kendine has otellerinden de balonları izlemenin keyfi başka. Bu yüzden gitmeden önce mutlaka otelinizi ayarlayın.

Balon Turu Hangi Mevsim Yapalım
Kapadokya’da yılın her döneminde sıcak hava balonu uçuşu yapılabiliyor. Tabii ki hava durumu ve rüzgar uygun olduğu sürece. Uçuş kararını Sivil Havacılık ve Meteoroloji verileri etkiliyor. Ama, sıcak hava balonu uçuşu için en ideal aylar ise:
Nisan, Mayıs, Ekim, Kasım, Ocak

ATV TURU
Kapadokya ATV Turu, Kapadokya’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin hemen hemen tamamının gerçekleştirdiği bir aktivitedir. Kapadokya’daki vadilerde gerçekleştirilen ATV Turunu 1 saat veya 2 saat şeklinde gerçekleştirebilirsiniz. Gün içerisinde herhangi bir saatte veya daha çok tercih edilen gün batımı turuna katılabilirsiniz.  Kapadokya’yı dere, tepe merak ediyorsanız; tozdan, çamurdan, kısacası kirlenmekten korkmuyorsanız; adrenalinden hoşlanıyor, doğaya bayılıyorsanız ATV turu tam da size göre. Kapadokya tarih ve doğanın iç içe geçtiği ve her anınızı muhteşem kılacak sürpriz bir coğrafi dekora sahip. Sıra dışı bu cenneti gezerken içinizdeki seyyahı açığa çıkaracak en güzel heyecanlardan biri de ATV’ye binmek olacak.
Dört tekerli motor olarak tabir edilen ATV’ye binmek için araç kullanmayı bilmenize ve ehliyetli olmanıza da gerek yok. Hatta ilk defa bir araç kullanıyorsanız kısa bir brifingden sonra kendinize güveniniz geliyor da diyebiliriz. Çölde, kumda, karda, asfaltta gidebilecek şekilde tasarlanmış ATV’ler en fazla 60 km hız yapabileceğiniz, doğa keşifleri için oldukça ideal araçlar. İşin adrenalin kısmı ise kullanımındaki zorluk değil, gezerken çamurun içinde çamura bulanmanız, sudan geçerken sırılsıklam olmanız gibi engebeli alanlardaki akrobasileri kapsıyor.
Kapadokya’da ATV turları eşsiz vadiler, Çavuşin Kasabası ve Uçhisar Kalesi’ni kapsayan bir rota etrafında yapılıyor. ATV kiralayan firmaların oluşturdukları rota alternatiflerinde en çok görmeyi istediğiniz bölgeleri seçebiliyor ve bu bölgelere rehber eşliğinde gidebiliyorsunuz. Kılıçlar Vadisi, Güllüdere Vadisi, Kızılçukur Vadisi, Çavuşin Kasabası, Aşk Vadisi, Paşabağ, Uçhisar, Güvercinlik Vadisi ve Devrent Vadisi ATV turlarında çizilen rotanın içindeki noktalar.
Kısa, Standart, Uzun ve Premium turlar olarak sınıflandırılan ATV gezilerinin süreleri ise 1 saatten başlayıp, 2, 3 ve 4 saate çıkabildiği gibi yarım gün veya tam gün olarak ATV kiralayan acenteler de var. Günün her saati kiralayıp gezebileceğiniz ATV’lerin en rağbet gördüğü saatler ise gün batımı saatleri. Birçok firma günbatımı turları adı altında ATV turu düzenliyor.
ATV’lere tek kişi veya çift kişi olarak binebiliyorsunuz. Bazı ATV kiralayan firmalar turlarını sadece kendilerinin kullanabildiği vadilerdeki özel parkurlarda yapsalar da, Kapadokya’da bulunan tüm vadilerin zemini ATV kullanmaya elverişli. Tur öncesinde rota ve kullanımla ilgili bilgilendiriliyor, sonrasında ise kısa bir ısınma turuna çıkıyorsunuz. Tur esnasında mutlaka kask takmanız isteniyor ve kaskı da tur şirketi veriyor.
Kapadokya ATV Turu Fiyatları
ATV turları sezonlara göre değişiklik göstermekle beraber ortalama fiyat 175 TL ile 200 TL (iki saatlik tur) arasındadır. Eğer grup halinde kiralıyorsanız fiyatlarda belirli oranlarda indirim yaptırabiliyorsunuz. Genellikle Göreme beldesinden başlayan ATV safari turlarında tur öncesi ve sonrası otel transferi, rehberlik, yakıt fiyata dahil ediliyor. Tam gün ATV kiralamanız durumunuzda öğle yemeği ve içecekleri de kiraladığınız firma ödüyor. Ayrıca internette fırsat sitelerinde ATV turu düzenleyen firmaların yaptığı kampanyalara rastlarsanız şanslı sayılırsınız. Çünkü belirli dönem aralıklarında oldukça uygun ücretlerden yararlanabiliyorsunuz.
ATV safari tur esnasında kask takmanız zorunlu. Kaskın çene kısmınızı da kapsayan tam kask denilen türden olması gerekiyor. Yağmurluk, eldiven gibi malzemeler ise hava şartlarına göre veriliyor. Düşme durumlarında herhangi bir yaralanma yaşamamak için dirseklik ve dizlik takmanız da önemli. 5 yaşından küçük çocuklar ATV safari turuna katılamıyor.


ÇANAK ÇÖMLEK
Kapadokya’ya gittiğinizde aklınızda kalacak ve anılarınızı dolduracak yeganelerin peribacaları, yeraltı şehirleri, uçsuz bucaksız vadilerle sınırlı kalacağını sanmayın! Geçmişin bilgeliğiyle vakur görünen bu yörenin halkının aslında atadan babadan, kısacası genden gelen sanatçılar olduğunu Avanos çömleklerini görünce anlayacaksınız. Hatta görmek yetmeyecek, belki geçeceksiniz çarkın başına, siz de denemek isteyeceksiniz.
Avanos çömleklerini görmenin ve o deneyimi yaşamanın en iyi yöntemlerinden bir tanesi bir çok farklı deneyimi de yaşayabileceğiniz Kapadokya günlük turlarına, özellikle Kırmızı Tur’a katılmanızdır. Bu şekilde profesyonel rehber eşliğinde doğru ve detaylı bilgileri edinebilecek, bir çok farklı yeri gezebileceksiniz. Avanos çömleklerini de görebileceksinizdir. 
Ürgüp, Göreme gibi Kapadokya’nın üç turistik merkezinden biri olan Avanos’un orta yerinden akan nice bilinmeyene sırdaş Kızılırmak, tüflü kızıl toprağını asırlardır bir hediye gibi geçtiği yerlere bırakırken, aslında bir sanatın doğmasına da vesile olmuş. Bu kırmızı toprak ve Kil karışımıyla elde edilen seramik hamuruna Avanoslu sanatçıların el emeği göz nuru değmiş ve dünyada Nevşehir Avanos çömlekleri denilince akla gelen bir yer haline getirmiş.
Nevşehir’in 18 km. kuzeyinde kalan ve antik dönemde adı ‘Venessa’ olarak anılan Avanos’un tarihi M.Ö. 2000’li yıllara, Hititlere kadar uzanıyor. Nevşehir Avanos Çömleklerinin tarihi de tüm Kapadokya’ya yön veren Hititlerden bu yana kesintisiz olarak süregeliyor. Çok eski zamanlarda Avanos çömleklerinin atların, eşeklerin üzerinde civardaki köy ve kasabalarda pazarlandığı biliniyor ki, bu usül Osmanlı döneminde, hatta Cumhuriyet kurulduğunda bile devam etmiş. Çömlek yapmayı bilmiyorsa kız verilmeyen Avanos’un erkeklerinden oluşan kervanlar Kayseri  Gülşehir Aksaray yolunu izleyerek çanak çömlek satmak için çıktıkları yolculuklarda, pazar alanlarında ‘dolusuna pirincine, bulguruna, peynirine, tuzuna’ diye çığırırlar, takas yöntemiyle verilen çömleğin dolusu kadar üretilen üründen alırlar ve böyle geçinirlermiş. Bu yolculuklarda kırılan çömlekler ise yol kenarına atılır, Avanos yollarının kenarlarında birikerek hatlar oluştururmuş.
“Arar isen gerçek Meryem oğlunu, elindeki sırığından bellidir.
Kör de bilir Avanos’un yolunu, testi bardak kırığından bellidir.” diyen Aşık Seyrani’ni de bu dizeleri Avanos’un yol kenarlarının eski haline ithafen yazmış. Ata yadigarı bir meslek gibi babadan oğula, kavimden kavime geçerek ve her dönemde kendine bir şeyler ekleyerek gelişen bu sanat, günümüzde olduğu gibi geçmişte de Avanos’un başlıca geçim kaynağı olmuş.

Avanos çömlekleri nasıl yapılıyor ?
Avanos çömlekleri ustasının çarkındayken kolay gibi görünse de, aslında hiç de öyle kolay yapılmıyor. Avanos çömlekleri özellikleri hem maharet, hem yaratıcılık gerektirdiğinden olsa gerek, adına ‘Avanos sanatı’ da deniyor. Çömleklerin yapım aşamaları ise oldu bittiye gelecek kadar kısa bir süreç değil. Sorana ‘Avanos’tan yıllar önce almıştım’ diye göstereceğiniz masanızın, sehpanızın üzerindeki o şık eser, bakın aslında nasıl doğuyor;
Avanos Dağları’nın eteklerinden ve Kızılırmak yataklarından toplanan yağlı ve yumuşak kil toprak, elendikten sonra suyla yoğurularak önce hamur haline getiriliyor. Hamurun kullanıma hazır hale gelmesi için 1 hafta kadar bekletilmesi gerekiyor. Yapılacak Avanos çömleklerinin cinsine göre hamurun özellikleri de değişiyor. Toprağın sertliği veya yumuşaklığıyla, içerdiği silisin pişirme ısısına tepkisi hamurun niteliğini belirliyor.
Hamura şekil verme aşamasında birkaç yöntem uygulanıyor. Seri üretim ve çok parça çanak çömlek üretimini hızlandırmak için tabak gibi düz parçalar çark yerine, çarka eşdeğer bir makineyle şekillendirilebiliyor. Ya da Paris sıvası da denilen kalıp yöntemi uygulanıyor ki, sıvı hamur alçılı kalıplara doldurulup katılaşması bekleniyor.
Ama ruha iyi gelen bir meşgale olarak doktorların da önerdiği çömlek yapımı en çok eski tip tornada olduğunda keyif veriyor. Çömlekçi ustası özenle hazırladığı hamuru ayaklarıyla vurarak hızlandırdığı çarkına yapıştırdığı anda görsel şölen başlıyor. Usta önce elleriyle hamura bastırarak, sonra başparmaklarıyla tam merkezden bastırıp içini boşaltarak hamuru bir forma sokuyor, son aşamada ise yarım ay şeklindeki metal parçayla karın oluşturup çömleğe dönüştürüyor. Erbap elinden çıkan bir Avanos çömleğinin yapımının tornada incelip yükselerek 4 - 5 dakika sürüyor olmasına şaşırıyorsunuz belki, ama bazen elinize aldığınız ufak bir kasenin yapımı boyaması ve işlenmesiyle günlerce de sürebiliyor.
Hamur ayakla döndürülen çark tezgahlarda şekillenirken, günümüzde elektrikle dönen çarklar da yaygın olarak kullanılıyor. Avanos’ta çömlek yapım atölyelerine halk arasında ‘işlik’ ya da ‘çanakhane’ deniyor. İşliklerin en önemli özelliklerinden biri ise toprak zeminli ve ışık almayan mekanlar olması. Ve bu mekanlar genellikle kayalara oyulmuş mağaralar…
Şekil verilen Avanos çömleklerinin kurutmaya geçmeden üstünün boyanmasına ve süslenmesine Kapadokya’da ‘zırhlama’ deniyor. Zırhlama yapıldıktan sonra çömlekler deri sertliği kıvamına gelene kadar 2 gün bekletiliyor. Hamur henüz tam kurumamışken yüzeyinin parlatılmasına ise ‘perdahlama’ deniliyor ki, bu işlem sacdan bir aletle (masat) yapılıyor.
Çömleklerin 20 dakika güneşe çıkarılması nemin atılmasını sağlıyor. Eğer güneş yoksa ‘yanalak’ da denilen işlik odalarında bir gün bekletiliyor. Kulplu bir ürün ise kulpları takılıyor ve pişirme sürecine geçiliyor.
Avanos çömleklerinin kullanıma hazır hale gelmeden önce son aşaması fırınlanması ve sırlanması. Kuruyan ürünler geniş küvetlere yerleştirilip ev eşyası olarak tasarlanmışsa 1.000°C’de, su geçirmez daha sert kaplar ise 1.400°C’ye varan ısılarda 1 - 3 gün arasında pişiriliyor ve fırın soğuyuncaya kadar da içinde bekletiliyor.
Sırlama işlemini yapmadan önce ise toz kıvamında sır, inceltilmiş çakmaktaşı, kurşun oksit, feldispat gibi camsı maddeler suyla karıştırılarak sır eriyiği hazırlanıyor. Pişmiş çömlekler bu eriyiğin içine daldırılarak tekrar fırınlanıyor ve çömleklerin yüzeyinde camsı bir görünüm de bu şekilde sağlanıyor.
Avanos Çömlekleri Kapadokya’da Nerede ?

Eğer Avanos çömlekleri hangi yöreye aittir diye merak ediyorsanız, hatta bir Avanos çömleğinin doğumunu görmek istiyorsanız, Nevşehir’in Avanos ilçesinde çok sayıda işlikten birini ziyaret edebilir, hatta siz de çarkın başına oturup usta gibi olmasa da kendinize ait bir eser yaratabilirsiniz. 
Kapadokya’daki misafirliğinizde Avanos’a gelmişken uğramadan gidilmez denilecek yerler arasında olan çömlek atölyelerini es geçmeyin. Avanos’un merkezinde mekan anlamında kullanılan chez adıyla başlayan birçok çömlek atölyesi var. Bunlardan en bilineni ise Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiş Saç Müzesi’yle bilinen Chez Galip. Ama civarda üretimini fabrikasyon yapan ve ihracata yönelmiş büyük seramik fabrikaları da var ki, Anadolu Çömlekçilik bunlardan biri. Bölgenin kayadan oyma 3700 m2 alan içeren en büyük mağazası ise Güray Çömlekçilik. İki katlı bu mağazada Nevşehir Avanos çömlekçiliğinin tarihsel aşamalarını da görebileceğiniz birçok örnek mevcut. Güray Çömlekçilik ayrıca Kapadokya Yeraltı Seramik Müzesi’ni kurarak Anadolu çömlek sanatını yansıtan parçaları bir araya getirmiş.
‘Kapadokya’nın El Sanatları ve Alışveriş Merkezi’ olarak tabir edilen Avanos’un merkezinde, tam da namına yakışır şekilde duran Çömlekçi Heykeli’ni göreceksiniz. Bu heykelin bir bölümünde dokuma tezgahında bir kız çocuğu ile bir kadın, diğer bölümünde ise çarkı bacakları arasına almış bir çömlekçi var.
Avanos çömleklerinin fiyatları formlarına, boyutlarına ve ihtiyaca göre değişkenlik gösterse de, en uygun fiyatlar çömlek yapımını izlemenize de olanak sağlayan chez’lerde bulunuyor. 5 TL’den başlayıp 2000 - 3000 TL’ye yükselen fiyatlar, tur otobüslerinin uğradığı büyük mağazaların aşağısında seyrediyor. Peki neler mi bulacaksınız Avanos çömlekçilerinde;
Evinizde mutfağınızda kullanabileceğiniz güveçler, küpler, testiler; aksesuar olarak kullanabileceğiniz Hitit ve Frig sanatını yansıtan mumluklar, tabaklar, kadehler, özellikle turistlerin çok ilgi gösterdiği gözyaşı şişeleri, Osmanlı ibrikleri, sarkaçlar, şamdanlar, Hitit güneşi testisi.

‘Hitit Güneşi Testisi’ demişken hikayesini de anlatalım
Hititler çok tanrıya tapan ve kazandıkları her savaşta düşmanın tanrısını da tapındıkları tanrılar arasına alan bir medeniyetmiş. Böylelikle lanetten kurtulduklarına inanırlarmış. Fakat en saygı duydukları tanrı güneş tanrısıymış. Bu yüzden ortası boş olan testi modelini güneşi temsil ettiğinden ayrı tutarlarmış. Yaptıkları testinin içine şarap doldurarak, gün doğmadan bir tepenin üzerine, güneşin doğacağı yöne koyarlarmış. Güneş doğup, ışınları testinin ortasındaki delikten geçince şarabın kutsandığına inanırlar, dini törenlerinde halkı kutsamak için kullanırlarmış. Bir başka söylenceye göre ise erkekler savaşlara giderken eşleri bu testiyi kollarına takar, gitmeden erkeklere içirirlermiş. Testinin orijinali Ankara Medeniyetler Müzesi’nde görülebiliyor. Avanos çömlekleri aslında bir objeden öte, medeniyetlerin hikayesini anlatıyor. Her desen bir serzeniş, her form geçmişin bir izi gibi.

AVANOS SAÇ MÜZESİ
Kapadokya’nın insanın iliklerine işleyen efsunlu havası sadece peribacalarında, güneşle dans eden vadilerinde solunmuyor. İçine aşk karışan her şeyi çıkarıyor gezgininin karşısına. Kimi zaman bir halısında, kimi zaman bir çömleğinde, kimi zaman uzaklara daldıran bir anısında. Kapadokya’da bir yeraltı şehrinin ya da bir mabedin efsanesini duymuşsunuzdur mutlaka! Ama bir tutam saçla başlayan, sonra koca bir müzeye dönüşen Avanos Saç Müzesi’nin hikayesini duymadıysanız çok şaşıracaksınız. Müze hakkında bilgi vermeden önce ziyaret edecek olan misafirlere bazı notları paylaşalım ,
  • Müze giriş ücreti 3 TL ‘dir.
  • Saç müzesinde fotoğraf çekilmesi , insanların özel bilgilerinin korunması sebebiyle yasaktır.
  • Chez Galip genellikle asıl çanak çömlek atolyesi olarak bilinen Chez Galip çömlek atolyesinde bulunuyor. Öncelikle orayı ziyaret etmenizi , kendisi ile görüşmenizi ve sonra Avanos Saç Müzesini ziyaret etmenizi öneririz.
Avanos Saç Müzesi sadece ülkemiz için değil, dünya için de bir ilk! Hatta Amerikan ABCNews.com adlı internet sitesinin yayınladığı dünyanın en ilginç 15 müzesi listesinde 6. sırada yer alıyor. Adını içindeki 16 bini aşkın kadın saçı tutamından alan müze, 1979 yılında çömlek ustası Galip Körükçü tarafından açılmış. Kapadokya’nın dokusuna uygun, kayalardan oyulmuş ve birbiri içinde geçişli 500 m2’lik bir mağarada, her yerden sallanan kadın saçlarıyla o günden bu güne gezginlerini şaşırtmaya devam etmiş. 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na da giren Saç Müzesi, Avanos’a gelenlerin uğramadan gitmedikleri hatta kadınların yanlarında getirdikleri makasla ‘bu da benden olsun’ diye bir tutam saç kesip bıraktıkları bir anı mabedine dönüşmüş.
 Kadınlar sadece saçlarını değil, belki bir gün yine gelir ve buluruz umuduyla isim ve telefon bilgilerini de bir kağıda yazıp saçlarına iliştirmiş. Hatta bazıları vesikalık fotoğrafını bile bırakmış. Saçların sahiplerine ait bu bilgiler teşhir olmasın diye Saç Müzesi’nde fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor.
Saç Müzesi’nin kurucusu Galip Körükçü her yıl bu saç demetlerinden 20 tanesini rastgele seçerek çekiliş yapıyor ve şanslı saç sahiplerini tekrar Kapadokya’ya davet ediyor. Haziran ve Aralık aylarında yapılan çekilişlerde ismi çıkan kişileri Kapadokya’da tüm masraflarını karşılayarak ağırlıyor. İsteyene çömlek yapmayı öğretiyor, isteyene at sırtında vadi dolaştırıyor. Kapadokya turizmine katkı sağlayan bu girişim tabii ki müzedeki saçları günden güne artırıyor. Bu dev saç koleksiyonuna ülkemizden bilinen isimler de saçlarını bırakmış. Kapadokya’da çekilen Asmalı Konak kadınlarından Selda Alkor, Nurgül Yeşilçay, İpek Tuzcuoğlu ve Semra Özal’da bu koleksiyona katkıda bulunanlardan.
Müzenin içinde saçlar dışında neler yok ki! Eğer size her daim Kapadokya’yı hatırlatan ve el emeğini yansıtan bir hediye almak istiyorsanız eşsiz seçenek var. Hatta bu mağara mağazanın içinde gezerken kuru dallarına niyet yazılmış peçeteler, mendiller sallanan bir dilek ağacı bile var. Kendine has kokusunun ve ışığının etkisinden olsa gerek, Avanos Saç Müzesi’nde kendinizi başka bir dünyada gezerken buluveriyorsunuz.
  • Avanos, Nevşehir ilinin 18 km. doğusunda ve Saç Müzesi’de Avanos’un meydanında. Eğer araçla Göreme üzerinden gidecekseniz, Göreme’den sonra 5 dakikada Avanos’a ulaşabiliyorsunuz.
  • Nevşehir Avanos arası 20 km, Kayseri  Avanos arası ise 64 km.
  • Her gün 8.30 - 19.30 saatleri arasında gezilebilen Saç Müzesi’ni veya nam-ı diğer “Chez Galip” i Avanos’ta kime sorsanız gösteriyor.
  • Avanos Saç Müzesi Adresi : Yeni Mahalle, Hasan Kalesi Mevkii 3, Avanos  Nevşehir
Avanos Saç Müzesi Hikayesi
Her şeyi başlatan kavuşulamayan bir aşkın hikayesi aslında. 1979 yılında Avanoslu çömlek ustası Galip Körükçü’nün atölyesine Fransız bir turist kadın gelir. Bu tesadüf zamanla duygusal bir yakınlaşmaya dönüşür ve 3 ay sonra ülkesine dönmek zorunda kalan Fransız kadın yokluğunda onu hatırlatacak bir anı bırakmak ister çömlek ustasına. Bu anı müzenin temellerini atacak olan bir tutam saçtır. Çömlek ustası bu saçı atölyesinin duvarına asar ve gel zaman git zaman bu duvar hikayeyi duyarak burkulan kadınların saçlarıyla dolar taşar. Fransız meçhul sevgilinin adı bilinmese de, yıllar sonra tekrar geldiği atölyede gördükleriyle büyük bir şaşkınlığa uğrar. Kendi saçının nerede olduğunu arasa da bir türlü bulamaz. Artık dünyaca bilinen ve Avanos denilince akla gelen Saç Müzesi’nin ilk eseri olan bu saçlar, bir söylenceye göre sadece çömlek ustasının bildiği özel bir yerde.

Galip Körükçü nam-ı diğer “Chez Galip”
Sadece sanatçı bir çömlek ustası değil, aynı zamanda saç müzesini yaratan ve dünyaca bilinen bir fenomen. Zanaatını babasından, babası da babasından öğrenmiş ve 5 kuşak boyunca (270 Yıl) Kapadokya çanak çömleğini işlemişler.Aynı zamanda Avanos’un en eski çanak çömlek atolyesini işletiyorlar. Çoğu gezginin British Müzesi’nden bile daha etkileyici ve enteresan bulduğu müzeye sebep olan Fransız’la evlenmemiş ama Hollandalı sanatçı Lilian ile bir yuva kurup 3 kız babası olmuş.
Geleneksel Türk el sanatlarının sadece Türkiye’de değil, dünyada da yer bulması için birçok ulusal fuarda tanıtım misyonunu üstlenmiş. El emeği göz nuru eserleri Fransa’nın Paris şehrinde bulunan Musee de l-homme tarafından bile takdir edilmiş. Kızılırmak’ın hediyesi killi topraktan dünyaca ünlü seramik kültürü yaratan ustaların atölyelerinin isimleri ‘Chez’le başlıyor Avanos’ta. ‘Chez’ yer, mekan anlamında kullanıldığından Galip Körükçü’ye ait atölyenin ismi de ‘Galip’in yeri’ anlamına gelen ‘Chez Galip’ olarak anılıyor. Atölyeye gittiğinizde elma çayı ve şarapla karşılıyor sizi ve öğrencileriyle çarkının başına geçip başka bir dünyaya ışınlıyor adeta. Dilerseniz, Avanos’ta bir de kendisinden dinleyin hikayesini

VADİ TURLARI
Bölge bildiğiniz vadi cenneti. Rengarenk toprak, zamanla şekillenmiş, renklenmiş ve efsane desenler şeklini almış. Siz yolları arşınlarken, eminim yürümekten çok bir köşede durup durup fotoğraflıyor olacaksınız. Yalnız doğa yürüyüşü yapmadan önce, yanınıza atıştırmalık yiyecekler ve bolca su almayı unutmayın. Gideceğiniz en güzel vadiler ise; Aşk vadisi, Güvercinlik vadisi ve Kızıl vadi olsun derim.

YER ALTI ŞEHİRLERİ
Kapadokya, yer üstündeki kadar, yer altında bulunan şehirleri ile de keşfedilmeyi bekliyor. Bunlardan en önemlisi ise, Kaymaklı ve Derinkuyu. İşte bu 2 yeraltı şehri, yüzlerce yıldır ayakta durmayı başarmış, günümüzde bile halen ziyaretçileri büyülemek için hizmet veriyor. Eğer vaktiniz kalırsa, mutlaka bu yeraltı şehrini de görün derim.

ZELVE MAPPİNG SHOW
Bunu mutlaka ama mutlaka, altın harflerle bir kenara not edin derim. Kapadokya’da bulunan Zelve Ören Yeri’nde, akşamları ışıklardan şov hazırlıyorlar. Adına da Zelve mapping show diyorlar. Işıklar, peri bacalarının üzerine doğru yansıtılıyor ve Kapadokya bölgesinin nasıl oluştuğunu, peri bacalarının tüm geçirdikleri evreleri tek tek görsel olarak izliyorsunuz. Bu deneyimi mutlaka Kapadokya’da yaşamanızı öneriyorum. Sanırım Kapadokya’da akşamları yapılacak en güzel etkinliklerden birisi bu. Giriş 100 TL.

DERVİŞ SEMA GÖSTERİSİ
Güzel atlar diyarı Kapadokya derviş gösterisi ile bölgenin sahip olduğu mistik havayı misafirlerine en güzel şekilde aktarıyor. Bu gösteriler hem yerli hem de yabancı turistler için oldukça büyük bir anlam taşıyor. Kapadokya sema gösterisi, misafirlerin birkaç saatliğine bile olsa bambaşka diyarlarda yolculuk yapmasını sağlayan eşsiz güzellikte aktivitelerden bir tanesidir. 
Derviş gösterisi, Kapadokya’nın taş oyma veya mağara mekanlarında düzenlenen ilahi bir gösteridir. Hz. Mevlana önderliğinde kurulmuş ve yüzyıllar boyunca insanları güzelliğiyle büyülemeyi başarmış semazen gösterisi, Kapadokya’da yapılacak aktiviteler arasında en özeli ve güzelidir. Bu özel gösteriyi Kapadokya’nın kendine has dokusu içinde izlemek ve deneyimlemek ise bölgeye gelen misafirlerin sahip olduğu en ayrıcalıklı durumdur denilebilir.

Kapadokya Derviş Sema Gösterileri
Kapadokya’da gündüzleri vadileri ve yer altı şehirlerini gezmekle başlayan gün, gün batımında gerçekleşen çeşitli doğa etkinliklerin ardından güzel bir yemek ve akşamın son etkinliği olan Türk gecesi ve semazen gösterisi ile bitiyor. Kapadokya Türk Gecesi organizasyonları oldukça ünlü olduğu için yer bulmak çoğu zaman mümkün olmuyor. Bu etkinlik içinde yaklaşık 15 dakikalık kısa bir sema gösterisi yapılıyor. Fakat asıl Kapadokya semazen gösterisi izlemek isteyenler için 18:00 ve 21:00’de olmak üzere iki farklı seansta düzenlenen yaklaşık 1 saatlik gösteriler Kapadokya’da geldiğinizde mutlaka katılmanız gereken etkinliklerden bir tanesi.
Kapadokya Derviş Evi’nde düzenlenen ve gerçek bir Mevlevi ayini olan bu gösterilerde 5 müzisyen, 5 semazen ve 1 semazenbaşı bulunuyor. Gerek dansı gerekse kostümleriyle izleyicileri büyüleyen ve başka diyarlara taşıyan Kapadokya sema gösterisi sayesinde unutulmaz 1 saat yaşayacaksınız.

Kapadokya derviş gösterisi izlemek için en uygun yerlerden bir tanesi olmasının yanında, Saruhan Kervansarayı’nın taş oyma, nostaljik ve mistik yapısı içinde daha da güzel bir havaya bürünüyor. Kapadokya’da deneyimleyebileceğiniz bu çok özel gösteri yaklaşık 1 saat sürüyor. Başlangıcında veya bitiminde Kapadokya ve doğa harikası peri bacalarının oluşumuna dair mini bir slayt gösterisi yapılıyor ve lohusa şerbeti ikram ediliyor. Her biri başka bir anlam taşıyan yedi bölümden oluşan semazen gösterileri iki seansta düzenleniyor. 18:00 - 19:00 veya 21:00 - 22:00 saatleri arasında gerçekleşen Kapadokya semazen gösterisi fiyatları 100 TL ile 180 TL arasında değişiyor. Semazen gösterilerine ulaşım tur şirketleri tarafından sağlanıyor ve misafirler kaldıkları otelden alınıp, gösteri bitimi yeniden otellerine bırakılıyor.

JEEP SAFARİ
Gelelim Kapadokya’da balon turlarından sonra en fazla tercih edilen bir başka aktivite olan jeep safari turlarına. Saatler boyunca peribacaları arasında dolaşmak, off-road araçlarla engebeli yollardan geçerek adrenalin seviyenizi yükseltmek ve Kapadokya’yı bir başka şekilde keşfetmek isteyenler tarafından ilgi görüyor.
Kapadokya’ya gittiğinizde zaten kolayca fark edeceğiniz üzere otellerin anlaşmalı olduğu tur şirketleri var ve size bu konuda yönlendirme yapıyorlar. Daha güvenilir ve konforlu olduğu için otel misafirleri tarafından tercih ediliyor. Ayrıca birçok turizm acentesini araştırıp arasından en iyisini seçmeye çalışmak durumunda da kalmıyorsunuz. Ama öyle bile olsa jeep safari turları dahil diğer turların çoğunda da otelden transfer hizmetiyle alanlara yönlendiriliyorsunuz.
Kapadokya Jeep Safari turları sabah safari ve gün batımı safari turları olarak ikiye ayrılıyorlar. Sabah saatlerinde yapmak istiyorsanız sabah safari turuna, gün batımını seyretmek istiyorsanız gün batımı safari turlarına rezervasyon yapmalısınız.

BİR KAÇ TUR FİRMMASINDAN TURLAR HAKKINDA BİLGİ VE FİYAT
  • Sabah Safari Turları: 10.00 - 13.00
  • Gün Batımı Safari Turları: 16.00 - 19.00 (Kışın saatler değişmektedir)
Çok sayıda farklı tur şirketi hizmet verse de genel tur kapsamı benzerlik gösteriyor. Ayrıca jeep safari turları fiyatları da yaptığınız etkinlik ve yaşadığınız heyecan yanında oldukça hesaplı kalıyor. Bazı firmalar 6 - 12 yaş arası çocuklar için belli indirimler uyguluyor. Jeep safari turu fiyatları 150 TL ile 250 TL arasında değişebiliyor. Tur şirketi, gezilen yerler, süresi, otelden transfer, yemek gibi durumlar tur fiyatlarında değişiklik olmasına neden olabiliyor.
Biliyorsunuz ki Kapadokya’yı en güzel şekilde keşfedebilmek için güne erken başlamak gerekiyor. Balon turları bunun en iyi örneği. Jeep safari turu saati balon turları kadar erken olmasa da genellikle 09:45 10:00 saatleri arasında otelden off-road araçlarıyla alınıyorsunuz. Otelden ayrılmanın ardından jeep safari turu resmen başlamış oluyor. Tur programı birçok firmada aynı olmakla beraber bazen bazı ekstralar veya farklı rotalar da izlenebiliyor.
Jeep Safari Programı kapsamında Göreme Göreçeli Vadisi, Güvercinlik Vadisi, İbrahimpaşa Köyü, Pancarlık Vadisi, Hospital Manastırı, Ortahisar, Güllü Dere Vadisi, Aşk Vadisi, Kızılırmak sallanan köprü, Hayal Vadisi, Paşabağları, Gemil Dağı gibi destinasyonlara gidiliyor. Fakat bunlar her turun gittiği yerler değil, kimilerinde ekstra duraklar var kimileri de Güllü Dere Vadisi’nde tura son veriyor. Nerelere gitmek istediğinize tur kapsamlarını inceleyerek karar verebilirsiniz. Maksimum 5 kişilik off-road araçlarla çıkılan jeep safari turunda tüm duraklarda 10 - 15 dakika arası mola veriliyor. Bu sırada birbirinden güzel manzaraları seyredip, sayısız fotoğraf çekebiliyorsunuz.
Jeep safari turu süresi 3 saat, 5 saat arasında değişebiliyor. 10:30’da başlayan tur boyunca öğle yemeği için mangalda sucuk ekmek gibi aperatif yiyecekler veriliyor. Genellikle ücrete dahil olan hizmetlerin yanında ayrıca şampanya veya şarap ikramı da yapılıyor. Jeep safari turu seçenekleri sabah turu ve gün batımı turu olarak sunuluyor. Öğleye kadar süren sabah turlarında genellikle sucuk ekmek ikramı yapılırken, gün batımı turlarında çerez eşliğinde şarap veya şampanya ikramı da olabiliyor.
Kapadokya’nın meşhur şarabının tadına bakarken bir yandan gün batımını izlemek tur süresince yaşadığınız heyecan dolu saatleri en güzel şekilde noktalıyor. Güneş battıktan sonra yine tur şirketi tarafından off-road araçlarla otelinize bırakılıyorsunuz. Otelinizin anlaşmalı olduğu veya içinize daha çok sinen bir başka tur acentesiyle anlaşarak Kapadokya Jeep Safari turunu deneyimlemelisiniz.

YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Yıllar içinde turistik faaliyetlerin iyice artmasıyla Kapadokya’nın doğal koşullarına uygun başka aktiviteler de gerçekleştirilmeye başlamış. Jeep safari ve at binme gibi doğa faaliyetleri Kapadokya’yı başka bir şekilde keşfetmenizi sağlıyor. Bunlara kıyasla çok daha yeni olan seçeneklerden bir tanesi de Kapadokya’da yamaç paraşütü. 2016 yılında faaliyete başlayan Kapadokya paragliding etkinlikleri yerli ve yabancı turistler tarafından büyük ilgi görüyor.
Kapadokya’nın efsanevi güzelliğe sahip tepelerinden kendinizi bırakıp bu doğa harikası yere bakarken süzülmenin keyfi uçan balonlarla kıyaslanamaz bile. Kapadokya’nın altyapısının yamaç paraşütü için gayet yeterli ve elverişli olduğu kesinleştikten sonra yamaç paraşütü faaliyetlerinde başlandı ve beklenildiği gibi çok fazla ilgi gördü. Kapadokya yamaç paraşütü için hizmet veren birkaç firma var. Kapadokya’ya gittiğinizde turizm acentelerinden veya gitmeden internet üzerinden iletişime geçerek önceden rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Kapadokya’da yamaç paraşütü yapabilmeniz için elbette hava koşullarının elverişli olması gerekiyor. Bu nedenle rezervasyon yaptırmış olsanız bile elverişsiz olduğu belirlenen durumlarda Kapadokya balonlarında olduğu gibi uçamama ihtimaliniz var. Uçuş için belirleyici faktör olan 30 km rüzgar hızının altında olmasıdır. Yani sezonun ortasında Haziran, Temmuz’da gittiğinizde uçuş yapamama ihtimaliniz varken Aralık’ta gittiğinizde sorunsuz bir şekilde uçabilirsiniz.
Yamaç paraşütüyle uçmak için herhangi bir eğitiminiz olmasına gerek yok. Gerekli bilgiler uçuş öncesi size veriliyor ki uçuşlar profesyonel pilotlar ile beraber gerçekleştiriliyor. Uçuş yapmak kadar uçuş yapacağınız bölgeye giderken de yüksek adrenalin yaşayacağınızı unutmamanız gerekiyor. Yamaç paraşütüyle uçacağınız Aşıklı Dağına 4 X 4 araçlarla ulaşılıyor. Kalp rahatsızlığı, astım hastalığı ve hamilelik riski olan, 110 kilo ve üzerindeki kişiler yamaç paraşütü yapamaz. Kapadokya yamaç paraşütü süresi uçuşları yaklaşık 15 - 45 dakika sürüyor. Süre günün saati, hava koşullarına bağlı olarak değişebilir. En uzun süreli uçuşlar genellikle gün batımı uçuşlarında gerçekleşir. Kapadokya paragliding uçuşları gün doğumunda, gün içerisinde ve gün batımında gerçekleşiyor. Belirttiğimiz gibi en uzun süreli uçuşlar gün batımında gerçekleşir.
Kapadokya yamaç paraşütü yapmak isteyen misafirlere tüm Nevşehir’den (Avanos, Ürgüp, Göreme, Kozaklı, Acıgöl, Derinkuyu, Ortahisar, Gülşehir) transfer gerçekleştiriliyor. Kapadokya’da mutlaka deneyimlenmesi gereken aktivitelerden birisi olan yamaç paraşütü yaz kış yapılabiliyor.


M.S (PRENSES)

RECEP BURHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder