23 Şubat 2022 Çarşamba

KAVALA

SEYAHATİN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL KAPININ EŞİĞİDİR

“Ah şöyle hafta sonunu cuma ile birleştirip İstanbul‘dan 2 - 3 günlüğüne kaçabilsem” diyorsanız, Çeşme, Bodrum, Ayvalık, Assos, Saros gibi alternatifleri siz zaten biliyorsunuz ama ben sizi çok yakınınızda cennet gibi plajları ve turkuaz denizi olan bambaşka bir yere davet ediyorum. Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yer alan Kavala Türkiye İpsala sınırından yaklaşık 200 km uzaklıkta yer alıyor. Yaklaşık 60 bin nüfuslu bir sahil kenti olan şehir, meşhur Kavalalı Mehmet Ali Paşa‘nın da doğduğu yer olarak biliniyor.
Batı Trakya‘nın en önemli merkezlerinden biri olan Kavala tarihi Milattan Önce 600’lü yıllara kadar dayanıyor. Yunanistan‘ın Taşoz Adası’ndan göçen göçmenler tarafından Neapolis (Yeni Şehir) şehir adıyla kurulan Kavala 1387’den 1912 yılına kadar Osmanlı toprağı idi. Bugün şehrin nüfusunun büyük bir kısmını Yunanlılar oluşturuyor. Özellikle 1923 yılında gerçekleşen nüfus mübadelesi sırasında Kapadokya’da yaşayan Rumlar buraya yerleştirilmiş. Bugün yaklaşık 60 binlik nüfusu ile Batı Trakya’nın en büyük merkezlerinden biri. Ayrıca en görülmeye değer cazibe merkezi de dense yanlış olmaz.
Buranın Batı Trakya’daki diğer Osmanlı şehirlerinden en büyük farkı, burada çok fazla Türk nüfusu kalmamış. Zaten diğer şehirlerde görülen camileri burada göremiyorsunuz. Olanlar da ya kiliseye devşirilmiş ya da kapatılmış. Tarihi eski şehirdeki dışarıdan açık gibi duruyor ama kapısına gittiğinizde onun da kapalı olduğunu görüyorsunuz. Kavala’da görülmesi gereken yerler bir günde bitirilebilecek seviyede. O yüzden deniz sezonunda gitmiyorsanız konaklama düşünmenize gerek yok.
 Yunanistan son yıllarda Türk turistlerin cazibe merkezi oluverdi. Ancak Türk Lirası’nın Euro karşısında dramatik şekilde değer kaybetmesi Yunanistan’a Türk akınını da frenledi. Eskiden İpsala sınır kapısında kuyruklar olurdu. Bunda Türk turistlerin İstanbul’a en yakın yerler olan Dedeağaç, İskeçe, Thasos ve Kavala‘yı keşfetmesinin payı büyüktü.
Yunanistan’a gitmeden önce bilmeniz gereken şeyler arasında para birimi, vize durumu, görülmesi gereken yerler gibi bilgilerin yanı sıra bazı Yunanca cümleler de var. Malum Yunanistan’da halk Yunanca konuşuyor. Yunanistan için en önemli gelir kaynaklarından biri turizm olunca çoğu kimse İngilizce biliyor. Türkiye’ye yakın Batı Trakya bölgesinde ise çok ciddi bir soydaş nüfusu olduğu için Türkçe bilen de çok oluyor. zaten Türk turistlerin sıklıkla gittiği yerlerde Yunanlar da Türkçe öğreniyor. Öte yandan her şehre giderken o şehrin bulunduğu ülkeye dair birkaç gerekli kelimeyi öğrenmek o seyahatte sizin yerel halka daha sıcak ve samimi bir ilişki kurmanıza vesile oluyor. 
NASIL GİDİLİR
İstanbul’da oturanlar için birkaç alternatif var. Bunlardan birincisi otobüs. İstanbul’dan Dedeağaç’a Metro ve Ulusoy her gün sefer düzenliyor. Otobüsle sınıra 4 saat gibi bir sürede ulaşılıyor. Zaten Dedeağaç, sınırdan sadece 40 km uzaklıkta. Ayrıca bir kaç sehri gezebileceğiniz tur firmaları da mevcut. Diğer alternatif ise şahsi aracınız. Şahsi aracınızla 5 saatlik süre 4 saate kadar düşebilir. Ayrıca Yunanistan içerisinde de çok daha rahat seyahat etme imkanı yakalarsınız. Dedeağaç dışında çevre şehirleri de ziyaret etme imkanınız olur. Ancak bunun için bazı evraklar gerekiyor.
  • Öncelikle Schengen vizeniz yanınızda olmalı
  • Araç kendi adımıza olmalı değilse mutlaka vekaletname almalısınız.
  • Yeşil sigorta en az 15 günlük yaptırmalısınız. Bunu tüm sigorta şirketleri yapıyor.
  • Yeni ehliyetiniz varsa Yunanistan artık Türk ehliyetini kabul ediyor.
GEZİLECEK YERLER
Yunanistan’ın Doğu Trakya bölgesindeki en güzel sahil kentlerinden birisi olan Kavala, kurulduğu MÖ 7. yüzyıldan itibaren pek çok büyük medeniyetin hâkimiyeti altında kalmış. Kenti ele geçiren her imparatorluğun gelişimine olumlu katkılarda bulunması sayesinde günümüzde Kavala gezilecek yerler anlamında zengin bir çeşitliliğe sahip olmuş. Ayrıca kültürel yapı da kentin geçmişinde yaşanan bu çeşitlilikten nasibini almış. Kavala’ya bir şeyler keşfetmek ve öğrenmek için geldiyseniz, kenti mutlaka yürüyerek gezin. Çünkü özellikle Eski Şehir’i kapsayan geziler için araba veya toplu ulaşım araçlarıyla gezmeye çalışmak, bölgenin yapısından dolayı zaman kaybına yol açabiliyor. Yine de yürümek istemezseniz, bölgeye giden turistik treni kullanabilirsiniz.

KAVALA ARKEOLOJİ MÜZESİ
1963 - 1964 arasında Selanik Aristoteles Üniversitesi’nde akademisyenlik yapmış 2 mimar tarafından tasarlanmış bir binada konuklarını ağırlayan Kavala Arkeoloji Müzesi (Kavala Archaeological Museum), 1934 yılında kurulmuş. Geçmişi Neolitik döneme kadar uzanan kentin tarihi hakkında detaylı bilgi edinmek için Kavala gezilecek yerler listenizde bulundurabileceğiniz müze; Ethnikis Antistasis Caddesi’nin batı çıkışında, Faliro Park’ın hemen yanında faaliyet gösteriyor. Alman ve Bulgar birliklerinin şehri işgali sırasında büyük zarar gören tesiste Dikili Taş’tan, Neapolis’ten, Amfipoli’den gelen antik buluntular sergileniyor.

İMARET
Mimari özellikleri ve manzarası nedeniyle kentteki Osmanlı dönemi yapılarının en ünlülerinden birisi olan İmaret, 1817’de Mısırlı Mehmet Ali Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Eski Şehir’in batısındaki tarihi binada din eğitimleri ve hayır işleri ile ilgili faaliyetler yürütülmüş. Yapı günümüzde Kavalalı Missirian Ailesi tarafından otel olarak işletildiği için ziyarete kapalı tutuluyor. Bu nedenle dışarıdan fotoğrafını çekebileceğiniz yapının karşısındaki Türk evlerini ziyaret edebilir, restoranlarda lezzetli bir yemek yiyebilirsiniz. Günümüzde 5 yıldızlı bir otel olarak hizmet göstermekte. Fiyatlar bütçenize uyarsa Kavala’da konaklayabileceğiniz en güzel otellerden biri diyebiliriz. 

KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA EVİ
Makedon mimarisinin başarılı örneklerinden sayılan Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi, 1720 yılında kentin eski yerleşiminin merkezinde inşa edilmiş. Son Mısır Hanedanı’nın kurucusu olan tarihi şahsiyetin doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği yapı, iki katılı ve geniş bahçeli olarak tasarlanmış. Günümüzde müze olarak kullanılan evin önündeki meydanda bulunan bronz atlı heykel ise 1934 yılında Mehmet Ali Paşa’yı onurlandırmak için Yunan heykeltıraş Dimitriadis tarafından yapılmış.

TÜTÜN MÜZESİ
Şehirdeki en güzel ve en popüler müzelerden biri olan Tobacco Museum içerisinde siyah beyaz fotoğraflar sayesinde Kavala’nın eski tarihi ve kültürü hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Tütün tarihi hakkında detaylı bilgileri bulabileceğiniz bu müzede, tütünlerin nasıl yapıldığından, nasıl işlendiğine ve gemilere yüklenmesine kadar bilgileri bulabilirsiniz. Ücret ödemeden ziyaret edebileceğiniz Tütün Müzesi (Tobacco Museum), 19. yüzyıldan itibaren kentte endüstri haline gelen bitkinin yetiştirilmesi ve ürüne dönüştürülmesi ile ilgili detaylı bilgi içeriyor. Doğu Makedonya’nın ve Trakya’nın sosyal geçmişini de gözler önüne seren kültürel tesisin zengin koleksiyonu tütün sergi ürünlerden, döneme ait fotoğraflardan, dernek ve bankacılık işlemleri ile ilgili dokümanlardan, ekimde ve toplamada kullanılan makinelerden oluşuyor. Müzede gezerken ayrıca o dönem yayınlanan sürekli yayınları, harita ve çizimleri de inceleyebilirsiniz.

KAVALA KALESİ
Eski Şehir’in bulunduğu yarımadaya hâkim bir tepe üzerinde yer alan Kavala Kalesi‘nin (Kavala Castle) tarihi milattan önce 5. yüzyıla, yani kentin Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde olduğu döneme kadar uzanıyor. İçerisinde düzenlenen kültürel etkinliklere katılmak ve sahip olduğu muhteşem manzarayı izlemek için Kavala gezilecek yerler listenize dâhil edebileceğiniz askeri yapı, günümüzdeki görünümünü ise Osmanlı’nın 1425’te gerçekleştirdiği yeniden inşa çalışmalarıyla kazanmış. Yapı içerisinde düzenlenen kültürel etkinlikler dans, tiyatro ve müzik ağırlıklı.

SU KEMERİ (LARNAKA)
Roma orijinli yapı Su Kemeri (Kamares), ilk yapıldığında hem su aktarımı hem de Akropolis’in savunulması amaçları için kullanılmış. Kentin simgelerinden birisi olan Su Kemeri, günümüzdeki halineyse Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı tahtında olduğu 1550 yılında getirilmiş. 4 değişik ölçüye sahip 60 kemerden oluşan tarihi yapı, 1911 yılına kadar işlevini sürdürmeye devam etmiş. Yapı, görkemi sayesinde fotoğraf çekimleri için ideal arka planı oluşturuyor. Akşamları ışıklar yandıktan sonra daha güzel bir görüntüye sahne olmasıyla ünlü olan Larnaka Kemeri günümüze kadar kentteki en iyi korunmuş yapılar arasında, kaçırmayın.

AZİZ NİKOLA KİLİSESİ
Deniz tarafından Eski Şehir’e geldiğinizde, karşınıza çıkacak ilk yapı olan Aziz Nikola Kilisesi (Agios Nikolaos Church), 1530’da Kanuni Sultan Süleyman tarafından İbrahim Paşa adına cami olarak inşa ettirilmiş. Dini yapı, 1926’da Ortodoks kilisesine dönüştürülmüş ve minaresinin boyu kısaltılarak çan kulesi haline getirilmiş. Tipik Osmanlı mimari özelliklerini barındıran yapıyı ziyaret ettikten sonra hemen yanındaki “Apostolos Pavlos’un Filipi Neapoli’ye varışı” temalı mozaiği de incelemenizi tavsiye ederim.

HALİL BEY CAMİ
Eski bir Hıristiyan bazilikasının temelleri üzerine 1530 yılında inşa edilen Halil Bey Camii (Halil Beg Mosque), nam-ı diğer Eski Müzik, dışının sadeliğine rağmen iç kısmında gösterişli dekorasyona sahip.
Yan tarafındaki 8 odalı medresesiyle beraber oldukça iyi bir şekilde korunarak, günümüze kadar bozulmadan gelmeyi başarmış olan dini yapı geçmişte kızların eğitim aldığı bir ilkokul ve mülteciler için konaklama yeri olarak kullanılmış. Bazilika kalıntılarını zeminindeki cam kaplı bölümden inceleyebileceğiniz yapı, günümüzde Kavala Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapıyor.

MEHMET ALİ PAŞA ANITI
Mısır’ın baş saray mimarı Ernesto Verucci Bey’in 1931-1934 yılları arasında tasarımını yaptığı, aynı adlı meydan üzerinde yer alan Mehmet Ali Paşa Anıtı, Paris’te yaşayan Yunan heykeltıraş Konstantinos Dimitriadis tarafından 1934’te yaratılmış. Kavala’ya önemli faydaları dokunmuş önemli şahsiyetin evini anlatırken de bahsettiğim bronzdan yapılmış anıt, Mısır Hükümeti’nin malı olarak korunuyor.
ESKİ ŞEHİR ( PANAGİA)
Kavala’nın doğusundaki yarımadanın tamamını kaplayan Eski Şehir (Panagia), orijinal adını kıyısındaki bir kiliseden almış. Bölgeyi, Kavala gezilecek yerler listenize alabileceğiniz mekânların neredeyse tamamını barındırdığı için Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyerek ve uzun zaman ayırarak dolaşmanızda fayda var. Oldukça huzurlu ortama sahip kentin eski kısmında tarihi alanların yanı sıra eğlenebileceğiniz ve yerel lezzetlerin tadına bakabileceğiniz çok sayıda taverna, restoran ve kafe hizmet veriyor.

BELEDİYE BİNASI
Bir Macar kalesinin küçültülmüş versiyonu olan Belediye Binası (City Hall), Macar tütün taciri Pierre Herzog için ikametgâh olarak 1890’lı yılların sonunda inşa edilmiş. Yapı bir süre bu amaçla kullanıldıktan sonra 1937’de belediyenin kullanımına geçmiş. Özgün mimarisi nedeniyle yerel yapı kültüründen farklı olan tarihi bina, Orta Çağ tarzı bir görünüme sahip. Kemerlerindeki ve pencerelerindeki Gotik tarz, çatısı kale surlarına benzeyen yapının eşsiz güzelliğini tamamlayıcı nitelikte.

ŞEHİR DUVARI
Panagia’yı çevreleyen tarihi Şehir Duvarları (City Wall), ilk olarak 6. yüzyılda Bizans İmparatoru 1. Jüstinyen döneminde savunma amaçlı olarak inşa edilmiş. Normanlar’ın kente gerçekleştirdikleri saldırılarda ağır hasar alan duvarların günümüze ulaşan kısımlarını Osmanlılar tarafından güçlendirilen bölümleri oluşturuyor. Bir kısmı Kanuni döneminde su kemerine dönüştürülen bu duvarların yıkılan kısımlarının da dâhil olduğu planlarını arkeoloji müzesinde inceleyebilirsiniz.

PANAGİA KİLİSESİ
Eski Şehir’e adını veren Panagia Kilisesi (Panagia Church), 15. yüzyıldan kalma bir başka dini yapının yerine 1965’te inşa edilmiş. Meryem Ana’ya adanmış kilise, eski bazilikaya göre daha küçük boyutlarda tasarlanmış. 15 Ağustos kutlamalarının gerçekleştirildiği dini yapının girişine bir kehanetin simgesi olan ve aynısı İstanbul’daki Ortodoks Patrikhanesi’nde bulunan sarı bir bayrak asılmış. Kiliseyi, kültürel değeri dışında manzarası nedeniyle de Kavala gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.

PHİLİPPİ ANTİK MÜZESİ
Bölgedeki en değişik arkeolojik alan olan Philippi, bir nevi açık hava müzesi. Turistlere göre sadece kalıntılardan ve harabelerden oluşmuş bir yer olarak bilinse de, eski bir şehrin anısını göreceğinizi unutmayın. Alan şehrin tarihini açıklayan eşsiz eserler ile dolu. Bu yüzden kısaca göz atabileceğiniz yerlerden biri diyebiliriz.

ALİSTRATİ MAĞARASI
 Mağara Kavala’ya 60 km. yaklaşık 1 saatlik sürüş mesafesinde. Yunanistan’ın Makedonya bölgesinde bulunan Serres ve Drama şehirlerine yakın. Yol boyunca Yunanistan’ın en bakir bölgelerinden geçiyorsunuz. Aggitis Kanyonu içerisinden geçerken uçsuz bucaksız yemyeşil bir vadi uzaklara bakınca bembeyaz karlarla kaplı dağlar ve tam bir doğa harikasının ortasında buluyorsunuz kendinizi. Seyir süresince camınızı hafif açık tutun ki hem kuş seslerini duyun hem de tertemiz havayı içinize çekin. Avrupa’nın en büyük ve en güzel mağaralarından biri olarak kabul ediliyor. Mağarayı tek başınıza gezme ihtimaliniz yok. Bir rehber eşliğinde geziyorsunuz. Grup toplandığı zaman görevli rehber sizi alıp gezdiriyor ve anlatıyor. Direk Yunanca anlatıyor. Neyse ki rehberin anlattıklarını hazırladıkları birer A4 sayfası Türkçeye çevirip veriyorlar. Rehber anlatmaya başlıyor ve size diyor ki numara 5’e bakın. Siz de yazıdan numara 5’i bulup Türkçe olarak okuyorsunuz.  Genellikle yerel dilde ve İngilizce olarak sunulan kataloglar burada her dilde mevcut. 
Alistrati Mağarası giriş ücreti 8 euro kişi başı. Kredi kartı geçiyor. Çok katı kuralları olan bir mağara diyebilirim. Tek bir kare fotoğraf çekmeye dahi izin yok. Fotoğraf çekmek kesinlikle yasak, dokunmak doğal olarak yasak, çöp atmak, sigara içmek, yiyecek içecek tüketmek ve rehberden ayrı kendi kafana göre gezmek yasak. Mağaraya vardığınızda kocaman bir park yeri ve irili ufaklı hediyelik eşya dükkanları karşılıyor sizi. Hemen ikramlar başlıyor. Rehber öyle onlarca kişinin gelmesini bekleyerek zamanınızı çalmıyor. 4 - 5 kişi bir araya gelir gelmez hemen bir tura başlıyor. Tur 45 dakika sürüyor. Mağara uzunluğu yaklaşık 1000 metreymiş ama sonrasında 600 metreye kadar devam eden ve daha sonrasının ne olduğu bilinmeyen bir oluşum. Araştırmacılar ve işin uzmanları 5 km. kadar ilerlemişler. İlk 1000 metresini turizme açmışlar.
Mağara ortamı yaz kış 18 - 20 derece sıcaklığında ve oldukça nemli. Nemden dolayı üşümek gibi bir sorununuz yok. Özellikle yazın kavurucu sıcağında gezildiğinde 45 dakikalık bir mola bile sayılabilir. Mağarada bulunan sarkıt ve dikitler gerçekten görülmeye değer. Bu oluşumların her 1 cm. si için 100 - 150 yıl geçmesi gerekiyormuş. Bu hesapla mağaranın 10 milyar yaşında olduğu söyleniyor. Mağaranın sonuna gelindiğinde yer yüzeyinden 40 metre aşağı inmiş oluyorsunuz. Ama eğim çok az olduğundan bunu fark edemiyorsunuz. Bundan 100 yıl kadar önce Alisratili köylüler tarafından keşfi yapılan mağara, o dönemde çok da kimsenin umurunda olmadığı için araştırılmamış. Ta ki 1975 yılında ilk kez resmi olarak mağaranın araştırılmasına başlanmış ve bu büyüklükte bir mağaranın dünyada sayılı olduğuna kanaat edilince de Viyana Doğa Tarihi Müzesi uzmanlarından oluşan bir ekip olaya el koymuş. 1998 yılında turizme kazandırılmış.
Mitoloji
Yunan mitolojisinde geçen Sfenks, Aggitis nehrinin etrafında bulunan Petroto bölgesindeymiş. Ayrıca Hades’in ustası Pluto’nun Persephone’yi kaçırdığı sırada, tanrıça Demeter’in kızı onu Yeraltı Dünyasının Kapıları olduğuna inandığı bir vadiye götürdüğünü söyler. Yunan mitolojisinde geçen bu alan Alistrati Mağaraları yakınındaki alandır. Hatta kızın bu mağarada saklandığına dair efsaneler de anlatılmaktadır.

AMMOLOFOİ PLAJI
Yaz aylarında Kavala’yı ziyaret ediyorsanız, en azından yarım gününüzü geçirebileceğiniz şehrin en popüler plajına da göz atmayı unutmayın. Uzun sahil boyunca birçok barı ve kafeleri bulabileceğiniz bu plaj, ince kumu ile ünlü. Birçok turistin yaz aylarında güneşlenmek için tercih ettiği bu plajın suyu da oldukça temiz ve berrak.

SELİNİ BAR
Selini Bar akşamları çok daha güzel bir görüntüye ev sahipliği yapmakta. Eğer Kavala’da denize karşı bir şeyler içmeyi planlıyorsanız, deneyebileceğiniz en güzel barlardan biri Selini Bar’dır. Gece hayatı için de güzel bir deneyim sunan bu bar kaçmaz. Yaz aylarında canlı müziklere de katılmak mümkün. Sırf manzarası için değil, lezzetli kokteylleri için de bu bara uğrayabilirsiniz.

ALIŞVERİŞ
Kavala’ya kadar gelmişken buradan tabi ki de Kavala kurabiyesi almadan dönmek olmaz. Bademli un kurabiyeleri özellikle çay ile oldukça güzel gidiyor. Peki kavala kurabiyesi nereden alınır? Kavala’da birçok yerde Kavala kurabiyesi satan dükkan var. Birçok dükkanda paketli aynı marka kurabiyeler satılıyor. Bunlardan en meşhuru Chirisantidis marka olan. Bunu Kavala dışında da alabiliyorsunuz. Açıkçası bu marka Kavala kurabiyesi alacaksanız İpsala sınırında Yunanistan’daki Duty free’deki fiyat her yerden bi tık daha ucuz. Kavala kurabiyesi alacağım derseniz en meşhur yer Eski şehir içindeki Kostandinos Şef’in kurabiyecisi. Şef Kavala kurabiyelerinin birçok farklı çeşidini satıyor. Portakallı kavala kurabiyesi bile var. Üstelik hem açıklamalar hem de fiyatlar Türkçe ve TL. 

OTEL TAVSİYESİ
Kavala seyahatinizde konaklama için 1917 yılında inşa edilmiş, çok güzel ve otantik bir yapıya sahip olan 5 yıldızlı Imaret adlı tesiste konaklamayı düşünebilirsiniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder